selinyetimoglu.com

PCC Profesyonel Kariyer Koçu & Kariyer Danışmanı, Ex-HR

Her 100 öğrenciden 70’inin sınav kaygısı taşıdığı yalnız ve güzel ülkemde Öğrenci Koçluğu…

Yorum bırakın

”Çocuklara sadece okumayı öğretmek marifet değildir.

Asıl meziyet çocuklara sorgulamayı ve düşünmeyi öğretmektir.”

George Carlin

Türkiye eğitim sisteminde o sınav senin bu dershane benim koşturup duran her 100 öğrenciden 70’inin sınav kaygısı taşıdığı pek çok uzman tarafından dile getirilen bir durum. Profesyonel Koçluk yaptığım süre içinde yer yaştan öğrenciyle de Öğrenci Koçluğu çalışmaları yapmam sebebiyle sınav kaygısının nasıl kontrol edilmesi gerektiği bir süredir benim de önemsediğim konulardan biri halini aldı. Yeni eğitim döneminin yaklaşması sebebiyle pek çok aileden bu konuda destek talebi aldığım için sınav kaygısı üzerine yazarak bazı soruları cevaplamak istedim.

Benim yaşlarımdaki çoğu kişi şu anda bulunduğu yere gelmeden önceki öğrencilik dönemi boyunca aşağı yukarı 1,5 milyon kişiyle yarıştı. İlköğretimi bitirirken, liseyi bitirirken ve elbette üniversiteyi bitirip iş hayatına atılırken… Bizden bir sonraki nesil bu yarışı daha sık tecrübe etti, zira her yıl yapılan sınavlar sebebiyle, önce çocukluğunu, sonra gençliğini sınav kaygısı ve başarılı olma kaygısıyla geçirdi. Aslında bu “hayat boyu sınav” durumunun ne kadar da gerçek ve bir o kadar “normal” olduğunu yazının ilerleyen kısımlarında anlatacağım.

Önce, sınav kaygısıyla ilgili birkaç araştırmadan söz etmek ve bu yolla, “sınav kaygısı”nın varlığını inkar eden anne-babalara da ulaşmak isterim.

Baltaş ve arkadaşlarının 1986 yılında yaptığı bir araştırmada üniversite sınavlarına giren öğrencilerin kaygı düzeylerinin genel cerrahi bölümünde ameliyat olmayı bekleyen hastaların kaygı düzeyi ile karşılaştırdığında sınava hazırlanan öğrencilerin kaygı düzeylerinin daha yüksek olduğu saptandı.

1991 yılında hazırlanan “Sınav Kaygısının Öğrenci Seçme Sınavı Başarısı ile İlişkisi” konulu doktora tezinde, sınav kaygısının öğrenci seçme sınavı başarısı ile ilgisi araştırılmış, sınav kaygısı ve öğrenci seçme sınavı arasında negatif yönde bir ilişki olduğu saptanmıştır. Yani sınav kaygısı düşük olan öğrencilerin başarısının daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

Eğitim sistemimiz, aşırı rekabetçi bir ortama öğrencileri küçük yaştan itibaren hazırladığı için her öğrencide mutlaka sınav kaygısı oluşmaktadır. Kiminde az kiminde çok olan bu kaygı aslında tamamen ortadan kaldırılmamalı. Bir parça kaygı, öğrencinin gireceği sınavı önemsemesi açısından yararlı olabilir. Detaylı bakıldığı zaman, “motivasyon” denen kavramın içeriğindeki olmazsa olmazlardan birinin kaygı olduğunu görüyoruz.

Ancak bu kaygı seviyesi bazı kişilerde her zaman, bazılarındaysa zaman zaman aşırı yükselebiliyor.

Bir sınava girmeden günler önce sınavı başarıp başaramayacağınız kaygısı beyninizi aşırı meşgul ediyorsa ve yoğun bir kaygı hissediyorsanız üstelik bu kaygı gündelik işinizi bozuyorsa, uykularınızı, beslenme alışkanlıklarınızı etkiliyorsa, neredeyse başka bir şey düşünmüyorsanız sınav kaygı dereceniz yüksek demektir. Bazı öğrencilerde, sınavdan önceki gece hiç uyuyamama, sınav anında aşırı terleme, titreme ve odaklanamama durumu söz konusu olabiliyor. Ben bunu, “aşırı yüksek kaygı derecesi” olarak seviyelendiriyorum.

Sınav kaygısı, profesyonel yardım gerektiren bir durumdur. Dershanelere, özel derslere zaman ayrılır para harcanırken ne yazık ki bu en temel konu ihmal ediliyor. Psikiyatr Sümer Öztanrıöver bunu, son model arabanızın her türlü bakımını yaptırıp, benzin almadan yola çıkmaya benzetir. O mükemmel araba, sizi yolda bırakabilir.

“Mutlaka kazanmalıyım” düşüncesi, sınav kaygısını besleyen en önemli unsurlardan biri. Ailenin ve çevrenin beklentilerini karşılamamaktan duyulan korku ve başkalarının ne diyeceğini düşünme sınav kaygısını besler. Oysa bazen öğrencinin asıl içselleştirmesi gereken fikir “ben bunu sorun yapmazsam, kimse yapmayacaktır.” olmalıdır.

Sınav sonucu kişinin değerini belirlemez. Ancak hem bazı ailelerde, hem de dershane veya okullarda yanlış kazandırılan bir bilinç var. Yüksek puanlı okullarda okuyanların “iyi”, düşük puanlı okullara yerleşenlerinse “yetersiz” olduğunu vurgulayan cümleleri kimi zaman bilinçsizce kurabiliyorlar. Dönem itibariyle zaten aşırı hassas olmaya eğilimli öğrencilerse buradan kendilerine ait çıkarımlar yapabiliyorlar. Bu da kaygının yükselmesine sebep olabiliyor. Çünkü çoğu zaman unutulur ancak, anne ve babaların kendine “acaba çocuğuma iyi bir anne/baba olabiliyor muyum?” diye sorduğu gibi, çoğu çocuk da kendisine “acaba anne ve babamın gurur duyacağı bir evlat olabiliyor muyum?” diye sorar. Kendisine vereceği yanıtsa tamamen anne-babaların önceden kurduğu cümlelerin içinde saklıdır.

Bunun gibi pek çok sebep, sınav kaygısının temel nedeni olabilir. Öğrenci koçluğu sınav kaygısının sebeplerini bularak bunu etkin şekilde yönetmeyi amaçlar.

Sınav kaygısının muhtemel sebepleri şunlar olabilir:

  • Mükemmeliyetçi yaklaşım,
  • Dıştan denetim,
  • Baskıcı, otoriter anne –baba tutumları,
  • Reddedici, küçük düşürücü anne –baba tutumları,
  • Kaygı düzeyi yüksek anne –baba,
  • Beklenti düzeyi yüksek anne –baba,
  • Tutarsız anne –baba davranışları,
  • Baskıcı- otoriter öğretmen tutumları,
  • Reddedici, küçük düşürücü öğretmen tutumları,
  • Beklenti düzeyi yüksek öğretmen,
  • Tutarsız öğretmen davranışları,
  • Sınanma, değerlendirilme korkusu,
  • Reddedilme korkusu,
  • Öğrenilmiş çaresizlik yaşanması,
  • Görev ve sorumlulukları erteleme,
  • Çalışma alışkanlıklarında yetersizlik,
  • Zamanı iyi kullanmama…

Özellikle kaygının nedenlerini tespit etmek çok önemlidir. Kişinin yeterlilikleri ve yetersizlikleri belirlenerek eksik olduğu alana kontrollü müdahale etmek çok önemlidir. Yine bunların yanı sıra gerçekçi hedefler oluşturmak, uygulanabilir planlama yapmak, olumsuz düşünceleri objektif gerçeklere dayandırmak ve tüm değerlendirmelerin kısa ve uzun dönemli amaçlara katkıda bulunmasını ve durumu çözmeye yardımcı olmasını sağlamak gerekiyor: Yani kaygıyı azaltacak bireye ait başarı, beceri, çalışma disiplini ve kişisel her türlü avantajları içeren kaynaklarını görmesini sağlamak önemlidir.

Bu noktada Timothy Gallwey şöyle der:

“Koçluk, bir kimsenin kendi performansını en üst düzeye çıkarma potansiyelini harekete geçirmektir.

Öğretmekten ziyade öğrenmelerine yardımcı olmaktır.”

Bir öğrenci, kendi kaygı düzeyinin yüksek olup olmadığını bazı belirtileri inceleyerek bulabilir. Sınav kaygısının belirtilerini Fizyolojik ve Psikolojik olarak 2’ye ayırabiliriz:

Fizyolojik Belirtiler:

  • Çarpıntılar, düzensiz kalp atışları,
  • Düzensiz solunum, hava açlığı,
  • Ellerde titreme, vücutta ateş basması hissi,
  • Baş dönmesi, baş ağrısı,
  • Mide ağrısı, kasılmalar,
  • Bayılma, beyni boşalmış hisleri,
  • Kas yorgunlukları, uyuşma,
  • Terleme ,titreme,
  • Bağırsak hareketlerinde değişiklik.
  • Konsantrasyon bozuklukları,
  • Yeme alışkanlıklarında değişiklik,
  • Uyku alışkanlıklarında değişiklik, kabus görme…

Psikolojik belirtiler:

  • Ya başarısız olursam korkuları,
  • Yeterince çalışmadığı için kendini suçlama,
  • Kesinlikle başarılı olamayacağım yargıları,
  • Sürenin çok yetersiz olduğunu düşünme,
  • Hiçbir şey hatırlamadığını hiçbir şey bilmediğini düşünme,
  • Sık sık alacağı notu düşünmek,
  • Diğerlerinden farklı olduğunu, daha zayıf ve beceriksiz olduğunu düşünme,
  • Sıkıntı, bunaltı hisleri,
  • Hareketsizleşme, ya da huzursuzluk, aşırı hareketlilik hissetme,
  • Sınav sonuçlarının felaket olacağını düşünme,
  • Aile ve yakınlarını hayal kırıklığına uğratacağını düşünme,
  • Ölsem de kurtulsam, keşke bu duruma hiç düşmeseydim düşüncesi,
  • Kaybederse asla tekrar denemeyeceğini ya da kendini toparlayamayacağını düşünme.

Ebeveyn olarak sınav kaygısını azaltmak için neler yapabilirsiniz?

Anne ve babaya düşen önemli görevler, ailenin bütçesinin sınırlarını zorlayarak çocuğuna en iyi eğitim imkânlarını sunmak ve ona uygun çalışma şartlarını hazırlamakla sınırlı değildir. Çocuğunuzun başarısını etkileyen en önemli nedenlerden birisi, ailenin yaşantı ortamı ve tutumudur. Çocuklarınız adına yapacağınız kimi küçük özveriler, onları başarılı yapacak ve mutlu kişiler olarak topluma katılmalarını sağlayacaktır. Sınav kaygısı; sınav öncesinde öğrenilen bilginin, sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine neden olan yoğun kaygı halidir. Diğer bir tanımla sınav öncesi ve sırasında kişinin bildiklerini ortaya koymasını engelleyen, hatta sınav sonrasında bile devam eden aşırı heyecan durumudur.
Bir öğrenci olarak, sınav kaygısını azaltmak için neler yapabilirsiniz?

1-Sınavın sonucuna değil sürece odaklanın: Sınav ve sonuçlarını düşünmek zihinsel enerjinizi ve zamanınızı boşa harcamanıza neden olur. Günlük çalışma planları yapın, nasıl ilerlediğinize kendiniz de şaşıracaksınız.

2-Olumsuz düşüncelerden uzak durun: Daima olumlu düşünmeye özen gösterin. Karamsar ve negatif düşüncelerle değerli  vaktinizi boşa harcamayın. Hiç kimse sınava tüm bilgileri tam olarak bilerek giremez. Mutlaka bilgilerin bir kısmı unutulacaktır, önemli olan bunu en aza indirgemektir.

3-Kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın: Herkesin öğrenme ve çalışma stili farklıdır. Sizin bir deneme sınavında başarılı olamamanız, bir sonrakinde de başarısız olacağınız anlamına gelmez.

4-Planlı hareket edin, doğru ve etkili ders çalışın: Ders çalışırken kısa dönemli planlar yapmanız çok önemlidir. Tamamlanan her hedef kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar.

Son olarak, sınava özveriyle hazırlananlar, kendilerini ödüllendirmek için iyi bir sonuç almayı beklememelidir. Her zaman, emeğinize değer verin ve kendinize teşekkür edin. Asıl olan emektir, çünkü sonuç bizim kontrolümüzde değildir. Siz “elinizden gelenin en iyisinin daha iyisini” yaptıktan sonra, sınav anında sizi etkileyebilecek dış etkenleri boş verin. Önceliğiniz negatif düşünceler değil, kendinize güvenmek olmalı. Bu noktada, profesyonel koçlarla çalışarak sınav öncesindeki süreci nasıl daha verimli yönetebileceğinizi keşfedebilirsiniz. Bu süreç içinde kendinizle ilgili kazanacağınız farkındalık -başarılı bir şekilde içselleştirildiği sürece- size hayatınız boyunca karşınıza çıkacak her türlü sınavda doğru hareket etme ve kendinizi kontrol etme konusunda yardımcı olur. Ve sınavlar her zaman 3 saatlik, kitapçıkla kalemle yapılan türde olmayabilir. Hayatınızda vereceğiniz tüm kararlar, 4 şık arasından hangisini seçeceğiniz sorusuna odaklanmayabilir. Bazen 4 yanlış bile bir doğruyu götürmezken, bazen tek yanlış tüm doğruları silebilir… Dolayısıyla, bu sınavları hayatınız boyunca karşılaşacağınız zorlukların bir “demo”su gibi görürseniz, ve bunun hayatın olağan bir parçası olduğu gerçeğini kabullenirseniz, sınav olgusuna daha kısa sürede alışabilirsiniz.

Sınav kaygısı, buğulu gözlüklerle net görmeye çalışmak gibidir. Sonuca odaklandığınız için kaygı yaşarsınız. Tek yapmanız gereken, bir film izlerken, eğlenceli bir oyun oynarken, kitap okurken kendinizi nasıl kaptırıp zamanın geçtiğini anlamıyorsanız, bunun gibi, performansınızı önemsemeden, sanki odanızda deneme sınavı çözüyormuş gibi konuya yaklaşmaktır.

Yorum bırakın