Ekim ayından bu yana her ay düzenli olarak Harvard Business Review’un HBRturkiye.com adresinde yazıyorum. Bu 4 ay içinde yazdığım iki yazı, o ayın en çok okunan yazısı oldu. %50 fena bir oran değil diyorlar. 🙂

Benim için en mutluluk verici olan, en çok okunan yazı olunca basılı dergide de ismimin yer alıyor oluşu. Bugüne kadar pek çok dergide ve gazetede yazdım veya röportajım yayınlandı. Her biri benim için ayrı kıymetli. Dünya genelinde bilinirliği ne kadar yüksekse ve okuyucu sayısı çoksa verdiği gurur da onunla paralel artıyor tabii.

 

HBR’a yazdıklarımı okumak için siteye ücretsiz şekilde üye olabilirsiniz. Sadece benim yazılarımı okumanız için yönlendirmiyorum. Çok iyi yazarların birbirinden kıymetli yazılarını okumanızı isterim. Kendini geliştirmenin iyi yollarından birinin de konu uzmanları tarafından yazılanları okumak olduğunu düşünüyorum. Bugün bir arkadaş sohbetinde de, yeni girdiğiniz bir ortamda da, mülakatlarda da kendinizden veya ilgi alanlarınızdan bahsederken ismi bilinen sektörel, akademik veya iş dünyasından dergilere referans vermek dinleyicilerin sizi her zaman daha ciddiyetle dinlemesini sağlar. Danışanlarım daha donanımlı olma yolunda kendilerine seçtikleri dergi veya bloglardan “her gün en az 2 makale okumak”, “her gün en az 1 İngilizce makale okumak” gibi ödevler verirler. Ayda 30 yeni yazı demektir. Her yazıda ufacık bir “yeni bilgi” bile öğrenilse ayın sonunda bir ay öncekinden farklı bir kişi olmak kolaylaşır.

HBR’a dönecek olursam, 4 aydır yazdığım yazıları kısa kısa şöyle paylaşabilirim:

 

İnsan Neden Çalışır?

İnsan, her ne iş yapıyor olursa olsun, yaptığı işin bir faydaya hizmet ettiğini bilmek ister. Eserlerini anlatan üç duvar ustasıyla ilgili eski bir hikâye vardır. İlk usta sadece taş yonttuğunu, ikinci usta bir katedral inşa ettiğini söyler. Sıra üçüncü ustaya geldiğindeyse “insanların inançlarına göre hareket edebilecekleri ve kendilerini güvende hissedecekleri bir yapı inşa ettiğini” söyler. Yaptığımız işi nasıl tanımladığımız o işe nasıl bir anlam atfettiğimize göre değişkenlik gösterir.

Devamı…

 

Kazanan Takımların Sırrı: Güven Kültürü

Şirketlerin çalışanlarıyla ilgili yaşadığı sıkıntıların pek çoğunun kök nedeni güven konusuna uzanır. Bu nedenledir ki kültürün güven değil de korku üzerine inşa edildiği kurumlarda hâkim olana “toksik kurum kültürü” denir.

Güven kendini aksiyonda gösterir. Bir yerde güvenin olup olmadığını; başarılı iş sonuçları, yüksek performans, düşük turnover, güçlü iletişim gibi göstergelere bakarak anlayabiliriz. Benzer şekilde, eğer ortamda güvensizlik varsa bu saydıklarımızda düşüş de olacaktır.

Devamı…

 

Daha Üretken Çalışmanın En Huzurlu Yolu Nedir?

Günlük işleriniz arasında en sıkılarak yaptığınız şey ne?

Sevmeden, hatta belki söylene söylene yaptığınız tüm işlerde zihninizin pasif durumda olduğunu ve aklınızın geçmişte ya da gelecekte kaldığını söyleyebiliriz. Zihnimiz aktifken daha yaratıcı düşünebiliriz. Yaratıcı düşünme, problemlerin farklı çözüm yollarını görmemizi sağladığı için başarımızı da olumlu anlamda tetikler.

“Nöroplastisite”, tekrarlanan davranışların beyni şekillendirebileceği anlamına gelir. Pek çok araştırma “nöroplastisite”yi işaret ediyor yani beynimizi etkileme gücümüz olduğunu gösteriyor. Başka bir deyişle, beynimize nasıl düşünmesi gerektiğini öğretebiliriz.

Devamı…

 

 

Daha Mutlu Çalışmanın Sırrı Ne?

Hiçbir iş mükemmel değildir ve muhakkak herkesin işiyle ilgili daha iyi olmasını isteyeceği noktalar vardır. Bazı kısımlarından şikayetçi olmak işinizde mutlu olmadığınız anlamına gelmeyebilir. Fakat aşağıdaki maddeler size tanıdık geliyorsa işinizde mutlu olmadığınızı söyleyebiliriz. Gelin mutluluktan önce biraz mutsuzluk üzerine konuşalım.

İşinizde mutlu olmadığınızı gösterecek bazı işaretler var:

• Yapılması gerekenleri sık sık ertelemek,
• Çalışma arkadaşlarından şüphe etmek,

Devamı…