Açık bir pozisyon için işe alım süreci başlatırken genelde ilk soru “Eee biz kimi arıyoruz ki?” oluyor ve eğer cevabı görev tanımlarıyla çerçevelenmemiş bir kurumda çalışıyorsanız işe alım süreci daha ilk etapta tıkanmış oluyor.

Aslında olması gereken, bir şirketi kurarken hangi görevlere ihtiyaç duyulacağının ve bu görevleri hangi niteliklere sahip kişilerin yapacağının analizinin yapılmış olmasıdır. Evet çok ütopik bir cümle kurdum; genelde işler böyle yürümüyor, kervanlar yolda düzülüyor. Zaten şirket kurarken oturup görev tanımı yazmak da en öncelik verilen işlerden biri değildir çoğunlukla.

 

Bu yüzden genelde şirketlerin ilerleyen yıllarında birileri daha fazla zaman ve emek harcayarak görev tanımlarını yazmaya çabalar. (Bundan binlerce yıl önce bir bankada staj yaparken ben, bu çalışmayı yapmak için aylarca, bir sürü kişi birlikte çalışmıştık, toplamda on binlerce TL harcanmıştı, ve sonunda işler o kadar karışmıştı ki tüm o çalışmalar çöpe atılıp projeyi durdurma kararı verilmişti. Böyle de sancılı bir süreçtir işte…)

 

Ben de yakın zamanda çalıştığım şirket için bu çalışmayı yapmaya başladım. Elbette avantajları olduğu gibi dezavantajları da vardır, ancak her kurumun mutlaka sorulduğunda gösterebileceği bir görev tanımları dosyasına ihtiyacı vardır. Açık ve doğru yazılmış bir görev tanımı, işe alım sürecinde kimi aradığımız konusunda yol gösterdiği gibi, herkesin şirket amacını, gereksinimlerini ve değer yargılarını doğru bir şekilde algılamasına da yardımcı olur.

 

Hatırlanmalı: Kimi aradığını bilmiyorsan bulduğunda fark edemezsin!