Son yıllarda teknolojinin sağladığı nimetlerden biri de şüphesiz dijital ortamda sunulan dergiler. “Aaa gazete kağıdının dokusunu elinde hissedeceksin” diyenlerden değilim örneğin gazeteyi internetten okumayı daha çok sevdiğim bile söylenebilir ancak söz konusu dergi oldu mu, dijital yayınları okumaktan pek keyif alamıyorum.

Yurt dışından döner dönmez de bu yüzden dergilere saldırdım hemen. Biraz fazla saldırmış olmalıyım ki örneğin Optimist’in Mart sayısını ancak bu hafta okumaya başlayabildim. Asıl bahsetmek istediğim o değil ancak söz etmeden geçemeyeceğim; 2013 yılında yayına başlayan Optimist bence hem içerik hem de baskı olarak oldukça okunası dergilerden biri olmuş.

Ayşe Bilge Dicleli’nin kaleme aldığı “Ekonominin Karar Mekanizmalarında Kadın” konulu yazı -en sevdiğim!- iş hayatına kadının katkısı hakkında pek çok araştırma sonucuna yer veriyor.

Örneğin, Fortune 500 şirketleri baz alınarak Catalyst tarafından yapılan bir araştırma; yönetim koltuklarında 3 ve daha fazla kadın oturan şirketlerin, diğerlerine göre %73 daha fazla konsinye satış, %83 daha fazla hisse senedi getirisi ve %112 daha fazla yatırım sermayesi sağladıklarını ortaya koyuyor.

McKinsey de aynı konuda yaptığı bir araştırmada, üst yönetimde kadınların bulunduğu şirketlerin %56 daha iyi operasyonel sonuçlar elde ettiklerini ortaya koyuyor.

Bizler için biraz daha somutlaştırmak için Türkiye’deki birkaç önemli ve güncel örnekten bahsedebiliriz. Mesela Vodafone Türkiye CEO koltuğunda Serpil Timuray otururken geçen 2011-2012 mali yılında gelirler %28 artmış ve tüm zamanların en yüksek gelir seviyesine ulaşmış Vodafone.

Ya da McDonalds Türkiye genel müdürlüğüne Dilek Başarır geldikten sonra ciro %30 artmış…

Grant Thornton’ın 2012 Mart’ında sonucunu açıkladığı, 40 ülkeden 6 bin temsilciyle gerçekleştirilen araştırmaya göre, Türkiye, kadın yönetici dünya sıralamasında %31 ile sekizinci sırada yer alıyor. Türkiye kadın yönetici sayısını 2011-2012 döneminde %6 artırmış.

Peki kadın yöneticiler en çok hangi sektörde tepede bulunuyor diye bakınca cevabın Finans olduğunu görüyoruz. Departman olarak bakınca da cevap yine Finans. Benim için şaşırtıcı oldu zira İnsan Kaynakları’nı bu açıdan daha stereotipik buluyordum. Oysaki İK listede ikinci bile değil. 🙂

Finans’tan sonra en çok Satış, ondan sonra da İK’da yönetici oluyor kadınlar. Aslında şaşırtıcı olduğu kadar mutluluk da verici oldu çünkü beynin sağ lobu-sol lobu konularında veya lisede Eşit Ağırlık-Fen ayrımlarında kadınlar hep sayısal zeka gerektiren konularda başarılı olamayan “sosyal kelebekler” olarak görülüyordu. Bu durumun değiştiğinin kanıtıdır kadınların en fazla Finans’ta yönetici olması durumu…

İş hayatında kadın olarak var olabilmek başlı başına bir mücadele gerektiriyorken böylesine başarılara imza atabilenleri gördükçe “cinsi latif” olarak gurur duymamak mümkün olmuyor. Özellikle iş-özel hayat entegrasyonu meselesinde kadınların yarışa 1-0 yenik başladıklarını düşününce…

Kadınların iş hayatında -şaşırtıcı olmadan- yönetici de olabildikleri, “kadınlar temizlik yapmadıkları ve çocuk büyütmedikleri zamanlarda hobi olarak işe gitsinler” anlayışının yerine, gerçek anlamda tamamen fikirleri ve potansiyelleriyle var olabildikleri bir Türkiye dileğiyle…