Jobvite tarafından ABD’deki 1000 İnsan Kaynakları ve İşe Alım profesyoneli ile yapılan bir araştırmaya göre, 2007’de ABD’deki şirketlerin sadece %78’i yeni yeteneklere ulaşmak için sosyal medyayı kullanıyorken bu oran 2011’de %92’ye yükselmiş. 2012 yılı sonunda yapılacak muhtemel bir araştırmada şirketlerin tamamının bu yöntemi kullandığı sonucuna ulaşmak çok da hayret verici olmayacaktır. Araştırmanın diğer bir boyutuysa hangi sosyal ağların ağırlıkta kullanıldığını belgeliyor olması. Buna göre; İşe Alım dünyasında en popüler sosyal ağ tabii ki Linkedin. Ancak her geçen gün diğer ağları kullanan şirket sayısı da artıyor. Araştırmaya katılanların üçte ikisi Facebook‘u da kullandıklarını, yine bu orana yakın olarak da Twitter‘ı kullandıklarını belirtmişler.

Başka bir deyişle, sosyal ağlardaki profilleriniz profesyonel hayatınızı siz hiç farkında bile değilken oldukça derinden etkiliyor olabilir. Kimbilir belki de her fırsatta çeşitli yollardan başvurup da bir türlü davet edilmediğiniz o şirket sizin Facebook profil fotoğrafınızı inceledi ve arkadaşlarınızla birkaç şişeyi devirdikten sonra çekilmiş, gözleriniz kaymış yüzünüz kıpkırmızı olmuş o halinizi görerek hakkınızda farklı bir fikir edindi. “O benim özel hayatım, profesyonel/kurumsal hede hödö bir şirket ne hakla buradan yola çıkarak benim hakkımda karar verir!?!” diyorsanız yanılıyorsunuz. Zira artık şirketler adaylar hakkında değerlendirme yaparken sosyal hayattaki tutum ve davranışlarını da göz önünde bulunduruyor. Evet burada iş yapıyoruz ve profesyonel yetkinliklerine göre aday seçiyoruz, bize kar getirecek bilgi ve tecrübeye sahip kişilerle çalışmak istiyoruz. Ancak bunun yanında bir de buz dağının görünmeyen kısmı var; günün en az 8 saatini yan yana geçireceksek, ki evet çoğu pozisyon için bunu söyleyebiliriz, sosyal olarak da şirket kültürüne uyum sağlayabilecek çalışma arkadaşlarını yanımızda, ekibimizde bulundurmak isteriz. Bunu öğrenmek için “Sayın aday arkadaşım, gel seninle bir 48 saat geçirelim de ben göreyim dış dünyada nasıl biriymişsin” demek yerine tabii ki çok daha kolay ve düşük maliyetli olan internet araştırması metodunu kullanıyoruz. Fotoğraflarınıza ek olarak ne tür paylaşımlarda bulunuyor olduğunuz, hangi gruplara üye olduğunuz, paylaşımlarınızda nasıl bir dil kullandığınız da önemli. Sıklıkla bolca küfür içeren veya imla kurallarını yerle bir eden özensiz twit’ler atıyorsanız örneğin, sizinle ilgili olumsuz bir yorum yaparken kendimi kötü hissetmeyeceğimden emin olabilirsiniz.

İçinde bulunduğumuz dönem sosyal medyanın her alanda kullanıldığı ve her gün biraz daha yaygınlaştığı bir dönem. “Özel hayatım kimseyi ilgilendirmez” savında ısrarlıysanız, güvenlik ayarlarınızı kontrol etmenizi tavsiye ederim. Eğer profilleriniz tüm dünyaya açıksa ve özel hayatınıza ulaşmak sıradan bir internet kullanıcısı için bile çocuk oyuncağıysa, zaten özel hayatınızı paylaşan siz oluyorsunuz bu durumda. Benim önerim, iş arıyor olsun ya da olmasın profesyonel hayatta yer alan veya bir gün yer almayı planlayan herkesin kendisi için bir Google araması yapması. Özellikle benimki gibi spesifik bir isme sahpseniz, yani o 33 bin “Mehmet Yılmaz”dan biri değilseniz hemen şimdi bir 15 dakikanızı buna ayırın ve hem çıkan görselleri hem de linkleri inceleyin.

Araştırma kaynağı için: http://www.businessnewsdaily.com/2811-social-recruiting-norm.html