Woohoo Inc. Kurucusu ve “son okuduklarım arasında en beğendiğim” unvanına sahip kitap “Sabah 9’dan Akşam 6’ya Happy Hour”ın yazarı Alexander Kjerulf, PERYÖN Kongre’de keyifli sunumunda bilgi ve tecrübelerini aktardı. Unvanı “Chief Happiness Officer” olan Alex, bugüne dek 33 ülkede “nasıl mutlu olunur?” konulu seminerler vermiş.

Mutluluk stresi azaltan ve performansı artıran bir durum ancak insanların heyecan duyduğu iş yerini oluşturmak oldukça zor bir iş.

700 kişiyle yapılan araştırmada katılımcılara şu soruyu yöneltmişler: “İş yerindeyken ne kadar sürede bir kendinizi mutsuz hissediyorsunuz?”

• %19 – neredeyse her gün
• %29 – haftada 1 günden fazla
• %16 – haftada 1 gün
• %8 – hiç veya neredeyse hiç

Alexander’ın ülkesi Danimarka’ya baktığımızda bu sonucun oldukça farklı olduğunu görüyoruz.

• %4 – neredeyse her gün
• %17 – haftada 1 günden fazla
• %15 – haftada 1 gün
• %24 – hiç veya neredeyse hiç

Danimarka kültürünü yakından inceleyince aslında bu sonucun çok da şaşırtıcı olmadığını belirtmek lazım. Çünkü mutluluk Danimarka’da sıradan bir olgu. “İş yerinde mutluluk” kavramı için kullandıkları bir kelimeleri bile var! Japonca’daysa “çok çalışmaktan ölmek” anlamına gelen bir kelime var. Dil, kültürü ve alışkanlıkları çok güzel özetliyor aslında.

Dünyanın geri kalanındaysa işini sevmemek normal. Hatta “İşimden nefret ediyorum! Zaten bana bu sebeple para veriyorlar” algısı yaygın.

Bir başka algı da iş yerinde mutluluk ile işinden memnun olmanın aynı anlama geldiği. Ki aslında bu yanlış bir algı. Genel olarak “eh işte yuvarlanıp gidiyoruz” diyorsanız evet işinizden memnunsunuzdur fakat daha iyi bir fırsat karşınıza çıktığı anda o tarafa doğru zıplamaktan çekinmezsiniz. Ancak işiniz sizi mutlu ediyorsa; işinizi düşündüğünüz zaman pozitif duygular yaşarsınız, işinizi yaparken anlık da olsa mutlu olduğunuzu ve kendinizi iyi hissettiğinizi fark edersiniz. İşinizde mutlu olduğunuz zaman evinizdeki mutluluğunuz bile artar.

İş yerinde mutlu olmak demek 7×24 mutluluğu hissetmek anlamına gelmiyor. Aralarda elbette olumsuz duygular da yaşayacağız. Burada hedef, olumlu anları artırmak, olumsuzlardan daha fazla sayıda olumlu an olmasını sağlamaktır. Mutluluktan kastımız bu.

Mutlu çalışanların bulunduğu mutlu iş yerleri yaratmak isteyen İnsan Kaynakları profesyonelleri iş yerinde bu tür olumlu duyguların yaşandığı koşulları artırmayı amaç edinmeli.

Meslektaşlarımın maalesef bu konuda yanlış algıları olabiliyor. Çalışanları mutlu edecek şeylerin hediyeler, yan haklar olduğunu sanıyoruz bazen. Kimse eve giderken “Holley bee bugün de ofiste meyve ikram ettiler!!” diyerek çıkmaz.

İş yerinde mutlulukla ilgili yapılan araştırmalar en önemli 2 kavramın şunlar olduğu sonucunu veriyor:

• Sonuçlar: Yani işle ilgili hedefleri başarmak, iyi bir performansın olduğunu düşünmek gibi sonuca yönelik kriterler bizi mutlu ediyor. İşinde iyi olmayan birisi mutlu olamaz. Sonuçlar anlamlıysa, yaptığınız işin faydası olduğuna inanıyorsanız mutlu olmanız daha kolaydır. Peki insanlara sonuçları nasıl gösterebilirsiniz? Pozitif geri bildirim kültürü Türkiye’de pek yok maalesef. En azından “senin sayende …. oldu, senin sayende X projesini sonuçlandırabildik” gibi geri bildirimler sonuçların daha net görülmesini sağlayacaktır.
• İlişkiler: İş yerinde iyi ilişkiler kurmak bizi mutluluğa yaklaştırıyor. Yöneticinizle iyi bir ilişkiniz yoksa mutlu olamazsınız. (Çünkü, daha önce on milyon yüz bin kez yazdığım gibi, insanlar işlerini değil, yöneticilerini bırakır.) Kurduğunuz iyi ilişkiler daha kolay aidiyet hissetmenizi sağlar. İsveç’te yapılan bir araştırmaya göre, iş yükünüz çok yüksekse ve ilişkileriniz de kötüyse 20 yıllık çalışma sonucunda kalp krizi ve ölüm riskiniz artıyor.

Peki sizin şirketinizde en önemli odağınız nedir?

1. ŞİRKETİM SONUÇLARA ODAKLANIR.
2. ŞİRKETİM İLİŞKİLERE ODAKLANIR.
3. HER İKİSİNE DE ODAKLANIR.

3 no’lu şıkkı seçebildiyseniz çok şanslısınız, mutlu olmanız için gereken koşulları sağlayan bir iş ortamınız var demektir.

Dünya genelinde verilen yanıtlar bizi “Sonuçlar ve İlişkiler” bağlamına taşısa da, elbette olmazsa olmaz diye düşünülen fakat çoğu zaman ilk anda akla gelmeyen “maaş” konusunu da ele almamız lazım. Bu konuda adaletsizlik duygusu olursa mutsuz olmanız normaldir. Maaş skalanızın adil olduğunu düşünüyorsanız, artış olduğunda “daha mutlu” olmazsınız. Tatmin olabilirsiniz ama mutluluk düzeyiniz yükselmez.

İş yerinde mutluluk daha;

• İyimser
• Verimli
• Hızlı
• Enerjik
• Sevilen
• Takım oyuncusu
• Yardımsever
• Güvenilir

Birisi olma yolunda sizi destekler.

Russell Investment Group’un inceleme sonuçlarına göre, 1997-2002 yılları arasında ABD borsası şirketlerinin cirosundansa Fortune 100 (En iyi işverenler) şirketlerinin cirosu katlanarak arttı.

Tüm bu olumlu sonuçlar için, liderlik de en önemli konulardan bir diğeri. Çünkü iş yerinde mutluluk için yöneticiler iyi örnekler olmalı. Kötü yönetim; korku, stres, sağlığın bozulması ve düşük motivasyon gibi pek çok istenmeyen sonuca yol açabilir. Şirketlerde bu sonuçların bilinciyle, başkalarına sevgi duyabilen, etkili iletişim ve empati kurabilen kişileri terfi ettirmeye özen göstermelisiniz. Alex’e göre, eğer böyle kişiler zaten şirketinizde yöneticiyse bu durumda onları ya eğiterek ya da yollarınızı ayırarak bu kötü yönetim anlayışına bir son vermeniz gerekir.

Konuyla ilgileniyorsanız “Sabah 9’dan Akşam 6’ya Happy Hour” kitabını okumanızı mutlaka tavsiye ederim. J

Not: Siz bu yazıyı okurken ben dünyanın en mutlu ülkelerinden biri olan İsveç’e doğru gidiyor olacağım. 3 gün sonra da iş yerinde mutluluk sıralaması araştırmalarında 1 numaralı ülke olduğu belirlenen Danimarka’ya giderek oradaki durumu sizler için bizzat gözlemleyecek ve dönüşte elbette ki sizlerle paylaşacağım. 😉