selinyetimoglu.com

PCC Profesyonel Kariyer Koçu & Kariyer Danışmanı, Ex-HR


Yorum bırakın

İş Yerinde Eğlenmek Verimliliği Nasıl Artırır?

FunOfis sağolsun, son 11 ay içinde yüzden fazla İnsan Kaynakları Profesyoneli’ne birebir olarak, işyerinde eğlencenin faydalarını aktarma fırsatım oldu. Bundan öncesinde hep kendim İK tarafında, yönetimi ikna etmeye çalışan taraftaydım. Hatta daha önce de mutlaka yazmışımdır, şirket Yönetim Kurulu toplantısında sürekli çalışanları mutlu etmenin gerekliliğinden bahsettiğim için bir keresinde Genel Müdür, “Sen aslında sendika temsilcisisin de bizim mi haberimiz yok?” demişti. Çalıştığım çok sayıda şirkette hep aynısını tecrübe ettim; İnsan Kaynakları olarak en önemli görevlerimizden biri de yönetim Okumaya devam et


Yorum bırakın

Olmalı mı Olmamalı mı: İş Yerinde Eğlence

İnsanlar neden çalışıyor?

Maslow’un hiyerarşi piramidinde (O piramidi de aslında Maslow yapmamış, konuyu dağıtmak gibi olmasın ama, aslında Maslow’un anlattıklarından yola çıkarak bir öğrencisi tahtaya piramit çizip katlara ayırmış ve içine hocasından öğrendiklerini yazmış. Olmuş mu bize “Maslow’un Piramidi”?) ilk katları gerçekleştirebilmek için bir miktar gelir elde etmek gerekiyor bunun için çalışıyoruz. Bazen toplumda statü edinmemizi sağladığı için de çalışabiliyoruz. Bazen ekonomik özgürlük elde etmek için, başkalarına bağımlı olmadan yaşayabilmek için…

Bugüne kadar yaptığım araştırmalar, çalışmalar, konuştuğum gözlemlediğim binlerce insan ve kendimden yola çıkarak iddia ediyorum: Eğlenmek için Okumaya devam et


3 Yorum

Taze Girişimcinin Kurtarıcısı Sanal Ofisler

Günümüzde girişimcilik üniversite yıllarına kadar indi. Üniversite öğrencisi veya tecrübeli olması fark etmez, artık kişiler vakit kaybetmeden girişimlerini hızlıca hayata geçirmek istiyor. Dolayısıyla belli bir birikime sahip olmadan, ufak bütçelerle bu atılımları yapabilmek için uygun bir çözüm olan sanal ofisleri kullanmak cazip gelebiliyor.

Yeni kurulan çoğu girişim, ki bunların çoğunun internet girişimi olduğunu düşünmek gerek, fiziki varlıklarını süslü ofislerde konumlandırmaktan çok, mobil halde satış ve pazarlama yaparak şirketlerini büyütmeyi hedefliyor. Okumaya devam et


1 Yorum

Çalışma Ortamlarında Yeni Trend: Kuşağa Göre Ofis Tasarımı

X Kuşağı ve  Y Kuşağı’nın istek, ihtiyaç ve beklentileri hayatın her alanında farklılık gösterebiliyor. Gayrimenkul danışmanlık şirketi Keller Williams Türkiye Ülke Direktörü Emre Erol, X ve Y kuşakları arasında meydana gelen ofis tercihleri ve çalışma ortamlarının farklılıklarına değinerek

“ Özgürlükçü yapılarıyla bir önceki kuşaktan farklı özellikler taşıyan Y Kuşağı’nın açık ofislerin yaygınlaşmasına katkı sağladığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ağırlıklı olarak Y Kuşağı’nın çalıştığı bir iş yerinin dekorasyonundan lokasyonuna birçok özelliği talebe yönelik seçiliyor.

Okumaya devam et


Yorum bırakın

Çocuk Olacak Adamlara İş Yerlerinde İhtiyacımız Var! 

Geleneksel anlayışa göre, başarılı iş sonuçları için iş arkadaşlarınızı sevmeniz, iş yerinde mutlu olmanız veya onlarla aynı şeylere gülmeniz gerekmezdi. Çünkü “Profesyonel” olmak, çok gülmeyen, mümkünse eğlenmeyen, devlet dairelerine gittiğinizde gördüğünüz hayatından bezmiş vezneciler misali, veya dizilerden filmlerden alışık olduğunuz “ciddi” Fransız mürebbiye edasıyla çalışmanızı gerektirir.

Okumaya devam et


Yorum bırakın

Ne şirketler gördüm içinde kaydırak yok, ne kaydıraklar gördüm dışında mutluluk yok!

Mutlu şirket olmak için illa Fortune 100 listesindeki milyar dolarlık şirketler olmaya gerek yok. Tüm ofisler Google gibi devasa kampüslerde içinden kaydırakla hayallerimizi kaydırdığımız, -o spor salonu benim bu uyku odası senin- gezdiğimiz yerler olmak zorunda değil.

Hatta bazen dış görünüşün, saklanması istenen durumları paravan misali kapattığı da söylenebilir.

Her “eğlenceli dekorasyonu olan şirket” elbette ki, tozları halının altına sürümek amacıyla yapmamıştır bunu. Niyetim sadece dekorasyona bakarak orada çalışmanın mutluluk verici olacağına inanmanın, sadece güzel/yakışıklı olduğu için birisiyle evlenmekten farkı olmayacağını anlatabilmek… Okumaya devam et


Yorum bırakın

İyi Ki Doğdun FunOfis!

funofis-isyerinde-eglenceBeni yakından takip edenler biliyor, yakın zamanda hayatımın altının üstünden daha iyi olabileceğini düşünmüş olmalıyım ki pek çok radikal değişiklik yaptım. Yaşadığım ev dışında hayatımda ne var ne yoksa dönüştü. Son eylemimin çıkış noktası galiba, aslında koçlukta sık sık kullandığım “Sana para vermeseler de neyi sıkılmadan yaparsın?” sorusunu kendime sormak oldu. Sabahları beni heyecanla uyandıran şey ne olurdu? Yazmak benim tutkumdu mesela, 2012 yazında keşfetmiştim, 24 yaşında insan tutkusunu keşfedebilir, geç değildir. 50 yaşında da keşfedebilirdim, keza oluyor 50 yaşında meslek değiştirenler, ben şanslıyım belki de. Neyse işte tutkum yazmaksa ve eğer dilediğim gibi yazamayacaksam, en temel değerlerim arasında özgürlük varken hem de, nefes alamadığımı nasıl anlatabilirdim ki, boğulduğumu mesela… O zaman sorunun cevabı içinde yazmak muhakkak olmalıydı, yazmadan yaşayamazdım. Yani yaşardım tabii de, çok mutlu yaşayamazdım. Hıh işte mutluluk, anahtar kelime bu zaten. Mutlu etmek, mutluluğu paylaşmak bir başka değer benim için. Hep böyle oldu. Okumaya devam et


2 Yorum

Mutlu iş yerleri için şirketiniz sonuçlara mı ilişkilere mi odaklanıyor?

mutluluk-danismanligiWoohoo Inc. Kurucusu ve “son okuduklarım arasında en beğendiğim” unvanına sahip kitap “Sabah 9’dan Akşam 6’ya Happy Hour”ın yazarı Alexander Kjerulf, PERYÖN Kongre’de keyifli sunumunda bilgi ve tecrübelerini aktardı. Unvanı “Chief Happiness Officer” olan Alex, bugüne dek 33 ülkede “nasıl mutlu olunur?” konulu seminerler vermiş.

Mutluluk stresi azaltan ve performansı artıran bir durum ancak insanların heyecan duyduğu iş yerini oluşturmak oldukça zor bir iş.

700 kişiyle yapılan araştırmada katılımcılara şu soruyu yöneltmişler: “İş yerindeyken ne kadar sürede bir kendinizi mutsuz hissediyorsunuz?”

  • %19 – neredeyse her gün
  • %29 – haftada 1 günden fazla
  • %16 – haftada 1 gün
  • %8 – hiç veya neredeyse hiç

Okumaya devam et


Yorum bırakın

Bir Düşünün! İşe gelmeyen çalışanın yıllık maliyeti 2 bin 300 dolar!

JLL (Jones Lang LaSalle), “Ofislerde sağlık, refah ve verimlilik” başlıklı araştırmasının sonuçlarını açıkladı. JLL Global’in ‘Dünya Yeşil Bina Konseyi’ işbirliği ile gerçekleştirdiği araştırmaya göre, ofiste bitki bulunmasından havalandırmaya kadar bir dizi faktör, çalışanların mutluluk ve verimliliğinde kritik rol oynuyor. Okumaya devam et


3 Yorum

Mülakatları Teleferikte Yapan Şirket; Turkticaret.net

Güneşli bir Nisan sabahı, 30 İK Blogger’ı olarak doğduğum şehir Bursa’ya gitmek üzere yollara döküldük. Elbette gitme sebebimizle benim doğumumun bir alakası yoktu. 🙂 Turkticaret.net İnsan Kaynakları Yöneticisi Seyhan Koçak’ın nazik daveti üzerine, hep fotoğraflarını görüp merak ettiğimiz o çılgın ofisi gezmek ve yaratıcılarını dinlemekti niyetimiz.

Okumaya devam et


Yorum bırakın

Y Kuşağı Ofiste Çılgın Atıyor!

Ofis mobilyaları tasarlayan Knoll için Michael O’Neill tarafından yapılan ve CNN Edition’da haberi yayınlanan araştırmaya göre iş yaşamında birçok uygulamayı düzenleme gereği yaratan Y kuşağı şimdi de ofis düzenimizi değiştirecek görünüyor. 40 ülkedeki 15 bin çalışanın katılımıyla yapılan araştırma 4 jenerasyonu kapsıyor ve raporunu öncekiler ile Y jenerasyonunu ile karşılaştırarak sunuyor.

Ofis mobilyalarında yeni bir tasarım anlayışı getirecek olan sonuçlara göre toplantıları bu iş için tasarlanmış sıkıcı odalarda yüzyüze yapmak isteyen “Baby Boomers” devri kapandı. Şimdi elektronik yazışmaları daha pratik bulan, illa yüzyüze yapılacaksa hızlı ve spontane toplantıları tercih eden Y’lerin devri! Yine de en güzeli yemek esnasında ya da farklı sosyal aktiviteleri yapıyorken düzenlenen “sosyal toplantılar”.
Bunun yanında 1982-1994 yılları arasında doğanları kapsadığı düşünülen Y kuşağı üyeleri evlerine benzeyen ve sempatik ortamlarda çalışmak istiyor çünkü hem ev hem özel hayatını birlikte yürütebilmeye önem veriyor. Evin yarattığı o duygusal bağı iş yerinde bulmak gibi bir beklentisi olmayan, hatta bunu “tuhaf” bulan, iş ve özel hayatı tamamen ayırmaya odaklanan önceki kuşaklar ise ofis dekorasyonunda öncelikle fonksiyonaliteye önem veriyor.
Bahçesinde armut koltuklarda oturabildiğiniz Google İrlanda; ofisten çok bir Starbucks şubesini andıran Microsoft Amsterdam, denize sıfır Unilever Hamburg ofisleri gibi dillerden dillere dolaşan efsanevi ofisler ise tam olarak Y kuşağı için yaratılmış. Masaların arasında bisikletle dolaşabileceğiniz Google Türkiye ofisi ise hayallerimizi süsleyen bir başka örnek olarak sürekli aynı yerde oturarak çalışmaktan hoşlanmayan, çalışırken bile aksiyon arayan Y’ler için yaratılmış.
Özetle, Y kuşağının iş hayatına girişiyle birlikte “ben”den “biz”e geçildi ve kurumlarda sadece iletişim prosedürlerini onlara göre düzenlemek yetmeyecek gibi görünüyor. Y’lerle birlikte verimli işler yapabilmek, onları işveren markasına bağlamak istiyorsak daha pek çok alanda değişime hazır olmak, olmayanları oldurmak gerekecek.