“En iyi maaş artışı yeni işe başlarken olur” sözünü birçoğumuz duymuşuzdur. Belki de bu yüzden iş arayanların yarısından fazlası hali hazırda çalışmakta olan kişilerden oluşuyor. Kurumuma görüşmeye gelen adaylara ve kendi çevremdeki arkadaşlarıma bakarak bu yorumu kolaylıkla yapabilirim. Özellikle sosyal ağların kullanım yaygınlığı ve Linkedin gibi araçlar üzerinden network genişletme merakıyla birlikte beklenmedik yerlerden iş teklifi alma sıklığı da arttı. İçinde bulunduğumuz sosyal çağın bir avantajı bu olsa da, aynı konudaki bir dezavantajı ise gizliliğin zorlaşmış olması ile çalışırken iş arama durumunu saklama olanağının da kısıtlanması. Peki, yeni bir iş ararken, şimdiki yönetici veya iş arkadaşlarına durumdan bahsedilmeli mi?
Bu sorunun cevabı sizin yöneticinizle ve iş arkadaşlarınızla olan samimiyetinize ve genel olarak kurumdaki tutuma bağlı. Kimi kurumlar bu durumu oldukça normal karşılarken ve yöneticiler çalışanların kariyer hedeflerini önemserken, kimi kurumlardaysa yöneticiler hemen “Doktora gitmek için izin istedi ama çok şık giyinmiş, yoksa iş görüşmesine mi gidecek?” şüphesiyle yaklaşırlar. Yöneticiniz bu durumda “Hmm madem iş arıyor, o zaman ben daha hızlı davranmalı ve o gitmeden yerine birini bulmalıyım” diye düşünebilir ve kaş yapmaya çalışırken göz çıkarma durumuna düşebilirsiniz. Bu yüzden başvurduğunuz bir firmadan ofisteyken aranırsanız telefonu açarken dikkat edin, kimileri telefon konuşmanız esnasındaki geriliminizden, kullandığınız sözcüklerden şüphelenebilir. Veya çalıştığınız şirketteki kıyafet kuralları günlük giyimi gerektiriyorsa ve siz o gün takım elbiseyle gelmişseniz dikkatleri üstünüze çekebilirsiniz. Bu durumda “O zaman ben de kıyafetimi yanımda götürür, çıkarken üstümü değiştiririm” diyorsanız; o elbise askısıyla ofisten içeri girdiğinizde sabah söylediğiniz gibi çocuğunuzun okuluna değil de iş görüşmesine gittiğinizi düşünebilirler. Bunlara bu kadar dikkat ediyorken Facebook iletinize “Yuppiii Unilever’den ikinci mülakata davet edildim” yazmayacağınızı veya ofisteyken Kariyer.net’te iş başvurusu yapmayacağınızı düşünerek o kısma değinmiyorum bile. 🙂
Bana kalırsa çalışanların farklı kariyer olanaklarıyla ilgilenmeleri oldukça doğaldır, neticede hiçbirimiz babalarımız gibi ilk çalışmaya başladığımız kurumdan emekli olmayı hayal etmiyoruz. Özellikle hep daha iyi olanın peşindeki Y kuşağının iş hayatına girmesiyle birlikte iş değiştirme oranları da yükseldi. Bunun yanısıra çalışanların yeni iş arayışına girmeleriyle ilgili, şirket içinde işten çıkarmaların sıklaşmasıyla “sıra bana da gelir mi” korkusu, mali durumla ilgili dedikodularla maaş alamama endişesi, yöneticiyle anlaşamama, lokasyon uzaklığı, ücret beklentisi, mobbing gibi pek çok sebep sıralanabilir.
Aslında sizi rahatsız eden durumlar olduğunda işten ayrılma seçeneğinden önce “değişiklik yapılıp yapılamayacağı” konusunu araştırmalı ve kurum içindeki fırsatlar, pozisyon veya departman değişiklikleri, terfi olanaklarını incelemeyi öncelikle düşünmelisiniz. Eğer bu gibi değişiklikler mümkün değilse ve aradığınızı o kurumda bulamayacağınızdan eminseniz ancak o durumda iş arayışına girmenizi öneririm. Zira bazen kurumlar yetişmiş ve başarılı çalışanlarını kaybetmeyi göze almaktansa prensiplerinden taviz vermeyi tercih edebiliyorlar.
Eğer değişiklik talebinizi dile getirdiniz ve reddedildiniz ise, bence artık dürüstçe “Ben başka iş arayacağım” diyebilirsiniz. Bu istifa ettiğiniz anlamına gelmiyor, belki daha 5 ay orada çalışmaya devam edecek olabilirsiniz örneğin. Ancak kimse sizi arkadan iş çevirmekle suçlayamaz. Siz de son işinizden köprüleri yıkarak ayrılmak istemezsiniz, özellikle uzun süre çalıştığınız yerden alacağınız referanslar hayatınızın geri kalanında sizin için hep önemli olacaktır.
Konuyla ilgili farklı bir kaynak ararsanız Harward Business Review’ı inceleyebilirsiniz.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...