Ben ÖSS nesliyim. İlkokuldan itibaren bir yarışın içinde buldum kendimi. Bu sürecin yaklaşık ilk 10 senesinde yarışı kabullenmedim, yarışmayı reddettim, yarışmadım kimseyle. Hayatımdaki yetişkinler tarafından yeterince hırslı olmamakla etiketlendim. Sonra bir şeyler değişti bende, gereken hırs yüklendi, yarıştım, gece gündüz o yarışı kazanmak için mücadele ettim. Yarışı kazandım. Ya da ben öyle sandım. Kazandığım yarışın ardından o yarışı kendi kulvarlarında kazanmışlarla olimpiyatlara gireceğim bilgisi bana verilmemişti, afalladım. Boğaziçi’ndeydim.
Okumaya devam etTag Archives: mutluluk
Para İnsanı Ne Zaman Mutlu Eder?
Mart ayında, kişisel karantinamın ilk haftasında okuduğum kitap Mutlu Para isimli, “Daha mutlu harcama yapmanın bilimi” altbaşlıklı, biri Psikoloji, biri Pazarlama alanında olan iki Doçent tarafından yazılmış kitaptı.
Okurken çok keyif aldığım kitaplardan biri olan “Mutlu Para”’da bir deneyden bahsediliyor: Okumaya devam et
Pandemi Bitene Dek Mutluluk Yerine Anlama mı Odaklansak?
Emily Esfahani Smith tarafından NewYorkTimes için yazılmış, benim de sevgili Sibel Güney sayesinde okuma fırsatı bulduğum yazıda oldukça ilginç noktalara değiniliyor. Okuduklarımı kendi zihin süzgecimden geçirerek ve kendi deneyimlerimle birleştirerek sizlerle de paylaşmak istedim. Yazının orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.
Malum koronavirüs pandemisi sadece can güvenliğimizi değil aynı zamanda ruh sağlığımızı da tehlikeye atıyor. Yaklaşık 1 sene önce Okumaya devam et
“Mutluluk bence…”
Mutluluk sizce nedir?
Mutluluğun peşinden koşup yakalanacak değil de farkına varılabilecek bir şey olduğunu her fırsatta hatırlatmaya çalışıyorum. Varlığını fark edebilmek içinse önce tanımlamak gerekir. Ve “Mutluluk Faktörü”nü okuyanlar bilecektir, “Mutluluk bence…” cümlesindeki boşluğu kendi kelimelerinizle tamamlamanız, mutluluk için ilk adımdır.
Kendi tanımınızı yapmanız neden mi önemli? Çünkü başkasının kendi bedenine ve zevkine göre aldığı kıyafeti size uygun olmaz. Mesela Türk Dil Kurumu Okumaya devam et
Çerofobi: Mutlu Olma Fobisi
Bu ay Cosmopolitan Dergisi için kaleme aldığım yazıyı siz değerli blog takipçilerimle de paylaşmazsam olmaz. 🙂
İnsan tehlikelerden korunmayı nasıl öğrenir? Küçük bir çocukken elimizi ateşe değdirdiğimizde canımız yanar ve bir daha ateşe dokunmamayı öğreniriz. Ya da bize bakmakla yükümlü olan birileri “Ateşe dokunma uf olursun” der, biz de söz dinleriz.
Mutluluk Faktörü: “Mutluluğun kitabını yazdım” diyebilir miyim?
İlk olarak 2014’te yazmaya başladığım kitabım bundan tam 13 ay önce bitmişti. Sonraki süreçler ve eklemelerle birlikte nihayet raflarda…
İkinci kitabı yazarken ve üçüncünün tohumları zihnimde yeni yeni filizlenirken birinci görücüye çıktı. Okumaya devam et
Selfie Bitti, Şimdi Moda Laughie
İngiltere Derby Üniversitesi’ndeki araştırmacılar son zamanlarda yaygınlaşmaya başlayan yeni bir kavram üzerine çalışıyorlar. Kavram “laughie”. Selfie “özçekim” olarak Türkçeleştirildiyse laughie’yi belki “gülmelik” gibi çevirmek mümkün olabilir diye düşünüyorum.
Nasıl ki telefonun kamerasında kendimizi görerek fotoğraf çektiğimizde selfie oluyorsa, telefonda Okumaya devam et
Daha Mutlu Bir İş Yaşamı İçin Ne Gerekir?
Hayatın genelinde mutluyum diyebilmek için iş yerinde mutlu olmanın önemli olduğuna inanıyorum. Türkiye, dünya ortalamasına baktığımızda en uzun çalışma saatlerine sahip ülkeler arasında. Hal böyle olunca eşimizden çocuğumuzdan daha fazla iş arkadaşlarımızla bir arada veya iş yerimizdeyiz. Başka bir deyişle uyanık olduğumuz vaktin çoğunu geçirdiğimiz iş yaşamında mutluluğu yakalayarak Okumaya devam et
Mutluluk ve Ubuntu Felsefesi: “Ben yerine Biz”
Afrika’da çalışan antropolog bir kabilenin çocuklarına oyun oynamayı önerir. Çocukları meydana toplar. İleride görünen ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödülü o meyveleri yemek olacaktır. Çocuklara “Haydi, şimdi başlayın! Birinci olan meyveleri alacak!” der.
O an bütün çocuklar el ele tutuşur, koşarlar ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyveleri yemeye başlarlar.
Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu cevabı verirler; Okumaya devam et
Doğru Zamanda Doğru Şeyi Yapmak
Tolstoy’un “İnsan Ne İle Yaşar”da anlattığı bir hikaye vardır. Doğru zaman, doğru insan ve en gerekli şeyi anlatır. Bugün o hikayeyi paylaşacağım.
Bir zamanlar kralın biri şayet bir işe doğru zamanda başlamayı bilirse, kimin sözüne kulak verip kimden uzak duracağını bilirse ve de hepsinden önemlisi, her zaman yapması gereken en önemli şeyin ne olduğunu bilirse, giriştiği hiçbir işte başarısızlığa uğramayacağını düşünmüş.
Daha Fazla Kahkaha, Daha Az Stres
1 saat kahkaha atmak, mutluluk hormonlarından olan endorfinin 24 saat boyunca yüksek oranda salgılanmasını destekleyerek gün boyu iyi hissetmemizi sağlar. Gülmek, stres seviyesini azaltır, bağışıklık sistemini güçlendirir. Bedendeki oksijeni artırarak beynin daha aktif çalışmasını sağlar. Bu da kişinin daha odaklı, yaratıcı ve üretken olmasıyla sonuçlanır. Başkalarıyla birlikte gülmek sosyal ilişkilerimizi iyileştirir. Kişileri kaynaştırır ve birbirlerine olan ön yargılarını kaldırarak daha empatik bir iletişim kurmalarını sağlar. Aynı zamanda sorunlarla daha kolay baş edilmesini sağlar.
Gülme İşini Neden Ciddiye Almalısınız?
“Ben komik bir şaka duymayı sevmem” veya “ben beni güldüren insanlardan hoşlanmam” der misiniz?
Zannetmiyorum. 🙂
Belki “kızlar kendilerini güldüren erkeklerden hoşlanırlar” klişesindeki “kızlar”ın bir erkekte aradıkları tek özellik bu değildir. Veya sinemaya her gidişimizde illa komedi filmi izleyeceğiz diye bir kaide yoktur. Ancak gülmekten hepimiz keyif alırız.
Daha güçlü bir iletişim
University College London’dan Alan Gray 2015’te bir araştırma yayınladı. Araştırmada Oxford Üniversitesi’nde birbirini önceden tanımayan 112 öğrenci gruplara ayrıldı. Katılımcılara 10 dakikalık farklı videolar izletildi. Okumaya devam et