8 Mart Dünya Kadınlar Gününün yaklaşması nedeniyle bu hafta kadınların iş yaşamındaki katkısının görünmezliğini ele almak istedim.
35 ülkedeki 24 farklı sektörden binin üzerinde firma ile yapılan bir araştırmaya göre cinsiyet çeşitliliği ile şirketteki üretkenlik arasında doğrudan bir ilişki var.
Örneğin, Batı Avrupa’daki telekomünikasyon şirketlerinde çalışan kadın oranı ile şirketin pazar değeri belirgin şekilde birbirine bağlı. Blau isimli telekom firmasında %10’luk kadın çalışan artışı ile firmanın pazar değerindeki %7’lik yükselme ilişkilendiriliyor.
Bu arada, bu araştırmanın sonuçlarını incelerken akla gelen nedensellik ilişkisine dair tereddütü de konuşabiliriz. Çünkü araştırmacılar da bu konuya özen göstermiş ve tarihsel olarak hangisinin daha önce gerçekleştiğini de incelemişler. Şirketin performansındaki değişimlerin kadın çalışan sayısındaki artıştan daha sonra gerçekleştiğini görmüşler
Fakat Suudi Arabistan gibi erkek ağırlıklı iş kültürlerinde bu olumlu etki bu kadar net gözlemlenemiyor. Veya iş yaşamında özellikle üst düzeyde kadın oranının düşük olduğu Japonya’da cinsiyet çeşitliliğinin kadının kültürel olarak daha rahat kabul edildiği batı Avrupa ülkelerine kıyasla çok az bir olumlu etkisi olduğu sonucuna ulaşılıyor.
Çünkü araştırmadaki bence en ilginç veri, cinsiyet çeşitliliğinin verimliliği olumlu etkilediğine inanılan firmalarda cinsiyet çeşitliliğinin verimliliği daha yüksek oranda olumlu etkiliyor olması
Cinsiyete biçilen rollerin ne kadar güçlü ve keskin olduğu da yine bu sonuçları etkileyen önemli kriterler arasında. Örneğin, şirkette çalışan kişiler cinsiyet çeşitliliğini bir mecburiyet olarak görmek yerine “normal” ve “zaten olması gereken” olarak gördüğü ölçüde faydası da artıyor.
Cinsiyet çeşitliliğinin etkisinin düşünceler sonucunda etkilenmesinin 3 muhtemel sebebi var.
1- Çeşitliliğin yüksek olduğu şirketler, en iyi yetenekleri kendine daha kolay çekiyorlar. Glassdoor’un yaptığı bir araştırmaya göre, iş arayan kişilerin %67’si aldıkları bir iş teklifini değerlendirirken şirketin çeşitliliğe verdiği önemi göz önünde bulunduruyor. PwC’nin araştırmasına göre, kadın adayların %61’i şirketleri incelerken yönetim ekibinde kaç kadın olduğuna dikkat ediyor. Dolayısıyla şirketlerin işveren markasını güçlendiren kriterlerden biri de kadın çalışanların, daha spesifik olarak kadın yöneticilerin oranının yüksekliği.
2- Sadece cinsiyet olarak değil, diğer açılardan da çeşitliliğin yüksek olduğu takımlarda inovatif fikirlerin daha güçlü geliştiğine dair yapılan araştırmalar da var. Farklı bakış açılarına sahip kişiler bir araya geldiğinde bambaşka bir yaratıcılık seviyesine ulaşılıyor. Örneğin, bir ürün tasarlarken son kullanıcının yaşayacağı deneyimi çok daha kolay bir şekilde öngörebiliyorlar.
3- Elbette bunun için farklılıkların psikolojik açıdan desteklendiği bir ortam oluşturmak önkoşul. Çoğu kişi, kendini güvende hissetmediği, eleştirileceğini düşündüğü yerde fikirlerini açıkça paylaşmaktan çekinir. Araştırmalar da bu durumu destekliyor. Özellikle kadınlar, kadınların fikrine değer verilmediğini düşündükleri bir ortamdalarsa fikirlerini kendilerine saklama ihtimalleri artıyor. Bu da, sadece kültürel olarak çeşitliliğin desteklenip desteklenmemesinin yani henüz fikir aşamasındayken bile şirket verimliliğini etkilemesinin sebebini açıklıyor.
Umarım tüm bu veriler, kadınların iş yaşamında olmasının daha önce akla gelmemiş faydalarından birkaçına dair fikir verir.
İş yaşamında kadın konusunda daha önce yazmış olduğum diğer yazılar:
İş Yaşamında da Kadına Yönelik Şiddet ile Mücadele
İş Hayatında Kadına -Saat 03:00/09:00 Fark Etmez- Eşitlik Gözükmüyor!
Sizce dünyanın ilk 100 şirketinin kaçında üst düzey yöneticiler kadındır?
selinyetimoglu.com 