Uzun süredir kitap inceleme yazılarına ara vermiştim. Zira biraz daha farklı alanlarda şeyler okuyorum bir süredir. Biliyorsunuz bir yazarlık yolculuğuna çıkmıştım, hala çok başında olduğum yolculuk tüm hızıyla devam ediyor. Bu sebeple yazarlığa ve yazmaya dair kitaplar, İK ve Yönetim kitaplarından daha fazla öncelik kazandı kendi açımdan.
Ancak bu kitapla ilgili üç beş kelam etmeden duramayacağım. Zira mesele artık benim de meselem oldu. Yazarlık nasıl olmalı, nasıl olmamalı sorusu üzerine yoğun olarak düşünüyorum. Zihnim çok dolu, billurlaştırmaya çalıştığım flu düşünceler arasında geziniyorum. Tam da bu esnada karşıma çıkıveren bir kitap oldu “Yazarlık Okulu”. Necdet Karasevda’nın kaleminden çıkan bu kitap “Sen de yazar olabilirsin!” mottosunu benimsemiş, “öykü ve roman yazma teknikleri” konusuna odaklanmış.
Niyetim ne öykü ne de roman yazmak. Yine de konu yazma eylemi oldu mu, ne bulursam okuyorum şu ara.
Bu kitabı da hevesle aldım ve okumaya başladım. Aslına bakarsanız daha birkaç sayfa sonra hevesimin kursağımda kalmak üzere olduğunu hissettim. Zira kitap “teknik öğretme” amacını daha kapağından itibaren vurgulasa da içeriği, cümle yapıları ve yazım dili ile daha çok sanki bir ortaokul öğrencisine kompozisyon dersinde okutulabilecek bir kitap olması amacıyla, tam da o yaş grubunun mizah anlayışına uygun bir dille yazılmıştı.
Belli ki yazar, okuyucuyu sıkmamak adına “günlük bir dil, konuşur gibi yazma” yolundan gitmiş. Ancak sürekli espri yapma çabası sebebiyle konuya odaklanmakta sık sık zorlandığımı ve her bölümde kitaptan bir kez daha soğuduğumu yazmadan duramayacağım.
Ben çoğunlukla elimde bir kalemle kitap okurum ve bol bol çizerim, bazen de not alırım. Açıkçası bu kitabı okurken çok az yerde kalemi kullanma gereği duydum.
Eminim kitabı okuyup çok beğenenler, kendine başucu kitabı yapanlar da vardır. Lakin tam da ciddi ciddi bir teknik anlatılıyorken parantez içinde gelen “şaka”, hem okuyucunun odaklanması açısından engel yaratıyor hem de komik olmaması sebebiyle sıkıntı veriyor. Özetle güldürmediği gibi düşünmeyi de engelliyor.
Demek istediğimi anlatabilmek için birkaç örnek vereyim.
Ee kitabın hiç mi iyi tarafı yok? Elbette var, tekniği anlatan çokça sayfası var. Bunun yanında benim gibi kaliteli özlü söz avcılığı yapan biriyseniz, her bölümün başındaki ve anlatımın içindeki sözler arasında yararlanabileceğiniz çok sayıda fikir ve söz bulabilirsiniz.
Daha önce olumsuz eleştirdiğim bir kitabın yazarı blogun altına “gergin” diyerek yumuşatacağım bir yorum yazmıştı. Belki Necdet Karasevda da kendini savunma gereği duyar. Ancak bir eser üretildiğinde övgü nasıl sorgusuz sualsiz kabul ediliyorsa yerginin de öyle kabul edilmesi gerektiğine inanıyorum. Ve bunu bir yazar adayı olarak açıkça söylüyorum. Gün gelir de kitabımla ilgili olumsuz eleştirilere karşı kendimi savunmaya çalışırsam bana bu sayfanın linki ile hatırlatma yapabilir, kendi cümlelerimi yüzüme vurabilirsiniz. 🙂
11 Temmuz 2014, 13:12
Yorumlarınıza katılmamak elde değil gibi…
Ama sonuç bölümündeki cümle insanı heyecanlandırıyor …
İlgi ve merakla bekliyor olacağım 🙂
01 Ocak 2016, 00:14
Güzel bir yazı olmuş, teşekkürler.