Bence iş dünyasında yer alanları ikiye ayırabiliriz: İnsan Kaynakları çalışanları ve İnsan Kaynakları çalışanlarından nefret edenler. 🙂
İçerden bakılınca İK, kurumlarının en iyi olmasını sağlayacak çalışanların mutluluğu ve refahı, daha rahat bir çalışma ortamı gibi koşulları sağlamak için oradadırlar ve bunun için ellerinden gelenin en iyisini yaparlar. Dışarıdan bakılınca ise İK, kurumlarındaki işleri yavaşlatan gereksiz prosedürlerle uğraşan, çalışanların rahatını bozmak için yersiz kurallar koyan ve “suratsız”, “gıcık” kişilerdir.
Elbette İK’cı olup da idealistik biçimde en ulvi amacı çalışan mutluluğu sağlamak olmayan kişiler var olduğu gibi İK’cıların “o kadar da kötü olmadığını” düşünen dışarıdan gözler de vardır, ancak genel anlamda böyle bir kutuplaşmadan söz etmek mümkündür. Ben de bir çekirge sosyolog olduğumdan genelleme kokusu duydum mu genellemeler yapmadan duramam. 🙂
Kendi işim diye demiyorum, ama İK’cılar o kadar da kötü insanlar değil. “Bİ TANISANIZ SİZ DE SEVERSİNİZ”. 🙂
İnsan Kaynakları Kafası olarak adlandırdığım aşağıdaki infografik de İK’cıların aklından geçenleri anlamamıza yardımcı olur belki diye düşünüyorum. Cicili bicili giyinip kocaman kolyeler takan İK’cılarımız bakalım gerçekten sürekli “Bugün kimin ayağını kaydırsam” diye mi düşünüyormuş…