Son birkaç yıldır kurumlarda eski disipliner yönetim anlayışı yavaş yavaş silinmeye başladı. Bunda Y kuşağının iş hayatına girmesinin etkileri elbette yadsınamaz. Eskiden sıkça karşılaştığımız o “önce emret sonra kontrol et” liderlik anlayışı çöp oldu ve iş hayatında güncelleme gerektiren pek çok alışkanlık var.
- Yeni nesil çalışanlara sadece ne yapacaklarının değil, neden yapmaları gerektiğinin de söylenmesi gerekiyor.
- Mikro yönetim bitti. Artık her şeyi yönetici yapmıyor, yeni yönetim anlayışı başarılı delegasyon becerisini de içeriyor.
- Yöneticilere itibar, kendini pek beğenen Y kuşağı ile azalmış durumda. Her şeyi bildiğini sanan yönetici artık hoşgörülmüyor. Yeni nesil yöneticinin yetkinliklerinden biri de güvenebileceği takım arkadaşları bulup yetiştirmek ve onların bilgilerinden faydalanmak.
- “Yönetici dediğin asla hata yapmaz” anlayışına itibar ederek hatasını bir türlü kabul etmeyen yönetici tipi gitti, yerine hatalarından ders alarak başarılara yelken açanlar geldi.
- Sadece istenen işi yapıp maaş almak yok, “salla baş al maaş” devri kapandı. Kurumu ileriye taşıyacak takım üyelerine ihtiyaç var.
- Teknolojiye yatırımdan çok insana yapılan yatırım önem kazanıyor. Kendi işim diye demiyorum ama İnsan Kaynakları gelecekte daha da önemli olacak.
- Kurumlarda kafeteryada fast food yiyecekler sunan yönetim anlayışı değil, çalışanların sağlıklarını düşünerek diyet ve sağlıklı yemek menü seçenekleri sunan anlayış beklentisi var.
- Parayla teşvik etme dönemi de sona erdi. “Ne kadar ekmek o kadar köfte” misali “çok maaş verirsek çok çalışırlar” fikri bu çağa hiç uygun değil. Artık motivasyon aracı çalışana para değil, değer vermek.
Özellikle uzun zamandır faaliyet gösteren şirketlerde var olan alışkanlıkları yıkmak oldukça zor olabiliyor. Ancak bağlılık kültürü çalışan bağlılığı getirdiği gibi müşteri bağlılığı da getirir ve haliyle finansal başarıyı da etkiler. Bu sebeptendir ki kurum yöneticileri çalışanların ne beklediğini bilip ona göre hareket etmeli fikrini savunup duruyorum.