selinyetimoglu.com

PCC Profesyonel Kariyer Koçu & Kariyer Danışmanı, Ex-HR

Kariyer Değişimi Hikayeleri: Yola Reklamcılıkla Çıkmıştı…

2 Yorum

Son zamanlarda çevremde git gide daha fazla kişiden kariyer değişikliği isteği duyuyorum ancak cesaretsizlik nedeniyle hep mutsuz olduğunu düşündükleri hayatı yaşamaya devam ediyorlar. Bu nedenle cesur adımlar atarak hayalinin peşinden giden arkadaşlarımdan hikayelerini bir röportaj şeklinde aktarmalarını rica edeceğim bir yazı dizisi hazırlayarak blogumda paylaşmaya karar verdim. İlk röportaj sevgili Tolga V. Hancı’nın hikayesi.

 

İlham olması dileğiyle, keyifli okumalar…

 

Önceki kariyerinin içeriği neydi?

22 yaşında, stajyer yazar olarak başladığım ve 17 yıl süren reklamcılık kariyerimde; Euro RSCG İstanbul, Yorum/Publicis, Güzel Sanatlar Saatchi & Saatchi gibi çok uluslu birçok network ajansında kıdemli yazarlıktan yaratıcı yönetmenliğe kadar birçok pozisyonda ulusal ve uluslararası sayısız markaya hizmet verdim.

Coca-Cola’dan P&G’ye, Peugeot’dan Akbank’a, Hürriyet Gazetesi’nden Kent Gıda’ya yerli/yabancı birçok markaya stratejiler ve yaratıcı kampanyalar ürettiğim, ödüller aldığım ve çok eğlenerek çalıştığım harika bir kariyerim oldu. Bir iletişim profesyoneli olarak çalıştığım yılların ardından ortağı olduğum bir ajansta kendi işimin patron olarak çalışma ayrıcalığını da yaşadım.

Şimdiki kariyerinin içeriği ne?

Şu anda kurumsal eğitimler vermenin yanı sıra marka, şirket ve bireylere iletişim danışmanlığı yapan bir şahıs şirketim var ve aynı zamanda da kurum ve bireylerin hayatın her alanında yüksek performansta kalabilmelerini sağlamak üzere çalışan profesyonel bir koçum.

 

Kariyerini değiştirmenin sebebi neydi?

Kariyerimi değiştirmem korkularım nedeniyle çok sancılı oldu…

 

2006 yılında mevcut işimden ayrılmış, önümdeki iki teklifi değerlendirmek üzere kendime biraz zaman vermiştim. Ya uluslararası bir network ajansı olan Leo Burnett’te yaratıcı yönetmenlik görevini üstlenecektim ya da yeni müşterilerle büyümek üzere atılım yapan bir ajansa ortak olacaktım. İkisi de güzel tekliflerdi ve hangisini seçersem seçeyim mesleki geleceğim parlak görünüyordu… İş hayatı iyiydi belki ama özel hayat tatsızdı; çok uzun yıllardır kanserle ve gördüğü radikal tedavilerin etkileriyle mücadele eden annem için doktorlar “terminal süreç” ifadesini telaffuz etmişlerdi; bir başka deyişle annem ölüyordu…

 

Bu sarsıcı gerçeğin de etkisiyle 2006’nın baharında film gibi bir farkındalık anı yaşadım: O dönem Anadolu Hisarı’nda Göksu Evleri’nde yaşıyordum. Bilenler bilir orada kocaman bir Migros var… Alışveriş yapmak üzere içeri girdim, alışveriş arabasını aldım ve marketin geniş girişinden ilerliyordum. Bir anda her şey yavaşladı, ağır çekim gibi… Havada asılı toz tanelerini bile görebiliyordum, nefes alış verişimi duyuyordum ve geri kalan tüm sesler boğuklaşmıştı… Anlatmak zor; mekânın ışığı değişti birden; her şey daha parlak, daha sarı, daha sıcaktı…

 

Birkaç dönümlük bir arazi üzerinde yer alan bu devasa marketin raflarındaki ürünlerin % 80’i öne çıkar gibi oldu… Sanki renkleri değişti, parladılar. Kelimelere dökmekte zorlanıyorum ama kısaca anlatmak gerekirse raflardaki ürünlerin neredeyse tamamı bir şekilde “kendilerini gösterdiler”. Ve farkına vardığım şey şuydu: “Market raflarında satılan ve benim de büyük kampanyalarla halkı satın almaları konusunda ikna etmek üzere çalıştığım bu ürünlerin neredeyse tamamı insan sağlığına zararlıydı.”

 

O anda kesin ve net bir biçimde şunu fark ettim: Çok ama çok severek yaptığım reklamcılık mesleğini artık yapmak istemiyordum. Reklamcılık mesleğinin benim için bittiğini adımın Tolga olduğunu bildiğim kadar kesin bir biçimde biliyordum…

 

Ama hepimizin içinde bulunan kısıtlayıcı inançlar ve nalıncı keseri gibi her şeyi kendine yontmak üzere rasyonelleştirmek konusunda uzman ego, kalbim ve ruhum “Yeter!” dediği anda konuşmaya başladı:

  • Manyak mısın? Hayatın boyunca reklamcılık yaptın, şimdi nasıl bırakırsın?
  • Başka ne yapabilirsin ki?
  • Hadi diyelim buldun yapacak bir şeyler, bu kadar iyi kazanabilecek misin?
  • Bunca tecrübeyi, verdiğin onca emeği, sahip olduğun bunca bağlantıyı çöpe mi atacaksın?
  • Spiritüel bir saçmalık yaşadın diye mesleği mi bırakacaksın?
  • Sana mı kaldı insanların sağlığını korumak?
  • Sen mesleği bırakınca bu ürünler satılmayacak mı?
  • Don Kişot musun sen?

 

Bunca mantıklı soru karşısında kalbimin fısıldayan sesini duymazdan geldim ve önümdeki iki tekliften biri olan ortaklık teklifini kabul ettim. Her şey iyi gidiyor gibi görünüyordu ama içimdeki huzursuzluk gün geçtikçe büyüyordu. Bu eziyet tam 3 yıl sürdü…

 

2,5 yılın sonunda karşıma reklamcılıktan yumuşak bir geçişle ayrılmamı sağlayacak bir fırsat çıktığını düşündüm ve bir yatırım yaptım. Yıl 2008 idi ve Dünya “Büyük Buhran”dan bu yana gördüğü en devasa krizi yaşamak üzereydi. 2009’un başında ajans müşterileri kriz nedeniyle tüm projeleri iptal ettiler, kimisi ajansla çalışmayı toptan bıraktı, bırakın yaptığım yatırımı ayakta tutmak için para yaratmayı, maaşları bile ödeyemiyorduk.

 

2009 Mayıs ayında her şeyimi kaybetmiştim. Ve bununla birlikte daha önce hiç sahip olmadığım bir şeyim vardı: Yaklaşık 500.000 TL borç. Eski parayla yarım trilyon liralık bu borcu nasıl ödeyeceğime, nasıl yaşayacağıma, nasıl geçineceğime dair hiçbir fikrim yoktu…

 

Nefes alamıyordum.

 

Daha önceleri çok dalga geçtiğim koçluk mesleğinde başarılı bir isimden koçluk almaya yönlendirdi kader beni… Orası apayrı bir hikâye ve uzatmayacağım. Aldığım koçluk sırasında; kendimi nasıl da küçümsediğimi, gerçek potansiyelimin ne olduğunu ve onu kullanırsam neler yapabileceğimi fark ettim.

 

Hızla adımlar atmaya başladım, daha önce aklıma bile gelmeyen çözümler patır patır aklıma düşüyordu… Borçlarımı öteleyip yapılandırmanın yollarını buldum, bir yandan da bir sürü eğitim alıyordum: Koçluk, NLP, Hipnoz, Regresyon, EFT, Eğitimcinin Eğitimi… Kendi şirketimi kurdum, kurumsal ve bireysel alanlarda çalışmaya başladım. 2016 itibariyle tüm borçlarımı temizlemiştim ve Türkiye’nin her yerinde çalışıyordum… Artık ben müşteri aramıyordum, müşteriler bana geliyordu.

 

Bu değişimden memnun musun?

Hem de nasıl!
Dediğim gibi süreç sancılı oldu ama aldığım sonuçlar sonrasında tüm yaşadıklarıma minnettarım.

 

Bu değişimle birlikte neleri kaçırdığını ve neleri kazandığını düşünüyorsun?

Bir tercih yapıyorsan kaçırdığın bir şey olmadığını öğrendim… Sadece vazgeçtiklerin var ve vazgeçiyorsan zaten kayıp diye bir şey yok.

 

Kazançlar ise saymakla bitmez, yine de başlıcalarını sıralayayım:

  • Kendimi daha iyi tanıyorum.
  • Kalbimi neden ve nasıl dinlemem gerektiğini biliyorum.
  • Egomu törpüledim.
  • Hayatımda olmalarına minnet duyduğum muhteşem insanlar tanıdım.
  • Yargılamayı bıraktım.
  • Olanı olduğu gibi kabul edebilmek ve hatta her şeyi olduğu gibi sevebilmek konusunda çok yol kat ettim.
  • Mutluluğun ulaşılması gereken bir şey değil her gün tekrar tekrar yapılması gereken bir tercih olduğunu artık biliyorum

 

Kariyerini değiştirmek için attığın ilk adım neydi?

Kendime dair inanç ve düşüncelerimi değiştirmek…

 

Bu yolda karşılaştığın en büyük zorluk ne oldu?

Kısıtlayıcı inançlarım ve içsel korkularım.

 

Hangi kaynaklardan destek aldın? 

ID International’dan aldığım eğitimler, Tony Robbins ile yaptığım çalşmalar, koçluk ve eğitim konusunda birlikte çalıştığım eski ortağım Yeliz Rüzgar, Andy Harrington eğitimleri, koçum Ivan Polic ve okuduğum kitaplar (Pierre Franckh, Joseph Murphy, Tony Robbins, Richard Bandler, Eckhart Tolle, Michael Talbot vd.)

 

Bu süreçte kazandığın en önemli tecrübe ne oldu?

Yaşadıklarımıza verdiğimiz anlam ve kendimize kendimizle ilgili anlattığımız hikâye her şeyi değiştiriyor. Hayatımızı değiştirmek hikâyemizi ve verdiğimiz anlamı değiştirmekle mümkün. Zor gibi geliyor ama aslında bir kere yapmayı başardıktan sonra çok kolay.

 

Neyi daha farklı yapmış olmayı isterdin?

Çok şükür ki “Keşke”lerim yok. Şu anda öğrenmeye aç, gelişmeye ve daima ilerlemeye can atan, kendini tanıdıkça seven ve insanların hayatına katkıda bulunmayı amaç edinmiş bir adamım ve bu halime bayılıyorum. Böyle bir adam olmamın tek bir sebebi var: Şimdiye kadar yaptıklarım… Bu yüzden tekrar dünyaya gelseydim, her şeyi aynen yaptığım gibi yapardım.

 

Kariyerini değiştirmeyi düşünenlere ne tavsiye edersin?

  • Kendilerine inanmalarını,
  • Yapmak istedikleri her şeyi yapabileceklerini bilmelerini ve
  • Zorlandıklarını düşünüyorlarsa; kısıtlayıcı inançlarını güçlendirici inançlarla değiştirmek ve içsel potansiyellerini fark edip harekete geçmek için mutlaka bir koçla çalışmalarını.

 

 

Hikayesini paylaştığı için Tolga’ya çok teşekkürler.

Eğer siz de paylaşmaya değer bir kariyer değişimi hikayeniz olduğunu düşünüyorsanız ve başkalarına ilham olmak isterseniz bana info@selinyetimoglu.com adresinden ulaşabilirsiniz.

2 thoughts on “Kariyer Değişimi Hikayeleri: Yola Reklamcılıkla Çıkmıştı…

  1. Selin selam,

    Nasılsın? Uzun zaman oldu görüşmeyeli.

    Yazıyı şimdi okuyabildim, çok beğendim. Kariyer değişimi hikayelerini paylaşma konseptini de çok iyi düşünmüşsün, devamını bekliyoruz 🙂

    Sevgiler, Gökhan

    Sent from my iPhone

    >

    • Gökhan Merhaba,

      Çok teşekkürler, senden haber almak güzel. 🙂
      Bundan sonra her Çarşamba günü benzer kariyer değişimi hikayelerini paylaşmaya devam edeceğim.

      Sevgiler.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s