selinyetimoglu.com

PCC Profesyonel Kariyer Koçu & Kariyer Danışmanı, Ex-HR

Sabah 5’te uyanmak hayatımı nasıl değiştirdi?

8 Yorum

22 günlük bir süre boyunca sabah 5’te uyanma rutinini uygulamaya karar vermeme sebep olanları anlatayım önce.

Sanırım her şey Hindistan’da başladı. Bu sene mayıs ayında 1 ay kuzey Hindistan’ın bir dağ köyünde kaldık ve her sabah yoga derslerimiz 6:30 ya da 7’de başlıyordu. Güne bu kadar erken başlamak bizim için kolay değildi, buna rağmen hocalarımızdan biri olan Şama her sabah 5’te uyanıp 6’da meditasyona başlıyordu. İnanılmaz bir enerjisi vardı Şama’nın. Sabahın o saatinde uyanmasına rağmen gün boyu hem herkesi neşelendiren hem de ruhuna dokunan, yaşına göre şaşırtıcı olgunlukta yaklaşımlarıyla hayatımızı güzelleştiriyordu. İlk olarak onun bu yaşamından etkilendim. Yine orada aldığımız felsefe derslerinde Sanskritçe’de “Brahma muhurta” denilen kavramı öğrendim. “Evrenin en iyi zamanı”, ya da “bilgelik zamanı” olarak Türkçeye çevirebileceğimiz bir kavram bu. Günün en verimli zamanının güneş doğmadan önceki son 2 saat olduğuna inanılıyor.

 

 


Eğer bu yazıyı okumak yerine video olarak izlemek / dinlemek isterseniz:


 

 

Bundan bir süre sonra Nepal’de bir kitapçıda dolaşırken bu kitabı gördüm. “Sabah 5 Kulübü” isminden öte “Sabahını kazan, yaşamın parlasın!” altbaşlığından etkilendim ve kitabı aldım. Bu arada bildiğim kadarıyla kitap henüz Türkçeye çevrilmedi ama İngilizce olarak Storytel’de sesli kitap versiyonu var. Eğer Türkçeye çevrildiyse ve ben bilmiyorsam lütfen aşağıya yazın 😊

 

Benim hikayeme dönecek olursam, kitabı okumaya başladığımda 5’te uyanma rutinini uygulayabileceğime inanmıyordum. Ben uyumayı severim. 8 saat uyumazsam sersem gibi olurum.

Sadece detayını öğrenmek için okumaya başladım. Hikayede bir girişimci genç kadın, bir sanatçı genç erkek bir de başarılı bir işadamı var. Bu 3 kişinin yollarının kesişmesi ve sabah 5 kulübünün üyelerinin yaşam tarzı bize bir roman tadında sunuluyor. Ancak öyle bir roman ki, pek çok sayfada altı çizilecek hatta üzerine notlar alınacak yerler bulabiliyorsunuz. Kitabın ortalarına geldiğimde “tamam ben de deneyeceğim” demeye başlamış ve ilerledikçe de kesin ikna olmuştum. Son bölümlerde sabah 5’te uyanma rutinini nasıl daha kolay uygulayabileceğimize dair örnekler de veriliyor. Ben yine, pek çok kitapta yaptığım gibi anafikri aldım, denemeye ikna oldum ama öğretilen yöntemleri motamot uygulamak yerine kendi yöntemimi belirledim. Yeni bir alışkanlığı yerleştirmek için 66 gün boyunca zinciri kırmadan uygulamak gerektiği fikrinden yola çıkarak 66 günü 3 periyota bölmüş. En zoru ilk 22 gün. Ben de bu en zor olan 22 günü uygulamaya karar verdim. 22 gün boyunca sabah 5’te kalkmaya karar verdim.

Programımı şu şekilde belirledim:

  • Sabah 5’te çalan alarm ile uyanmak
  • 6’ya dek internet, mailler ve sosyal medyaya kesinlikle bakmamak
  • en geç 5’i 10 geçe yogaya başlamak
  • 25-30 dakikalık yogadan sonra 15-20 dakika meditasyon yapmak.
  • Saat 6’dan sonrası çok katı olmamakla beraber Kitap okumak ya da bir şeyler yazmak yani üretmek üzere plan yaptım.

 

Takvimime baktım ve İstanbul dışında olmamı gerektirmeyecek bir 22 günlük zaman seçtim. Hangi tarihte başlayacağıma bir 10 gün öncesinden karar vermiş oldum. Psikolojik olarak hazırlanmak için vakit kazandım. En önemlisi bunu bir yük, mecburiyet ya da zorluk olarak görmeden başladım. Bu süreç için heyecanlı ve hevesliydim. Bu heyecanımı da son 3-4 günde her gördüğüme anlattım. Aslında anlattığım her bir kişiye de bir söz vermiş oldum. Çünkü artık bu kişiler benim 5’te uyanacağımı biliyordu ve söylediğimi uygulamamazlık edemezdim. Ve ertesi sabah 5’te uyanmaya karar verdiğim ilk gece geldi çattı. Alarmımı kurdum ve kolaylıkla uykuya daldım. Bence bunun da etkisiyle ertesi sabah 5’te alarm çalar çalmaz uyandım. Ve hiç zorlanmadan kalkıp programımı uygulamaya başladım. Yoga ve meditasyonun ardından her gün bir şeyler okuyacak ya da yazacak enerjim olmadığı oldu. Kimi zaman çoğunlukla üşendiğim yoğurt veya kefir yapmak gibi zaman isteyen ama çok da açık bir zihin gerektirmeyen sağlıklı alışkanlıklarla devam ettim.

 

Kitapta sık sık geçen bir söz var: Part time alışkanlıklar, part time sonuçlar doğurur. Her gün değil de arada bir yaptığımız bir eylem bizim hayatımızı değiştirecek bir etki yaratamaz. Bu nedenle her gün mutlaka yapmayı hedefledim. Arada grip olup da günde 12 saat uyuduğum günlerde ve alarmı duymadığım derin uykulu bir günde rutinim bozulmuş olsa da, bu 22 günlük süreçte, öncesinde hep yapmak isteyip de zaman ayıramadığım yoga, meditasyon gibi pek çok şeyi yapmış oldum. Bunların da ötesinde sabahları güneşin doğduğu saatlerde ben çoktan uyanıp işlerimi halletmiş, hatta kitabımı okuyup kahvaltımı yapmış bir şekilde çayımı yudumlarken martıların güneşi karşılayışına tanık olabildim. Ki benim için bu rutinin en büyük getirisi de bu sessiz ve huzurlu saatleri yakalamak oldu. Bunda sabah uyandıktan sonraki ilk 1 saatte telefona bakmamanın da muhakkak etkisi olmuştur.

 

Bana bu konuyla ilgili en çok gelen sorulardan bir tanesi de günde kaç saat uyuduğum oluyor. Bedenimin ihtiyacı bu olduğu için yine en az 7 saat uyudum. Çünkü ya akşam erken yattım ya da gün içinde fırsat buldukça şekerleme yaptım. Bir keresinde sabah 8’de evden çıkmam gerektiği bir günde giyinip makyajımı yaptıktan sonra alarmı 15 dakika sonrasına kurup salondaki koltukta 15 dakikalık bir uykuya daldığım bile oldu. Normalde gün içinde uykuya dalması en az 30 dakika süren biri olsam da bu süreçte 15 dakikalık şekerlemeler gayet dinlendirici olabildi.

 

En temelde irade kasımı zorlayan bir adım atmış oldum. Çünkü herhangi bir konuda ilerleme kaydetmek istiyorsak bir şekilde disipline girmemiz gerektiğine inananlardanım. Ve bir alanda kontrolü elimize alabildiğimizde diğer alanlarda da yaşamımızı ve isteklerimizi kontrol altına almanın kolaylaşacağına inanıyorum. Konfor alanında kaldığımız sürece kendi en iyi versiyonumuza ulaşmamız zorlaşıyor. Ve kendi hayatımda şunu çok sık yaşıyorum: Her zaman yaptığımdan farklı şeyler yaptığımda gerçekten yaşadığıma inanıyorum. Konfor alanı çok tatlı. Ben de kendimi bıraksam konfor alanımın o sıcak, minnoş kucağında ömrümü geçirebilirim. Ama bunu yaptığım zamanlarda hep “bu sene ne kadar hızlı geçti” “bu hafta ne ara bitti hiç anlamadım” dediğimi fark ediyorum. Bu yüzden de bugün sabah 5’te kalkmak olur, yarın işlenmiş şeker tüketmeden yaşamak olur, belki seneye sıfır plastik atık üreteceğim bir dönemim olur. Rutini kırıp yeni rutinler yaratmak her zaman zihinsel üretkenlik sağlıyor.

 

22 gün bitti. Deneyimlerimi paylaşmaya çalıştım. Sizin de benzer konfor alanından çıkma deneyimleriniz varsa onları aşağıya yorum olarak ekleyin ki bizler de sizden ilham alalım.

 

8 thoughts on “Sabah 5’te uyanmak hayatımı nasıl değiştirdi?

  1. Çok güzel bir yazı olmuş olmuş teşekkürler. Benim de buna benzer deneyimlerim olmuştu 22 gün sayısının özelliği var mı? Genelde bu alışkanlıklarını kazanılması 21 gün olarak geçer. Erken uyanılan lan o saatin tamamen kişi ayrılmış olmasıda müthiş ayrıcalık.

  2. İnternetin azizliği son cümledeki yazım tekrarı ve eksikliği için düzenleyemiyorum. Mahcubum ((:

  3. Pandemi döneminde ben de düzenli olarak 5 te kalkıyordum. Ama kalktıktan sonra genelde ders çalışırdım (Öğrenciyim). Şimdi tekrar denemek istiyorum ama bu sefer o verimli vaktimi kendi verimliliğim ve hayat kalitem için kullanacağım. Teşekkür ediyorum sizden ilham aldım.

  4. merhaba, ben aksam 9 ile 10 arasi yatiyorum ve günes dogdugunda alarmla kalkiyorum. kisin asagi yukari 10 saat uyuyorum, yazlarida asagi yukari 6 saat.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s