Çalışmakta olduğum şirketin kardeş şirketlerinden biri olan e-ticaret sitesi Juvalia’nın tanıtıma yönelik hazırlamış olduğu bu videoyu ilk seyrettiğimde oldukça ilginç geldi. Zira, videoda görünen herkes gerçekten bu şirketin çalışanları. Hatta videonun girişinde ve ilerleyen kısımlarda da sıkça karşımıza çıkan gözlüklü beyefendi şirketin CEO’su. İşte gerçek bir işveren markası çalışması.
Videonun öncelikli amacı “Call Me Maybe” şarkısı eşliğinde müşterilere iletişim bilgisi vermek ve “bakın sizler için arkada böyle dinamik bir ekip çalışıyor” demek iken, sadece dış müşteriye değil aynı zamanda iç müşteriye de hitap eden bir çalışma ortaya çıkmış.
Daha önce İşveren Markası ve Coca Cola Mutluluk Fabrikası Reklamında İç Müşteri yazımda da ele almış olduğum gibi artık birçok marka bir taşla iki kuş vurmak istiyor. Ve birçoğunun ortak noktası da “Biz dinamik bir ekibiz, çalışırken çok eğleniyoruz” algısı yaratmak. Bir yandan bunu gören müşteri artık klişeleşmiş olan ve ezbere işlem yapan Call Center çalışanları yerine böylesine hareketli ve keyifli çalışanların olduğu bir ortamla muhatap olmak isteyecek. Diğer bir yandan da bunu görenler “Ben de bu ekibin bir parçası olmak istiyorum” diyecekler, yani işveren markası geliştirilmiş olacak.
Artık çalışanların bir işten beklentisinin sadece maaş ve etiket olmadığını hepimiz biliyoruz. Nasıl bir ortamda, hangi şartlar altında çalışacakları da kararlarını vermelerinde oldukça etkili oluyor. Bu yüzden bence bu reklam filmi işveren markası değeri yaratma çalışmaları dahilinde oldukça yaratıcı bir fikir olmuş.
Bu tür örneklere blogumda mümkün olduğunca yer vermeye çalışıyorum ancak ne yazık ki hepsi Türkiye dışındaki ülkelerden geliyor. Örneğin Juvalia bir Alman şirketi. Bilmiyorum gerçi Türkiye’de herhangi bir şirketin CEO’suna “Gel böyle bir reklam çekelim, biz dans edelim sen de şarkı söyle” diyebilecek babayiğit var mıdır? Ya da örneğin bizim ülkemizdeki babalar ofiste çalışanların tişörtlerini çıkarıp koştukları bir ortamda kızlarının çalışmasını onaylarlar mı? 🙂
Juvalia elbette sadece bir örnek, her gördüğümüzü kopyalarsak bir anlamı olmaz. Her şirketin kendine özgü olumlu yönlerini kendi yöntemleriyle ortaya çıkararak, yani işveren markası değerlerini vurgulayarak kendi kurum kültürü dahilinde sunumlar yapması en doğrusu olacaktır.