Bu aralar aklım pek karışık: “Türkiye’ye dönünce master mı yapsam? Master yapacaksam MBA mi yapsam İK mı yapsam? İK yapacaksam tezli mi yapsam tezsiz mi yapsam? Vakıf üniversitelerinden birinde mi, yoksa devlet üniversitelerinde mi yapsam? vs…”
Bu arada da konuyla ilgili uzmanların yazdıklarını okuyup araştırma sonuçlarını inceliyorum. Bu vesileyle de edindiklerimi paylaşıyorum. 🙂
Örneğin; GMAT sınavlarını yayınlayan GMAC‘in ABD’nin önemli şirketlerinden 201 çalışan ile yaptığı araştırmaya göre, geçen sene sadece %69 olan “beklenen MBA mezunu işe alım oranı”, 2013 için beklenen oran %76’ya yükselmiş.
Elbette olay sadece MBA’de değil. Master/Yüksek lisans mezunu olanlar da geçen seneye göre işe alımda daha fazla tercih edilir olacak. En azından Business Week‘in 2013’e dair kehaneti bu yönde.
Evet MBA mezunu olmak işe alımda tercih edilir olmayı sağlıyor, ancak görünen o ki, maaş ve yan haklar konusunda çok da bir katkısı olmuyor.
MBA derken de hepsini aynı kefede değerlendirmemek gerek tabii ki. Örneğin MBA’in kalbi olan ABD’de yapmak isterseniz şu mülakatı geçmeli ve yaklaşık 100 bin TL’yi gözden çıkarmalısınız. Henüz o kısmı çok araştıramadım ancak Türkiye’de bildiğim kadarıyla mesela Bahçeşehir Üniversitesinde “pahalı ama verimli” bir MBA eğitimi alabiliyorken, Beykent üniversitesinde “nispeten ucuz ve kolay diplomalı” bir eğitim almak mümkün.
13 Mart 2013, 14:33
Selin Hanım
Paylaşımınız için teşekkürler..
MBA konusunda çekincelerim olsa da yine de kişi açısında faydalı olacağına inanıyorum.
Geçen aylarda İŞKUR’un 2012 yılına ait eğitim durumlarına göre iş arayanların oranları yayınlanmıştı.
Bu araştırmaya göre hatırladığım kadarı ile en çok ilkokul mezunları ardından lise,üniversite mezunları gelmekteydi.Yüksek lisans oranları ise 6 bin küsürlerde seyrediyordu.
Yurt dışında bulunmadım fakat okuduğum izlediğim kadarı ile eğitim sistemi ile iş piyasası arasında sürekli bir koordinasyon var.
Bizde tam tersi
Yüksek lisans dahi yapılsa dahi gerek ücret oranında gerekse doğru pozisyona yerleşme konusunda istenildiği gibi gitmemektedir.
Akademik kariyer düşünüyordum ama bu şartlarda bu sistemle yapmak hem zaman hemde emek kaybı gibi.
Saygılarımla
31 Mart 2013, 22:48
Gökhan Bey,
Değerli yorumunuz ve katkınız için teşekkürler.
Türkiye’de benim olumlu bir gelişme olarak gördüğüm; üniversite mezunları eğitime önem veriyorlar, bir adım daha öne çıkabilmek için yüksek lisans programlarını tercih ediyorlar ki her geçen gün başarılı okullara girmek biraz daha zorlaşıyor, arz-talep sebebiyle.
Öte yandan bir de kısır döngü yaratan sürekli yeni üniversiteler açılması durumu var ki dışarıdakilere bu halimizi açıklamaya çalıştığınızda anlamakta güçlük çekiyorlar. Tüm lise mezunlarının girebileceği sayıda kontenjanı olan toplam sayıda üniversitemiz olması iyi güzel elbette, ancak o kadar kalifiye öğretim elemanı var mıdır? Ki olmadığı aşikar, hal böyle olunca girenin kolayca mezun olabildiği üniversiteler ve herkesin “ünv mezunu” olduğu bir Türkiye; eğitim seviyesi “sözde” yüksek bir ülke, başka bir deyişle yeni bir kısır döngü yaratmaktan başka işe yaramayacaktır.
Dolayısıyla dediğiniz gibi eğitimde yaratılan bu “imkan” istihdam tarafında yaratılamıyor olacağından eşitsizlik ve işsizlik mevzusunda bir değişim olmayacak gibi görünüyor.
Karamsarlığımla karartmak istemem kimsenin içini sadece farkında olalım, yine hangi yolu seçtiysek o farkındalıkla yürüyelim isterim.
Saygılarımla.