Gezi parkı olayları sırasında sıkça duyduğumuz “… İstifa!” sloganlarından yola çıkarak genel olarak istifa etme/ettirme eğilimleriyle ilgili 30 Haziran’da Akşam Gazetesi’nde yayınlanan yazıda ben de birkaç görüş belirttim, naçizane;
KADINLAR AİLE, ERKEKLER ÇEVRE YÜZÜNDEN İSTİFA EDİYOR
Selin Yetimoğlu / İnsan Kaynakları Uzmanı
“Bizim iş alanımızda yaygın kullanılan bir deyiş vardır: ‘İnsanlar işlerini değil yöneticilerini bırakırlar.’ En tepedeki kişi de genelde çalışan mutluluğundan çok mali raporları önemsediğinden aslında ortaya istenmeyen bir ‘patron tutumu’ tablosu çıkar. Böyle olunca da ‘iş bulmadan istifa etme’ durumu daha sık yaşanır.
Hem milli gelir, hem iş yeri mutluluğu kriterleri dikkate alınarak yapılan Ranstad’ın araştırmaları; en mutlu çalışanların Danimarka, Kanada, Norveç gibi ülkelerde olduğunu görüyoruz. Avrupa’yla kıyaslarsak Türkiye’de istifa oranları yüksek, Asya ve Orta Doğu ile kıyaslarsak istifa oranları Türkiye’de daha düşük.”
“Türkiye şartlarında özellikle kadın çalışanlarda aileden gelen baskıyla istifa etme oranları çok yüksek. Aynı şekilde ‘işten çıkma’ baskısında da aile etkili. Erkeklerde ise ‘yakın çevre’nin daha etkili olduğunu söyleyebiliriz. ‘Kariyer egosu’ burada önemli. İş hayatında en tepeye yükselme isteği çerçevesinde çevreden bilinçsizce bir baskı geliyor. Örneğin benimle aynı okullardan mezun olmuş arkadaşlarımın benden daha iyi işleri olduğuna inanırsam bu baskı sebebiyle istifaya daha yatkın hale gelebilirim. Elbette kadınlarda da var ancak bir kıyaslama yapmak gerekirse, erkeklerde bu sebeple istifa oranları daha yüksek.”
“Gurur sebebiyle istifa Türkiye’de az. Bence dışarıdan bakıldığında da istifa eden kişinin ‘ne kadar da onurlu bir hareket’ yaptığı değil, altında yatan sebeplerin neler olabileceği daha çok konuşuluyor.”
“Towers Watson’ın yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de en fazla istifanın olduğu sektör yüzde 17’lik bir oranla tekstil; bu sektörü teknoloji takip ediyor. İstifanın en düşük olduğu sektör ise yüzde 1’lik oranla enerji ve kimya sektörü…”