Tüm dünyada ve Türkiye’de çalışma saatleri gittikçe artıyor, teknolojinin gelişmesiyle birlikte mesai saatlerinin dışına da kayıyor ve hatta hayatımızın neredeyse tüm alanları mesai saatine dönüşüveriyor. Bu dönüşüm bazen kurumsal zorunluluklardan kaynaklanırken bazen de kişinin kendisi sebebiyle işkolizme dönüşüyor. Teknolojiyi faydamıza kullanacağımızı sanırken, tüm o teknolojik gelişmelere, yapay zeka uygulamalarına rağmen 2012’de, 1970 yılına göre 200′er saat fazla çalıştık.
Geçtiğimiz yıllarda yapılan araştırmalara göre; en çok çalışan ülkeler arasında yer alan ülkemizde geçen sene ortalama 1918 saat çalıştık, yine de 2256 saat çalışan Kore’den veya 2118 saat çalışan Yunanistan’dan çok daha iyi durumdaydık.
Birçok İnsan Kaynakları çalışanı, İşe Alımcı ve yönetici iş görüşmelerinde “çok çalışırım ben, gece gündüz demem 7/24 ulaşılabilir olurum, telefona maillere bakarım” diyen adaylardan daha fazla etkilense de bunu lafta bırakmayıp hayata geçiren gerçek işkolikler takım oyuncusu olamıyorlar. Bunun sebebi de en kısa ve öz haliyle ego. Çünkü psikologlar işkolizmin en temel sebebinin kişideki başarılı olma hırsı ve dolayısıyla ego tatmini olduğunu düşünüyor ve haliyle kendi egosunu ön planda tutarak bireysel başarıyı hedefleyen bir işkolik takım oyuncusu olamıyor.
Bağımlılık Uzmanları işkolikliği şöyle tanımlıyor: “Kişinin psiko-sosyal işlevlerini yani yaşamını bozduğu için işkoliklik hastalık olarak kabul ediliyor. Mide ülserindeki gibi hafif bir ağrınız varsa ve sizi çok rahatsız etmiyorsa sorun yoktur ama çok ağrınız varsa ve yemek yiyemiyorsanız hasta olduğunuz kesinleşmiştir. İşkoliklik için de bu durum geçerli. Hayatınızı etkileyip size zarar vermeye başladığında işkolikliğiniz artık hastalık haline gelmiştir.”
Hayatı etkileme noktasında da en büyük zararı işkolik kişilerin yakın çevresindekiler görüyor; çocukları yeterince ilgilenilmeden büyüyebiliyor, sosyal çevredeki arkadaşlık ilişkileri bozuluyor ve hatta boşanma oranları da işkolik çiftlerde oldukça yüksek (Term Life Insurance araştırma verileri)…
Acıbadem sağlık bilgilerine göre işkoliklik şu 7 bağımlılık kriteri ile belirleniyor.
1- Çalışmayı durduramamak
2- Boş zaman aktivitelerine çok az zaman ayırmak ya da hiç zaman ayırmamak
3- Çalışmadığı zaman kendini rahat hissedememek
4- Çalışmaktan dolayı diğer sorumluluklarını ihmal etmek
5- Kendisine zarar vermesine rağmen çalışmaya devam etmek
6- Zamanın büyük bölümünü iş ile ilgili geçirmek
7- Çalışmaya ayrılan süreyi giderek artırmak
Eğer bu 7 maddeden en az 3’ünün sizin veya bir arkadaşınızın alışkanlıkları arasında olduğunu düşünüyorsanız bu konuyu ciddiye alsanız iyi olur.
Eğer işkolik olma ihtimaliniz olduğunu düşünüyorsanız yapmanız gereken gerçekten bu konuyu ciddiye alıp bir uzmana başvurmak. Bağımlılık uzmanları ve psikologlar bu alanda doğru adres olacaktır zira ruhsal açıdan aynen alkol ya da uyuşturucu bağımlılığı gibi bir tedavi süreci gerektiriyor. Evet, oldukça ciddi bir konu bu!
Ve gülüp geçmenin, “hahhah ben işkoliğim şekerim çalışmadan duramam”ın ötesine geçip bu olumsuz durumu ortadan kaldırmak için bir an önce çabalamak gerekiyor. Evet ilk adım olumsuzluğu kabullenmek ancak ne yazık ki kabullendiğimiz her olumsuzluğumuzu değiştirmeye hazır olamıyoruz hemen. Değişmeye gerçekten çabalamak, olumsuzluğu kabul etmekten çok daha zor bir adım olarak karşımıza çıkıyor genelde…
Şu infografiği de paylaşayım bu vesileyle, ve bence infografikte yer alan araştırma verilerinden en ilgi çekici olanı, sürekli işle ilgili rüya görülmesi… 🙂 (Ki sürekli işle ilgili rüya görüp, işkolik olmadığına inanan biriyim, yok yok diğer maddelere uymuyorum zaten. 🙂 )