Yaklaşık 3,5 ay sürecek ve 1 gün bile ara vermeden mutlu olacağım bir yolculuğa çıkmak üzereyim, bana yol arkadaşı olmaya var mısınız?
- Korkmayın, ailenizi sevdiklerinizi bırakmanız gerekmiyor, hatta alın onları da getirin bu heyecanlı tecrübeye ortak olsunlar.
- Korkmayın, işinizi gücünüzü bırakmanız gerekmiyor, hatta işinizi de katın bu yolculuğa, iş yerinde masanızı, şirket arabanızı, iş arkadaşlarınızı ve en mühim toplantılarınızı da getirin yanınızda.
- Korkmayın, kendinize ve sevdiklerinize ayırdığınız vakti kısıtlamanız gerekmiyor, hatta tüm o vakitleri de toplayıp koyun bavulunuza.
İnsan ne ile yaşar, insan ne için yaşar?
Bugüne kadar gördüklerimden duyduklarımdan ve bizzat hissettiklerimden yola çıkarak söyleyebilirim ki, İNSAN “MUTLULUK İÇİN” & “MUTLULUK İLE” YAŞAR.
Diğer her şey, mutluluğa giden yolu zenginleştiren detaylardır. Bazıları zor bazıları kolay, bazen güzel bazen çirkin, bazısı olumlu bazısı olumsuz milyonlarca detaydan oluşan hayatlarımızda koşarak ulaşmaya çalıştığımız tüm hedef tahtalarında 12’nin ardında mutluluk olgusu var aslında.
Hayatımızın totalde en temel amacının mutluluk olduğunda hemfikirsek:
O amaca ulaşmak için her gün 1 dakikamızı özel olarak ayırırsak, amacımıza daha kolay ulaşacağımızı söylesem ne derdiniz?
(Kulağa delilik gibi geliyorsa Desiderius Erasmus gibi yapıp deliliğe övgüler de dizeriz isterseniz.)
“Hadi canım” diyenleri duyar gibiyim, çünkü bize hep hedef denen şeyin çok zor ulaşıldığı öğretildi öyle değil mi? 1 günde 1440 dakika var ve sizden tek isteğim zamanınızın 1440’ta 1’ini bu hedefiniz için ayırmanız.
Hatta o 1 dakikada da hayattan kopmanız gerekmiyor. Trafikteyken, çalışıyorken, çocuğunuzla oynarken, yemek yerken, ütü yaparken geçirdiğiniz zaman içinden 1 dakikayı da kullanabilirsiniz.
Gerçek olamayacak kadar kolay olması, imkânsız olduğu anlamına gelmiyor.
Hayat çok hızlı akıyor, bizler çok yoğun aşırı meşgul süper dolu ajandalara sahip, başka bir deyişle çok “önemli” insanlarız. Bu önemli ve hızlı hayatımız içinde mutluluğa yer vermezsek sürekli koşup durduğumuz o hedefin kendisini unuttuğumuza inanıyorum. Çünkü çoğu kez şunu gözlemledim: Aslında mutlu olmaya çalışıyoruz. Mutlu olmak için para kazanmamız gerektiğine inanıyoruz. Sonra para kazanma hedefine öyle sıkı tutunuyoruz ki, yola çıkış amacımız olan mutluluğun m’sini bile hatırlamaz oluyoruz. Para kazanma hırsıyla kendimizin ve etrafımızdakilerin mutluluğunu yok sayan davranışlarda bulunuyoruz. Bu yüzden diyorum ki, tamam para da kazanalım (ama bakın orada “dahi anlamındaki de” var, yani o ikincil hedef) ama “parayı ne için istiyoruz?” sorusunu soralım kendimize.
Ya da başka bir örnek vereyim. Birlikte mutlu olduğunuz insanla evlenmeye karar verdiğinizde karşınıza çıkan düğün mekânı, koltuk takımı, davetiyenin rengi gibi detaylar esas hedefi kaçırmanıza neden olabiliyor. Kaç tane gelin adayı tanıdım, gelinliği hayalindeki gibi olmadığı için hayatı kendisine ve sevgilisine zindan eden… Aslında o hengâme içinde unuttuğumuz şey, gelinlik giymek için değil, mutlu olmak için evlendiğimiz gerçeği.
Yazarken aklıma o ünlü şiir geldi “Ah kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya” diye bilinen. Daha az bilinen mısralarında der ki:
“Kulaklarımızı tıkıyoruz: Para para para,
Kulaklarımızı açıyoruz: Kavga kavga kavga”
…
Haydi, günde 1 dakika bile olsa kavgalardan azıcık uzaklaşalım, kaygılarımızdan, korkularımızdan, hırslarımızdan… Sadece 1 dakika, yapabilir miyiz? Mutlu olmak için, hayalimizdeki mutluluğa ulaşmak için, hayatı kendimiz ve sevdiklerimiz için daha yaşanabilir kılmak için…
Var mısınız bu mutluluk oyununa?
“Varım” diyenlerle devam edeceğiz yolculuğa.
Arka arkaya 100 gün boyunca mutlu olmayı deneyimleyeceğimiz bir deney bu.
20 Mart’ta başlayacağız çünkü Birleşmiş Milletler 2012 yılında 20 Mart’ı Uluslararası Mutluluk Günü olarak ilan etti. Yani bu sene mutluluk günü bizim hayatlarımızda da bir milat olacak. Kim bilir belki 100 günlük bu çalışmadan sonra mutluluk bizler için bir alışkanlık haline gelecek ve 101. günde de yapmaya devam edeceğiz…
Eğer bu yazıyı 20 Mart’tan sonra okur veya duyarsanız “Amaan zaten tarihi geçmiş, artık başlayamam” kolaycılığına kaçma hakkınız yok. Size haberdar olduğunuz gün başlama hakkı tanıyoruz.
Göreviniz çok basit.
Her gün sizi mutlu eden bir anı fotoğraflayıp, herhangi bir sosyal medya mecrası aracılığıyla (Facebook, Twitter, Instagram, Blog vb.), 100mutlugun hashtagi ile paylaşacaksınız. Paylaşma kararı tamamen size kalmış, herhangi bir yerde paylaşmayıp telefonunuzda bir klasörde biriktirebilirsiniz. Veya birlikte yola çıktığınız arkadaşınızla whatsapp’tan birbirinizle paylaşabilirsiniz.
Bizler her gün birçok şeyi keyif alarak yapıyoruz; ancak bunların farkına varmadan ve minnet duymadan zaman geçip gidiyor ve hayatın koşturmacasına geri dönüyoruz.
Ancak o an 1 saniye bile durup o anın keyfine varmanın bir yolunu bulursak, minnet duymamız ve mutlu olmamız gereken ne kadar çok anımız olduğunun farkına varıyoruz.
Kolay değil biliyorum, hatta daha önce çeşitli ülkelerde gerçekleştirilen benzer kampanyalarda göreve başlayanların %71’i, 100. günü göremeden vazgeçiyor. Vazgeçme sebebi olarak ise, zamanlarının olmadığını belirtiyorlar.
Mutlu olmaya ayıracak vakitleri yokmuş. Olabilir, bu onların sorunu.
Her kim bu yolculuğa çıkmaya karar verirse, sadece kendisine karşı sorumluluğu vardır!
Çünkü bu görev sadece sizinle ilgili!
Dikkat dikkat!!!
Eğer birileriyle yarışmak, etrafınızda ne kadar çok dostunuz olduğunu, ne kadar lüks mekanlarda bulunduğunuzu ya da ne kadar mutlu olduğunuzu etrafa göstermek niyetindeyseniz; lütfen yolculuğumuzda bizi yalnız bırakın. Bu projeyi sosyal medyada konumlandırmamızın tek nedeni, devamlılığının sağlanmasında sorumluluk bilinci oluşturmak.
Görevi başarıyla tamamladığımızda neler mi değişecek?
– Her gün kendimizi neyin mutlu ettiğini fark etmeye başlayacağız.
– Her gün daha iyi bir ruh halinde olmaya başlayacağız.
– Diğer insanlar bizde güzel bir değişiklik olmaya başladığını fark edecek ama belki de sebebini anlayamayacaklar.
– Sahip olduğumuz hayat için ne kadar şanslı olduğumuzu fark edeceğiz.
– Daha iyimser olacağız.
Ve daha bir sürü şey…
20 Mart’a az kaldı ve bende heyecan dorukta. 100 gün boyunca Instagram’da @selinyetimoglu hesabımdan #100mutlugun hashtagi ile paylaşacağım mutlu olduğum anları… Peki ya siz? Eğer isterseniz siz de hangi mecradan paylaşacağınızı bu sayfada yorum olarak yazabilirsiniz.
Haydi rast gele!
16 Mart 2016, 08:40
Sevgili Selin; ben de varım. Facebook’taki Sebnem Ogredik Cavusoglu profilimden sana eşlik edeceğim. Bu harika bir adım, seni yürekten kutlarım. Sevgiler… Şebnem
16 Mart 2016, 09:16
bende varım Selin Hanım,100 gün boyunca Instagram’da..:))
16 Mart 2016, 13:01
Çok güzel proje aklınıza sağlık. Mutlu olmak için her gün ne yapalım değil, ben bu gün neden mutlu oldum. Harika. Teşekkürler Selin hanım.
18 Mart 2016, 11:31
Süper fikir ben de twitter dan @TekTek hesabından paylaşacağım 🙂
Hepimize kolay gelsin
20 Mart 2016, 16:46
Çok güzel bir çalışma ben de varım. İnstagramdan katılıyor olacağım