selinyetimoglu.com

PCC Profesyonel Kariyer Koçu & Kariyer Danışmanı, Ex-HR

Şu Anda Yaşadığınız Hayat Kimin Tercihi?

6 Yorum

Geçen hafta Harvard Business Review’da bir yazı yayınlandı. Kabir Sehgal tarafından kaleme alınan yazının başlığı ‪”Neden aynı anda (en az) iki farklı kariyeriniz olmalı?” ve yıllardır savunduğum, hatta savunmanın yetmediği üstüne bir de yürüdüğüm kariyer yolunun avantajlarından bahsediyordu. Yazıyı paylaştığımda sosyal medyadan gelen tepkileri görünce bu konunun, pek çok kişinin derdi olduğunu gördüm. Aslında bugüne dek çalıştığım danışanlarımdan ve mutluluk atölyesine katılan kişilerden de duyduğum bir ihtiyaç bu. Pek çok kişi, şu anda yaptığı şeyden memnun olmadığını biliyor fakat ne yapması gerektiğini veya nasıl yapacağını bilemiyor.

Benim yürüdüğüm yolda kendime yarattığım paralel kariyerler, günü geldiğinde, yani kendimi dipsiz bir kuyunun içinde hissettiğim o gün beni kuyudan çıkaran merdivenim oldu. Biraz bilinçli biraz bilinçsizce kendim için odunları tek tek toplamış, aynı boya getirmek için tek tek kesmiş, yontmuş, birkaç büyükçe çiviyi hazır etmiş, iki tane de orta kalınlıkta halat koymuşum yanlarına. O gün geldiğinde bu malzemelerle ne yapmam gerektiğini biliyordum, bu yüzden merdiveni hazırlayıp yeryüzüne çıkmam çok zor olmadı, pek uzun da sürmedi. Fakat hazırlık sürecim “benim için uzun insanlık için kısa” bir süreydi. Tam 4 sene boyunca hazırlandım. Neye hazırlandığımı bilmeden belki de, ama hazırlandım işte. Hani altın bilezik derler ya, kollarımı öyle bir doldurdum ki o bileziklerle, “bayramda el öpmeye giden yeni gelin” kolları gibi şangır şungur oldum. Maddiyse maddi, maneviyse manevi, zamansa zaman; yine benim için büyük, insanlık için küçük pek çok yatırım yaptım. Eee bu devirde bir Trabzon burmasına kolay sahip olunmuyor. 🙂 Bir yandan kurumsaldaki işime devam ederken, haftada 5 gün sabah 8 akşam 5 buçuk çalışırken, “bari hafta sonlarımı ve akşamlarımı dinlenerek geçirmeliyim” demedim, “hayatım çok zor!” diye yakınıp depresyon hırkama sarılıp akşamlarımı TV izleyerek öldürmedim ve kendime bulduğum hobileri geliştirmek için emek, zaman ve para harcadım. Hafta sonları kişisel gelişim eğitimleri alıp, akşamları koçluk yapıp, öğle aralarında yazılarımı yazdım. Paralelde birçok kariyer yarattım kendime; dedim ya altın bilezik işte, ne zaman nerede işe yarayacağını bilmiyordum fakat bir gün ihtiyacım olacağına emindim. Annelerin kenarda köşede, bazen o çeyiz sandığında sakladığı, kimsenin bilmediği o son altın bilezikler misali… Her fırsatta bambaşka meslek kollarından yepyeni insanlarla tanıştım, dinledim, okudum, izledim; ve yine o zaman bilmiyordum fakat bazen izlediğim 10 dakikalık bir TED videosu, bazen o dönemde tanışıp zihnindeki düğümlere dokunduğum 1 kişi en zor zamanlarımda kurtarıcım oldular daha sonra. Bazen birilerine “sen de yapabilirsin, yeter ki elini taşın altına bi’ sok” dediğimde, “sen çok şanslıymışsın, ben öyle değilim ki” diyorlar. Evet, şanslıydım belki de, çünkü önceliğimin para veya zaman değil tecrübe olmasına yetecek bir hayat kurabilmiştim kendime. Ailemle yaşıyor olmak bu anlamda çok ciddi bir şanstı belki; İstanbul’da ev kirası öderken bunu yapsaydım belki 4 değil 6 sene sürerdi. Ama yine yapardım; burası şans değil işte. Başka bir şansım da KFC’ydi, evlenmeden önce yani benim bu hazırlık sürecimde birlikte geçirdiğimiz seneler boyunca kendi ajandasını hep benim ajandama göre planladı. Bu da zaman anlamında beni hep çok rahatlattı. Belki siz bu açılardan şanslı değilsinizdir de, başka şanslarınız vardır. Bunu görebilmek için önce bakmayı bilmek gerekiyor bence.

Bin kere söyledim, bin kere daha söylerim sıkılmadan: Mutlu olmak için hepimiz kendimiz çabalayacağız.

Mutluluk Danışmanı olabilirim, fakat henüz sihirli bir değnek icat etmedim ki dokunduğumda balkabağını kurduğunuz hayallere dönüştürebileyim. Henüz bir hap geliştirilmedi ki, içtiğinizde ertesi sabah artık o nefret ettiğiniz işe gitmeniz gerekmesin.

Maalesef hayat dediğimiz yolculuk zorluklarla kolaylıkları, olumlularla olumsuzları, kan ter ve gözyaşıyla sevinçleri aynı anda deneyimlediğimiz ve bence tam da bu yüzden eşsiz bir güzelliğe sahip olan yol. Yol hangimiz için ne kadar uzun bilmiyoruz ve bu bilinmezliğin olumsuz taraflarına odaklanıp her günü kendinize zehir de edebilirsiniz, olumlu taraflarına odaklanarak tadını da çıkarabilirsiniz. Eğer ikincisini seçerseniz, size aldığınız her nefesin şükür sebebi olabileceği, yaşadığınız streslerin hiç de ölümcül olmayacağı, attığınız her adımdan keyif alacağınız, sevmediğiniz ve hayatınızdan da çıkaramadığınız o kişilerle gönlünüzce dans edebileceğiniz bir hayatın da mümkün olduğunu memnuniyetle anlatırım.

Birkaç ay önce Coursera’dan bir ders aldım. (Bilmeyenler için Coursera, online olarak dünyanın çeşitli üniversitelerinden derslere katılabileceğiniz, bazı derslerin ödevli sınavlı projeli yani ciddi anlamda zorlayan ve vakit isteyen dersler olduğu bir platform) Benim aldığım dersin ismi “Happiness and Fulfillment”tı ve Raj Raghunathan isminde, Texas Austin Üniversitesi’nden bir hoca tarafından veriliyordu. Bu detayları veriyorum, çünkü İngilizce biliyorsanız, 6 hafta boyunca her hafta 7-8 saat ayırabilecekseniz (ben yaptığıma göre siz de yapabilirsiniz) kendiniz için yapabileceğiniz en büyük iyiliklerden biri bu dersi almak olabilir. Bu derste anlatılan konulardan biri de çalışırken akışta kalabilmenin yolları. Çalışırken akışta kalabilmemiz gerekir çünkü ancak akışta kalırsak o zaman çalışırken kendimizi rahat hisseder, sıkılmadan ve yeteneklerimizi tam kullanabildiğimize inanarak motive olur, devam edebiliriz. Aynı zamanda akış bizim uzmanlaşmamıza yardımcı olur. Ancak çok az insan işyerinde akışı bulabilir ve çoğu kişiyse bir gün bu işi bırakıp hayalini yapacağı günü bekler. Genelde de bunun için en uygun zaman emeklilik olarak düşünülür. Ve o gün geldiğinde hem yaştan hem yılların yorgunluğundan artık o enerji kalmamış olur. Oysaki çevremde gördüğüm, kendim de dahil bu işi başarmış insanlara baktığımda gördüğüm ortak özelliklerden biri, şu anki uzmanlık alanlarının bir zamanlar hobi olarak başlamış olması.

  • Kendinize en az bir tane gerçekten zaman ayıracağınız hobi bulmanız çok önemli. Hobiler hem zihnimizi boşaltmamız ve rahatlamamız için, hem de akışı bulmamız için faydalıdır. (Eğer “hobiye ayıracak vaktim mi var!” diye kestirip atıyorsanız lütfen sağ üst köşedeki çarpıya basın, daha fazla okumayın; bir gün kendiniz için GERÇEKTEN bir şey yapmak isterseniz o gün belki tesadüfen yine karşınıza çıkarım. Ama görünen o ki, bugün siz henüz “hazır” değilsiniz.)
  • Yapabileceğiniz bir başka şey, yeteneğinizi kullanarak başkaları için faydalı olabileceğinizi hissettiğiniz bir iş kolu bulmak veya yaratmak. Örneğin, çocuklara gönüllü olarak kodlama öğreten çok tatlı yazılımcılar var; bence elleri öpülesi ulvi insanlar onlar. Eğer şu anki işinizde işverenden başka birileri için faydalı olduğunuzu hissedemiyorsanız siz de hangi işin size bunu hissettirebileceğini keşfetmeye çalışın. Sonra da boş vakitlerinizde bunu deneyimlemenin yolunu bulun. Unutmayın, başlangıçta hedefiniz para değil tecrübe ve fayda olursa, temelinizi daha sağlam inşa edebilirsiniz.

Öyle oturduğum yerden atıp tutmuyorum ispatlayabilirim. Bu gözler neler mi gördü şimdiye dek? Boş zamanlarında yemek yapmaktan hoşlanan bir Finansçının kurumsalı bırakıp cafe açtığını, bitkilerle ilgilenmekten hoşlanan bir İnsan Kaynakları Uzmanı’nın çiçekçi açtığını, insanlarla uğraşmayı seven bir Makine Mühendisi’nin Yaşam Koçu olduğunu, bir Satışçı’nın Yoga Eğitmeni olduğunu, bir Satınalma Yöneticisi’nin pastacı açtığını, başka bir Satınalma Yöneticisi’nin renklerle terapi yaptığını, bir mühendisin dünyayı gezip markalar için blog yazdığını ve daha onlarca “kendi hikayesini” yazan kişi gördü… Pek çoğu, “paralel kariyer” için ufacık bir adım olan hobilerle başladılar bu yolda yürümeye.

Başkalarının yazdığı hikayelerde oynamak da bir tercihtir, “haydi şimdi istifa edin” demiyorum. Belki siz tam kurumsal düzene uygun birisinizdir ve tercih ettiğiniz hayat tam da budur.

Sadece şunu sorun kendinize; şu anda yaşadığınız hayat kimin tercihi? Çünkü yukarıda saydığım kişiler kurumsal düzenin kendilerine uymadığını keşfederek aramaya başladılar kendi yollarını.

Bayezidi Bistami’nin sözüymüş, kapanış olsun:

“Hakikat aramakla bulunmaz. Lakin bulanlar hep arayanlardır.”

6 thoughts on “Şu Anda Yaşadığınız Hayat Kimin Tercihi?

  1. Merhaba Selin Hanım ,

    Yazınızı büyük keyifle okudum ve notlar aldım diyebilirim. Coursera ‘ya mutlaka bakacağım. Tecrübe ve birikiminizden bu şekilde yararlanabilmek bizler için ne büyük şans!
    Teşekkürler ,
    iyi haftalar.

  2. Harika bir yazı.. Işık tuttu yol oldu 🙂

  3. Bunlar sadece gaza getiriyor gerçekle bir ilgisi yok benden daha cok bu islerle ugrasan olmadi hala dönüp dolaştığım yerdeyim bu kader bana tek mi ters tepki yapıyor?

  4. ufuk açıcı bir yazıydı teşekkürler…

  5. Geri bildirim: Şu Anda Yaşadığınız Hayat Kimin Tercihi?

  6. Merhaba Selin Hanım,

    Öyle bir zaman diliminde karşıma çıktı ki yazınız, kararın tam arefesinde. Ben sizin kadar dişe dokunur yazamayacağım için, sadece imza atıyorum. Daha dün çalıştığım firma sahibine faydalı olabileceğim alanlarda görev alabilmek adına mail attım. Sonuç ne olur bilinmez, ama benim vazgeçmeyeceğim kesin. Yazı için teşekkürler. Sağlıcakla kalın.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s