Geçtiğimiz haftalarda “Mükemmelliyetçiliğin zararları nelerdir?” başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu hafta da kişi için ciddi anlamda zararları olabilecek bu tutumdan nasıl kurtulunabileceğine dair yöntemler paylaşacağım. Eğer geçen haftaki yazıyı henüz okumadıysanız, bu tutumun kişiyi intihara kadar sürükleyebilecek zararları olduğundan kısaca bahsetmiş olayım.
Mükemmeliyetçilikten Nasıl Kurtuluruz?
Bu konuyu anlattığım videomu buradan izleyebilirsiniz:
-
Kendini olduğun gibi kabullen.
Bazen, başkalarının gözünden görmeye çalışırız. Hatta bunu o kadar çok kişi yapar ki Facebook bundan birkaç yıl önce “profilini XXX kişisinin gözünden gör” diye bir buton ekledi. Başkalarının gözünden baktığımızda kendimizde daha fazla eksiklik gördüğümüz zamanlar olur. Oysaki bu tamamen bizim varsayımımız da olabilir. Aslında o kişi bize baktığında o yönümüzü görmüyor veya eksiklik olarak görmüyor olabilir. Bunun önüne geçmek için kişinin kendini olduğu gibi kabul etmesi önemlidir. Bunun için uzmanlar her sabah aynaya baktığınızda yüzünüze gerçekten bakıp “seni seviyorum” demenizi öneriyorlar. Uygulayan danışanlarımdan olumlu sonuçları dinledikçe ben de yöntemin etkisine daha çok inanır oldum.
-
Totem ve ritüeller bulun.
Bir mükemmeliyetçinin çok fazla korkulu rüyası vardır. Yeni bir projeye başlamak, kötü kararlar vermek, bir ilişkiye başlamak gibi… Hepsinin ortak noktası başarısızlık korkusudur. Bunun üstesinden gelmek için “totem” ve ritüellerden faydalanabilirsiniz. Bu yöntem, özellikle sporcuların çok kullandığı bir yöntemdir. Örneğin, belki bir futbolcu maça çıkmadan önce kızının fotoğrafına bakarak şans getireceğine inanıyordur. Bir basketbolcu maçın seyrini değiştirecek o üçlüğü atmadan önce derin bir nefes alıyordur.
Çaykovski demiş ki “Kendine saygı duyan bir kişi, havamda değilim bahanesiyle işten kaçmamalıdır.” Kendinizden şüpheye düştüğünüz anları kendinize saygı duyduğunuz anlara dönüştürebilmek için kendinize bir ritüel yaratın. Bir fincan kahve içmek, derin bir nefes almak veya benim yaptığım gibi, kocaman bir gülümseme ile o işe girişebilirsiniz.
-
Gerçekleşmemiş hayallerinizi unutun.
Çok az bir kısmımız çocukken hayal ettiği ve pastel boyalarla resimlerini yaptığı o geleceğe ulaşmışızdır. Mesela ben 5 yaşımdayken kuaför olmak istiyordum. 6 yaşımdayken dansçı, sonra da tiyatrocu olmak istediğim dönemler olmuştu. Neticede hiçbiri olmadım. Bugüne geldiğimde kendime bambaşka bir yol çizdim. Bu değişimlerin herkes için farklı sebepleri vardır. Pek çoğumuzun da bu durumla barışık olduğunu biliyorum. Ulaşamadığımız hayallerimiz mutlaka vardır ve olacaktır. Önemli olan bunları kendi önümüze bir engel olarak çıkarmayı daha ne kadar sürdüreceğimize karar vermektir. Eğer geçmişte gerçekleşmeyen hataların üstesinden gelme problemi yaşıyorsanız bir başarı listesi oluşturun. Geçen hafta, geçen ay, geçen yıl neleri başardığınızı not edin. Hazır yıl sonu gelmişken tüm 1 yılı değerlendirmek de önemli. Bitirdiğiniz kitaplardan zaman ayırıp hazırladığınız ev yemeklerine dek ufak görünen şeylere de listenizde yer alma şansı verin.
-
Kendinizi yargılamaya başlamadan önce tecrübeye odaklanın.
Charles Givens “Geçmişin kayıplarını ve başarısızlıklarını hareketsiz kalmak için değil, harekete geçmek için kullanın.” der. Giriştiğimiz her işte başarıya ulaşamayabiliriz. Başarısızlıkları öğrenme fırsatı olarak görmek, tecrübelerle gelişip zenginleşmek ve bir sonraki fırsatta bu tecrübelerle başarıya ulaşmak da mümkündür. Kendini hırpalayan çok fazla mükemmeliyetçi ile çalışıyorum. Birazcık toleransa ihtiyacınız olduğu zaman kendinize iyi gelecek şeyle yani şefkat ile yaklaşmayı deneyin.
Unutmayın, geriye dönüp baktığımızda başarısızlıktan değil hiç denememekten daha çok pişman oluruz.
-
Sonuçlar kadar süreçlere de odaklanın.
“Hemen olsun bitsin, hemen başarılı olayım, hemen sona erdirelim” zihniyeti bu hız çağında başımızı döndürmeye devam ediyor. Bitiş çizgisine koşarken ayağımız altında ezilen karıncaları umursamıyoruz. Üstelik bu koşu keyifli bir şey olması gerekirken hırs sebebine dönüşüyor çoğu zaman. Mevlana der ki “zaferden değil seferden sorumlusun”. Ben de çok sever ve her fırsatta sonuç odaklı kişilere yavaşlamayı hatırlatmak için paylaşırım bu sözü. Yaptığınız şeyden keyif alarak yaptığınızda sonucun da daha iyi olduğu örnekleri bugüne kadar, kalıbımı basarım yaşamışsınızdır. Bu kez neden yine öyle olmasın ki?
-
Karşılaştırmayın.
Mükemmeliyetçiliği en çok da idollerle veya rol modellerle karşılaştırma davranışı besler. O kişilerin yaşamını idealize ediyor olabilirsiniz. Bu kişiler tanıdığınız kişiler de olabilir, sosyal medyada veya TV’de gördüğünüz “başarılı”lar da olabilir. Çoğu zaman o kişilerin gerçek 24 saatini bilmeyiz. Görmemizi istediği kısımlarını görürüz. O nedenle illa kendinizi birileriyle kıyaslayacaksanız gerçek yaşamını bildiğiniz kişilerle kıyaslamak, nispeten daha sağlıklıdır. Bazen, herkesin karakterinin, hayallerinin ve mutluluk kaynaklarının dolayısıyla hayat yolunun farklı olabileceğini unuturuz.
“Hayatınızda kazanmadan önce, zihninizde kazanmak zorundasınız.”
John Addison
17 Aralık 2018, 11:47
Video çok güzel elinize sağlık
17 Aralık 2018, 12:53
Eskiden ben böyleydim ama kendime zarar vermekten başka bir şeye fayda etmediği için bıraktım. O gün bugündür de daha rahatım. Sonuçta insan beşer, elbet şaşar.