selinyetimoglu.com

PCC Profesyonel Kariyer Koçu & Kariyer Danışmanı, Ex-HR

Yöneticiler İçin Ekibinin Güvenini Kazanma Rehberi

Yorum bırakın

-Şu anda bu yazıyı okuyanların kaç tanesi, iş yerindeki yöneticisine güveniyor?

Edelman tarafından yapılan araştırmaya göre her 3 kişiden 1’i yöneticisine güvenmediğini açıkça belirtiyor.

EY tarafından dünya genelinde 9800 kişiyle yapılan araştırmaya göre, çalışanların sadece %49’u yöneticisine güveniyor.

Çalışan bağlılığı araştırma sonuçlarını değerlendirirken “güven” konusu en sık karşımıza çıkan ve hatta en çetrefilli diyebileceğim konudur. Güvenmediğiniz bir insanla yaşamak, güvenmediğiniz bir şirkette çalışmak, güvenmediğiniz bir ülkede barınmak her an tetikte olmak demektir bir anlamda. Bu da başlı başına bir stres kaynağıdır.

Geçtiğimiz hafta “İş Yerinde Mutluluk Kültürü Yaratmak” semineri için Antalya’daydım. Seminerden sonra yanıma gelen bir yönetici, çalışanların kurumla ilgili kendi aralarında konuşurken çok sık şikayet ettiklerini bildiği için herkesin görebileceği bir yere şikayet kutusu koyduklarını ancak haftalardır kimsenin oraya hiçbir not bırakmadığını paylaşarak ne yapabileceklerini sordu. Ne kurumu ve kültürünü biliyorum ne sektörlerini ne de çalışanların genel algısını ancak şundan çok eminim: Eğer gerçekten bir derdim varsa ve bu derdimi paylaştığımda dikkate alınacağını biliyorsam, geri bildirimden çekinmem. Seviyor ve güveniyorsam gider konuşurum. Bugüne kadar gördüğüm bu tür geri bildirim mekanizmalarının en büyük handikapı bir süre sonra “yazıyoruz yazıyoruz bir şey değişmiyor” algısına neden olması.

Bunu da kapsama dahil edecek olursak iş yerinde güvensizlik iki şekilde oluşuyor diyebiliriz:

1- Söylersem başıma bir iş gelir mi?

2- Söylersem şirketim/yöneticim beni takar mı?

Bu yüzden görev yöneticilere düşüyor.

  • Bugünlerde Türkiye’de bir şeyler oluyor kimse inkar edemez. Şirketler kapanıyor, şirkete kayyum (kayyım da olabilir emin değilim, bazı haber siteleri kayyım diyor, neden bilmem.) atanıyor, şirket küçülmeye gidiyor, şirket “cemaatçi bu!” diyerek işten çıkarma yapıyor vs. Bu belirsizlik ortamında insanların güvene her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Zaten kurtlar sofrası zaten performans kaygısı yüzünden anksiyete tavan yapmıştı bir de ülkenin başına bu iş açıldı. Dolayısıyla bir yönetici olarak ekibinizdeki kişilere karşı dürüst olmanız ve yalan yanlış bilgilerle oyalamaya çalışmamanız önerilir. Elbette balığın baştan koktuğu gibi bu zincirde de dürüstlük baştan aşağı doğru inerse kıymetlidir. Yine de ekibinizin saygısını ve güvenini kazanmak istiyorsanız size güvenmeleri için siz bir şey yapmalısınız. İçinde bulunduğumuz bu “Wall Street Wolf”lar diyarında güven gelip sizi bulmaz, sizin onu kazanmanız gerekir.
  • İnsan değilmiş gibi yapmanıza gerek yok. Yani örneğin hata yapmanız imkansızmış gibi davranmayın, tanrı seviyesinde olmadığınızı biliyoruz. Ne yöneticiler gördüm kendi hataları yüzünden ekibini ateşe atan, ne yöneticiler gördüm göz göre göre yalan söyleyen, en ufak bir çekinmesi utanması olmadan. İnsandır, hata yapar. Ama hatasını kabul etmeyen, üste çıkmaya, başkasını üstelik kendi astını suçlama gayretinde olan insan, güven beklentisi dolayısıyla bağlılık ve yüksek performans içinde olmamalıdır. “Pratfall etkisi“, hatasını kabul eden kişinin “büyüksün!” algısını nasıl da oluşturabileceğini ve liderliğini kanıtlayabileceğini anlatır.
  • Çalışanlarınız insan değilmiş gibi yapmanıza da gerek yok. Metrikler ve sayılar arasında boğulmuş bir yönetici bazen karşısındaki insanı da sayı olarak algılayabiliyor sanırım. Ya da Satıştan sorumlu bir yönetici ekibinin her bir üyesini dolar işareti olarak görüyor gibi hissediyorum bazen. İnsaniyetin, duyguların yitirildiği “toksik” bir ortamda güven oluşmadığında şaşırmak ya da şikayet etmek pek anlamlı değildir. Çalışanlarınızın dostu olmanıza gerek yok ama ihtiyaç duyduklarında onları dinleyen bir iş arkadaşı olmanız şart!
  • Ekip üyelerinizi takdir etmekten, sizin için çalıştıklarında teşekkür etmekten çekinmeyin. O kadar tuhaf yönetim anlayışları var ki. Ağzından yanlışlıkla “teşekkür ederim, eline sağlık” lafı çıkacak diye ölen yöneticiler tanıdım. Daha geçen hafta, ekibinden gelen yorumlar doğrultusunda bir yöneticiye teşekkür etmenin öneminden bahsediyordum laf arasında. “Ben zaten hep teşekkür ederim” dedi. Ekibinin aktardığı bilgi ise, yaklaşık 70 eposta gönderdiği son 1 hafta içinde sadece 1 kez epostasının sonunda “tşk.” yazdığı yönündeydi. O da eğer buna teşekkür etmek denirse… 2016’da yapılan şu araştırmanın sonucuna göre, yöneticisinden düzenli takdir gören çalışanlar yöneticilerine %82 daha fazla güveniyor.
  • Ekip üyelerinizi koruyup kollayın. Ekibinizin güvenini kazanmak için, kriz anlarında sorunu nasıl çözeceğinizi birlikte araştırırken ekipten kimsenin kurban gitmemesi için gerektiğinde siz kendinizi ateşe atın. Kazandığınız güvenin uzun vadede sağlayacağı kazanç, kısa vadede yüzleşmeniz gereken sonuçlardan daha kıymetli olabilir kimi zaman.
  • Geri bildirim isteyin ve verilen geri bildirimi alın. Her insan gelişime açıktır. Eğer az önceki “insanlık” mevzusunda insan olduğunuzu kabul edebildiyseniz mükemmel olmadığınızı da kabul etmelisiniz. Kimse sizden 4×4’lük olmanızı beklemiyor, öyleymiş gibi yapmak için debelenmeyin. Ekibinizin üyeleri, sizinle ilgili duygularını ve düşüncelerini yapıcı bir dille sizinle paylaşabileceklerini bilirlerse güven ortamını daha kolay sağlarsınız. Dikkat dikkat! Zamanın birinde, aldığı liderlik eğitimlerinde öğrendikleri sonucunda ödev olarak ekibinden sürekli geri bildirim isteyen bir yönetici vardı. Fakat sorun şuydu ki, verilen her geribildirimle savunma mekanizması devreye girer, asla kabullenmez ve değişime yeltenmezdi. Sanırım henüz “geri bildirimi kabul etme” konusuna gelmemişlerdi. J

Yöneticisine güvenmeyen bir ekibin nelere yol açabileceğini çok defa gözlemleme fırsatım oldu. Departmanıyla ilgili son gelişmeleri diğer yöneticilerden duyan yöneticinin yüzündeki ifadeyi görmek örneğin, şaşkınlıkla öfke arası, pek hoş olmayan durumlardan biri özetle… Güven olmazsa, bağlılık söz konusu bile olamaz, çalışanlar da daha iyi bir fırsat buldukları anda düşünmeden uçup giderler.

Yorum bırakın