Değerli 0kurlar, bu yazıda bugüne dek onlarca kez aldığım bir sorunun cevabını bulacaksınız: İnsan Kaynakları sertifika programlarından hangisine gitsem?
2011 yılında ben de bu soruyu kendime sormuş ve çeşitli araştırmalar, eğitim alanlarla ve verenlerle yaptığım görüşmeler sonucunda bir eğitim kurumuna (İTÜ) karar vermiştim. Kolay karar vermedim yani, bence buna karar vermek de 3 aylık bu eğitime devam etmek kadar zor ve kritikti. Görünen o ki, her geçen sene buna karar vermek daha da zorlaşıyor çünkü bu alanda eğitim veren kurum sayısı katlanarak artıyor. Ancak ben, geriye dönüp kendi geçtiğim yola şöyle bir baktığımda, o gün verdiğim kararın arkasında durabildiğimi görüyorum. İstanbul Teknik Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi tarafından verilen İnsan Kaynakları Yönetimi Uzmanlık programında hala aynı hocalar ders veriyor, her biri alanında uzman ve işini bilen kişiler. Benim başka bir avantajım daha vardı. Sınıf arkadaşlarım benim için en az o hocalar kadar öğretici oldular, tecrübeleri ve paylaşımcı yaklaşımları sayesinde. Hatta her biriyle öyle bir bağ kurduk ki, üzerinden yıllar geçmesine rağmen bazen 10 kişi bazen 3 kişi de olsak bir araya gelir, oturur birlikte bir şeyler içer, hem dostluğumuzu hem tecrübelerimizi paylaşmaya devam ederiz. İTÜ’de aldığım eğitim 100 saatten fazla programı olan, içeriği dopdolu, haftada 3 gün eğitim olsa da geri kalan 4 gün boyunca ödevler ve projelerle uğraşırken gerçekten iş analizinden ücret yönetimine dek İnsan Kaynakları’nın en derin mevzularına daldığımız verimli ve faydalı bir dönem oldu benim için. Bu tür sertifika programlarından en fazla yararlanabilenlerin, kendim gibi İK alanında teorik bilgi edinebileceği bir bölümde okumayanlar olduğunu söyleyebilirim. Çünkü her ne kadar daha önce iş analizi de işe alım da yapmış olsam da, İK hakkında bildiklerim hep pratik tecrübeye ve okuduğum birkaç “soft” kitaba dayanıyordu. Bu da, İTÜ çatısı altında öğrendiğim her yeni bilginin benim için başka bir dünyanın kapısının açılması demekti. Eğer ÇEKO, İK gibi bölümlerde okuduysanız veya İK üzerine yüksek lisans yaptıysanız sizin için o kadar da faydalı olmayabilir. Kendim İTÜ’yü tecrübe ettiğim için diğer kurumların eğitimlerine dair bu kadar derin bilgim yok. Ancak yine çevremden duyduklarıma dayanarak, Boğaziçi Üniversitesi (BÜMED)’in açtığı İK sertifika programının da verimli geçtiğini söyleyebilirim.
Bu programlarla ilgili karar vermeyi bu kadar zorlaştıran bir başka konu da, katılım ücretlerinin yüksek olması. “Üzerine biraz daha koysam master yaparım.” düşüncesi birçoğunuzun aklından geçiyor olabilir, haklısınız. Eğer yeni mezunsanız, İnsan Kaynakları alanında kendinizi böyle bir programla geliştirmek istiyorsanız ama bu kadar bütçe ayıramıyorsanız, üniversiteler dışındaki eğitim kurumlarını incelemenizi tavsiye edebilirim. Bazen eğitim Danışmanlık firmaları tarafından açılan İK sertifika programları olduğunu görüyorum, bildiğim kadarıyla maliyetleri çok daha düşük oluyor. Aslında CV’deki marka değeri veya eğitim saatlerinin daha düşük olması göz önünde bulundurulduğunda bu maliyet farkı anlaşılabilir. Bu durumda anlatılan konular ve eğitimi kimin verdiği daha fazla önem kazanıyor. Eğer böyle bir eğitim kurumunun programına katılacak olsaydım, eğitimi veren kişilerin teoriyi anlatabilmesi kadar pratik tecrübelerinden de örnekler verebilecek, sahayı bilen, çalışmak isteyebileceğim yerlerde çalışan/çalışmış kişiler olup olmadıklarını önemserdim.
Maalesef iş bulmak ülkemizde her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Bir ara en büyük derdimiz her yıl yepyeni mezunların iş arayanlar kervanına katılmasıydı. Bu dönemdeyse her gün birkaç şirketin daha kapandığı, küçülmeye gittiği veya yeni işe alım yapmadığı haberleri geliyor. Geçen hafta birlikte çalışmaya başladığımız bir danışanım tam 1 senedir iş aradığından ve bu 1 sene içinde toplam 250 işe başvurduğundan bahsetti. Velhasılı, ortamımız iş arayanlar için pek verimli değil. Bu şu anlama geliyor: Daha iyi bir kariyer yolu için, (iş bulmak veya sahip olduğunuz işi sürdürebilmek için) tüm rakiplerden daha iyi olmalısınız. Bunun bir yolu da diğerlerinin yapmadıklarını yapabilmekten geçiyor. Kendinizi önceki dönemlere göre daha fazla geliştirebilmeli, daha fazla okumalı, araştırmalı, öğrenmeli, daha çok insanla tanışmalı, daha çok tecrübe edinmeli ve bireysel yazılım-donanımınızı artırmalısınız. Eskiden “iş aramak da bir iştir” diyorduk, artık iş aramak eskiye göre çok daha zor bir iş.
(Ve maalesef, içinde bulunduğumuz sistem dolayısıyla bir kuruma girip çalışmak birçoğu için “hala” en gidilesi yol. Gönül istiyor ki, artık nasıl iş bulunacağından öte nasıl mutlu olunacağını konuşacağımız level’a atlayabilelim. O da olacak, umutluyuz.)