selinyetimoglu.com

PCC Profesyonel Kariyer Koçu & Kariyer Danışmanı, Ex-HR

Kriz İş Dünyasını Nasıl Etkiler?

Yorum bırakın

İşten çıkarmalar bir süredir devam ediyor. Kiminle konuşsam “bir grup çalışan çıkarıldı” diyor. Şirketin sonraki adımlarından haberdar olan stratejik konumdakiler “bir grup daha çıkarılacak” diyor.

Ekonomik nedenli küçülmelerde her şirketin politikası farklı olabilir. Kiminde “son giren ilk çıkar” ilkesi uygulanır. Çok üzücü olmakla beraber, belki önceki işini sizin firmanı için bırakıp gelmiştir. Belki burada çalışmak için çok iyi başka teklifleri reddetmiştir. Önemsenmez.

Kimi şirketteyse yüklerini hafifletecek çürük elmalar seçilir. Kıdemli olsa da şirkete katkısı yüksek olmayanlar, düşük performans gösteren, uzun zamandır aynı yerde sayan çalışanlar seçilir bu durumlarda. Pek adil olmamakla beraber değerlendirme merkezini geçemeyenlerin çıkarıldığı da olabiliyor. Gerçi adalet değerini sorgulayacak olsak en temelinden itibaren adaletsizliklerle dolu bir düzenin tam içinde boğulmaktayız. Siz zaten benden daha iyi biliyorsunuz, o yüzden hiç o derinliklere dalmayacağım.

Otomotiv sektöründe ülkenin en büyüklerinden olan birkaç marka geçtiğimiz aylarda vardiya sayısını veya çalışma gününü azalttı, yani üretimi ve çalışanların maaşını… Duymuşsunuzdur diye tahmin ediyorum.

İnşaat sektörünün devlerinden birinde mesaiye kalanlar bir süredir ek yemek fişi alamıyor, öğlenden kalan yemekleri yiyor. Başka bir şirket servis sayısını azalttı, güzergahları birleştirdi. İflas eden, konkordato ilan eden pek çok şirket de var. Onları duyunca insan “aman servisi istiyorlarsa komple kaldırsınlar, yeter ki maaşımızı alalım” da dese haklı aslında. Keşke kötünün iyisini tercih etmek durumunda kalmasaydık…

İş dünyasında bir de işin tedarikçi boyutu var. Verilen siparişler üretilmeye başlandıysa sipariş iptali yapılmaz pek. Ancak bizimki gibi yani bilgi ve fikir üreten sektörler ilk darbeyi alanlardır. Eğitim sektöründeki arkadaşlarımla son 1 aydır tüm konuşmalarımız bir şekilde dönüp dolaşım eğitim ve danışmanlık iptallerine geliyor. Çok şükür biz müşteri firmalarımızdan henüz hiç iptal bilgisi almadık. Ancak almamız şaşırtıcı olmazdı. Özellikle benim gibi “mutluluk”, “gülmek”, “stresten arınmak” gibi amaçlara yönelik hizmetler sunuyorsanız balonun havada kalması için atılacak ilk yük kategorisinde görülen “lüks” sınıfına giriyorsunuzdur.

Bir iç eğitmen arkadaşımsa eğitimleri iptal etmediklerini ancak eğitimde katılımcılara verdikleri eğitim notlarını ve not defterlerini artık vermekten vazgeçtiklerini paylaştı. Ülkemizdeki kağıt fabrikalarının nedensizce kapatılması, kağıt için dışarıya muhtaç kalmamız, kağıdı dolar ile satın almaktan başka çare kalmaması ve şu anda matbaasından gazetesine koca bir sektörün çökmek ve binlerce insanın ekmek teknesinin kapanmak üzere olması… Bunun yanında biz eğitimde not defteri vermiyormuşuz, lafı mı olur diye de düşünülebilir.

Yine de insan düşünmeden edemiyor. Ah şu bütçeler ve bütçe kesintisi kararları…

Bunlara ek olarak bir de Twitter’da önümüze düşen şirket haberleri var. Geçen hafta bu şekilde öğrendiklerimden bazılarını örnek vereceğim.

  • Fiskobirlik’in kendi marketi varmış. Fiskobirlik yönetimi bu marketten alışveriş yapmayan çalışanlarını belirlemiş ve bir duyuru yayınlamış. Özetle diyor ki: Eğer bu marketten alışveriş yapmadıysanız maaşınızdan 200-300 TL arası bir tutar keseceğiz. Ama merak etmeyin, karşılığında marketimizden alışveriş yapabileceksiniz! Yorumu size bırakıyorum.
  • İyi örnekler de var neyse ki. Şişecam, Freşa, Saran Holding, Ecoplas ve Siemens zam dönemi olmamasına rağmen tüm çalışanlarına zam yapma kararı aldı. Yine yorum yapmadan bırakayım şu kenara.

Danışanlarımdan ve arkadaşlarımdan dinlediğim hikayelere bakılırsa işin bireysel boyutu toplu şirket kararlarından daha da zedeleyici olabiliyor. Şirket yönetimlerinin çalışanlara verdiği maddi sözlerin tutulmaması için bahane hazır artık.

Ama bir saniye, e kriz yok ki. “Kriz geldi mi, geliyor mu” diye aylardır konuştuk. Ama yoo gelmemiş. Bu kez o kadar gelmemiş ki, teğet bile geçmemiş hatta. Baya hiç gelmemiş yani. Öyle diyor ya yetkililer, ben onların yalancısıyım.

Çok üzücü bir haber okudum önceki gün. Bir baba, çocuğuna okul pantolonu alamadığı için ölümü tercih etmiş. Geçen hafta başka birisi kendini yakmıştı. Bu tür haberleri artık duymamayı ümit ediyorum. (Sanırım artık Twitter’ı bırakıp onun yerine A Haber izlemeyi tercih edeceğim. Orada hayat pek güzel diyorlar.)

Yine de ne olur ne olmaz diyelim. Hani ekonomistlerin bir deyişi vardır “tüm yumurtaları aynı sepete koymayın” derler, bütün tasarrufunuzu tek yöntem ile değerlendirmeyin anlamında. Tüm iş gücünüzü de tek sepete koymayın bence. Yetenekleriniz, becerileriniz, üretebildiğiniz herhangi bir şey varsa bunu nasıl bir iş modeline dönüştürebilirsiniz yavaş yavaş kafa yormaya başlamanızı öneririm. Hatta aklınızda bir şeyler varsa adım atın bir an önce. Genellikle iyimser düşünmeyi öneririm lakin en kötü senaryo gerçekleşecek olursa diye B planımız da olmalı özellikle böyle zamanlarda. Hem bir bakmışsınız, esas hayalinizdeki iş olan budur ve size gerçekten gelir sağladığını gördükçe hayalinize de yaklaşırsınız. Hiç imkansız değil, böyle hikayeler de çok var.

Ek olarak, kendimizi her zamankinden daha çok geliştirmemiz gereken zamanlardan geçiyoruz. Kitap fiyatları artsa da daha çok kitap okumalı, zaman daha az olsa da daha çok araştırıp öğrenip daha donanımlı olmalı ve her gün kendimizin en iyi versiyonuna bir adım daha yaklaşmalıyız. Mecburuz.

Eee peki bu “gelmeyen kriz” sizin şirketinizde neleri etkiledi? Aşağıya anonim bir isimle yorum bırakabilirsiniz.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s