Son zamanlarda girişimcilikle ilgili pek çok konuşma, konferans ve panel dinledim. Bugünse bunlar arasında son katıldığım İTÜ Girişimcilik Kulübü tarafından düzenlenen zirveye dair notlarımı paylaşmak istiyorum. Ben girişimci olabilecek yapıda değilim, ancak o ruhu taşıyan kişilere bir nebze de olsa faydam dokunur belki diye en çok vurgulanan noktaları belirtmek istedim. Ancak başlamadan önce nazik davetleri için İTÜ Girişimcilik Kulübüne bir kez daha teşekkür ediyorum. Bir öğrenci kulübü olarak kesinlikle üstün performansla hazırlandığı belli olan gayet keyifli bir zirveydi bence, emeği geçenlerin ellerine sağlık.
Evet ben girişimci olabilecek bir insan değilim, çünkü ben garanticiyimdir, tam bir memur kafası vardır bende, en nihayetinde tanıdığım tüm kuşakların memur olduğu bir ailenin üyesiyim. Belirsizlikler beni ortalama bir kişiden daha fazla strese sokar, yarın akşam ne yiyeceğimi bile bugünden planlamalıyımdır. Asla spontane yaşayabilen, riskler alabilen biri olamadım. Hatta son zamanlarda fark ettiğim bir huyum da yedeklemecilik. Örneğin ya biterse diye diye markete her gidişimde süt alıp evde ufak bir mandıra yaratmışlığım da vardır, kısaca; “backup” benim göbek adımdır!
Kısaca girişimciliğin ilk koşullarından biri risk alabiliyor olmak. Zira fikriniz tutmayabilir, iş planınızda öngöremediğiniz aksaklıklar olabilir ve bir şekilde sıfıra geri dönebilirsiniz. Bu yüzden de aslında öğrenciyken bu işlere atılmak daha kolay. (Bkz. Yemek Sepeti kuruluş hikayesi:) ) Çünkü mezun olduktan sonra para kazanma, bir iş sahibi olma gibi mahalle baskılarına maruz kalınıyor. Öğrenciyken ortalama 1-1,5 yıl kar getirmeyecek bir girişimde bulunmak, tabii bir kaynak bulursanız veya kaynak gerektirmeyen bir girişim fikriniz varsa, sizden herhangi bir şey eksiltmeyecektir.
Çoğunluğa göre bu yüzden en uygun girişimcilik türü internet girişimciliğidir. Çünkü bu türde, maliyet düşük ve yaratıcılık yüksektir. Özellikle bilgisayar mühendisleri için harika bir ortam. Üstelik öğrencilere sağlanan olanaklar da daha fazla olabiliyor.
Girişimcilk konusunda, Simit Sarayı’ndan Mutfak Sanatları Akademisi’ne, Markafoni’den Mekanist’e, Mado’dan Biletino’ya kadar pek çok başarılı girişimin kurucuları ve Coca Cola, Mavi gibi uluslararası başarılara imza atmış şirketlerin temsilcileriyle pek çok konuya değinildi iki gün boyunca.
Hepsinin ortak olarak söylediği ise şuydu: Fikrinize aşık olmayın! Sizi o yola çıkaran fikir zaman içinde dönüşüme uğrayıp tamamen değişebilir bile. Evet bir girişim için ihtiyacınız olan en temel unsur fikir gibi görünüyor ancak asıl olay “ekip”! O fikri gerçekleştirecek olan kişiler iyi bir ekip oluşturmuyorsa, birbirlerine her durumda güvenebileceklerine, iş paylaşımını arkadaşça yapabileceklerine inanmıyorlarsa başarılı olmak oldukça zor olabiliyor. Fikrin önemi %20’den daha fazla değil aslında.
İyi bir ekibin kişilik özelliklerinin uyuşması dışında sahip olması gereken beceriler; yazılım tarafı ve işin business tarafı. Dolayısıyla bir mühendis ile kurumsal tecrübeye sahip bir kişi (genelde ortaklıklar 2 kişi olduğu için) “perfect match”tir diyebiliriz.
Gelir modelinizi belirleyin. Yatırım konusunda gelir modeli reklam olan girişim fikirlerinin çok şansı olmuyor, en azından Türkiye şartlarında. Kendi kendini döndürebilen bir gelir modeli tasarlayın.
İş planınızı iyi hazırlayın, bu iş 6 ay sonra nerede olur, 3 yıl sonra nerede olur bunları hesaplayın ve rakamsal olarak temellendirmeye çalışın. Özellikle yatırımcıların kapısını çalacaksanız sizden istenecek ilk şey bu olacak. Hatta Markafoni Kurucu Ortağı Sina Afra da bir yatırımcı olarak şunu söylüyor: “Çoğu zaman fikri sormuyorum bile, önemli olan iş planı.”
Ve kısaca özetlemek gerekirse;
- Sağlam bir ekip kurun.
- Gelir modelinizi reklama bağlamayın.
- İş planınızı ve projeksiyonunuzu özenle hazırlayın.
“Beyaz Yakalı Girişimci” kitabının yazarı ve benim idolüm bloggerlardan biri olan Fatmanur Erdoğan‘a göreyse girişimcilik için olmazsa olmaz 3 temel özellik şunlar:
- Merak duygusu. Bilinmeyeni bulmaya yönelik merak…
- Cesaret duygusu. Korkusuzluk değil, korktuğun halde korkularının peşinden gitmek yani.
- Mücadele ruhu.
Fatmanur Erdoğan’ın ilk 3 değerlendirmesine ek olarak Coca Cola Türkmenistan Genel Müdürü Bülent Eksin’in olmazsa olmaz üçlüsü ise; tutku, risk alabilmek ve (kurumsalda) kendi şirketin gibi çalışmak.
Aslında fikrin o kadar da mühim olmadığının kanıtlarından biri de Türkiye’de yüzlerce başarılı internet girişimi olmasına rağmen büyük çoğunluğunun orijinal olmadığı, dünyadakilerin uyarlaması olduğu gerçeği… Yemeksepeti ve ekşisözlük ise Türkiye’den çıkan ve uluslararası pazarda değer kazanan nadir fikirlerden, belirtmeden geçmeyelim.
Girişimciliğe dair yazılarım SOGLA ve sosyal girişimcilik projeleriyle ilerleyen günlerde devam edecek. 🙂
13 Eylül 2013, 20:26
Cok tesekkur ederim Selin. Gorusmek dilegiyle. Yazi super, blogun harika. Selamlar….