Çevremde çok fazla kişiden değiştirmek istedikleri şeyleri duyuyorum. Hayatını, şehrini, işini, sevgilisini, sevgilisinin karakterini, yöneticisinin karakterini, gelir düzeyini, performans hedeflerini, yaşam tarzını, kilosunu vs… Herkes bir şeyleri değiştirmek istiyor, kendince olumlu yönde. Fakat bunu isteyenlerin çok az bir kısmının gerçekten bu değişimi yaratmak için somut bir şeyler yaptığını görüyorum. Koçluk almak isteyen kişiler bu değişim isteğiyle geliyorlar ve bir kısmı, ilk seansa başlarken koçunun elindeki sihirli değnekle tüm dünyayı toz pembe bir görünüme dönüştüreceğini sanıyor.
Ben bugüne kadar sihirli değnekle başkasının hayatını değiştirebileni görmedim. Belki gören olmuştur, ben görmedim işte. Bu yüzden hayatımda değişmesini istediğim şeyler varsa, ilk adımı benim atmam gerektiğini biliyorum. Bu konuda mottom her zaman “Ağaç değilsin. Yerinden memnun değilsen yerini değiştir.” olmuştur. Sevgilinin karakterini değiştirmekle uğraşma mesela, dünya tarihinde bugüne kadar bunu başarabilen olmadı diye biliyorum. “Kitap okumam lazım” diyip geri çekilen yüzlerce insanla çalıştım bugüne dek. Kitap kendi kendine okunmuyor, kitabı sürekli çantada gezdirmek evet iyi bir başlangıç ama o kitabın kapağını açıp okumaya başlamadıktan sonra “kitap okumam lazım” demekten ileri gidememiş oluyor kişi.
Eğer bir yerde değişim olması gerektiğini düşünüyorsanız, değişim sizden başlamak zorunda. Diğer insanları, durumları ve evrendeki diğer dinamikleri değiştiremezsiniz, ancak kendinizi değiştirebilir hatta dönüştürebilirsiniz.
Hayatında değişim isteyenlerin çok işine yaradığını gözlemlediğim birkaç metodu paylaşacağım müsaadenizle.
- Normalde uyandığınızdan 30 dakika önce uyanmaya başlayın.
Güne daha erken başlamak her zaman size daha çok enerji verir ve hep yakındığınız o “zamansızlık” sorununu azaltır. Eğer sabah “ayılmakta” zorlanıyorsanız Nefes Seanslarında danışanlarıma öğrettiğim “Çılgın Nefes”i öneririm, bünyeyi kendine getirme garantili. 🙂
Twitter’da #40gunerkenkalk hashtag’iyle takip edebileceğiniz bir proje var. 40 gün boyunca normalde uyandığınızdan daha erken bir saate alarm kuruyorsunuz (Örneğin, normalde 6:30’da uyanıyorsanız alarmı 5:48’e kurabilirsiniz) ve 40 gün boyunca bunu yaparak bu ekstra süre içinde neler yaptığınızı tweetliyorsunuz. Dikkat! “Yatakta döne döne gözlerimi açmaya çalıştım” deme hakkınız yok!
- Büyük hedefleri parçalara bölün.
Eğer hedefiniz uzun vadede gerçekleştirmenizi gerektirecek kadar büyükse parçalara bölün. Örneğin, kitap yazmayı hedefliyorum ve kitabımı 2017 Haziran’ında yayımlatmayı hedefliyorum. Bu durumda en verimli hedef takip yöntemi ters kronolojik olarak parçalara bölmektir. 2017 Mayıs’ta baskıya gönderilmiş olmalı, Nisan’da editöre verilmiş olmalı, Mart’ta ilk taslağı tamamlamış olmalıyım, Şubat’ta Ocak’ta… diye devam eden bir hedef-zaman listesi oluşturmak, kendimi takip etmek için daha kolay olacaktır ve zaman baskısı sayesinde hedefimi unutmam da zorlaşır.
- Gün içinde şekerleme yapın, yapamıyorsanız meditasyonu deneyin.
Artık hepimizin bildiği gibi Google falan çalışanları için uyku odası yapıyor. TurkTicaret.net’te karanlık bir masaj odası vardı, tam uyumalık. Gün içinde 20 dakikalık bir uykunun yetişkin bir bireye sağladığı olumlu etki ve zihin tazelenmesi defalarca kanıtlandı. Muhtemelen uyku odanız yoktur ama boş bir toplantı odasında, öğle arasında yemekten sonra kalan vakti değerlendirebilirsiniz. Bir arkadaşım şirketin tuvaletinde uyurdu. 🙂
Eğer siz de benim gibi gün içinde uykuya dalması zaten 30 dakika sürenlerdenseniz bu metot işe yaramaz. (Kreşte bile tüm arkadaşlarım uyurken ben onları izlerdim. Benim için öğle uykusu “işkence” demek.)
O halde meditasyonu deneyebilirsiniz. Daha önce hiç meditasyon veya meditatif bir uygulama yapmadıysanız kulağa “saçma, faydasız” gelebilir. Muhtemelen hayatınızda hiç kola içmeden önce o siyah sıvının tadını böyle sevebileceğinizi düşünmüyordunuz. 10 dakikalık bir meditasyonun sizi tazeleyeceğine emin olun. Youtube’da çok fazla meditasyon videosu var, kulağınıza kulaklığı takıp komutları takip etmeniz yeterli.
Bir dönem işe gitmeden önce sabahları yogaya gidiyordum, özellikle Pazartesi sabahları. Oradan aldığım enerjiyle uzun bir zaman idare ettiğimi hatırlar ve anlatırım sık sık.
Bu tür bir tazelenmenin günün geri kalanında da enerjinizin düşmemesini sağladığını göreceksiniz, böylece değiştirmek istediğiniz şeyleri yapmanız için daha fazla enerjiniz olacak.
- Hayatınızda mutluluğa daha çok yer verin.
Kim mutlu olmak istemez ki? diye düşünebilirsiniz. Aslında mutlu olduğu anların farkına varmıyorsanız mutlu olmak istemiyorsunuz demektir. Çünkü mutluluk farkındalığınız düşükse, sizi gerçekte neyin mutlu ettiğini bilmeden bir ömür yaşayıp gidersiniz. Herkes cuma akşamı Asmalı’ya gidiyor diye gittiğinde mutlu olduğunu sanarak yıllarını harcayan ama aslında cuma akşamı evde tek başına film izlemekten mutlu olan insanlar tanıyorum. Neyin sizi gerçekten mutlu ettiğini bulmak için kendinizi izlemelisiniz. Ben bunun için Instagram’da #100mutlugun hashtagiyle bir proje yapıyorum tam 3 aydır. Gün içinde beni en çok mutlu eden şeyin fotoğrafını paylaşıp kaçıncı günde olduğumu yazıyorum. Dönüp bu 90 güne baktığımda gördüğüm mutluluk sebeplerim beni bile şaşırtıyor ve sanırım asıl değişim bundan sonra başlayacak. 😉
- Sizi yolunuzdan çıkarmalarına izin vermeyin.
Kilo vermek istiyorsanız, yememeniz gereken şeyleri yemeyin. Çok basit değil mi? 🙂 Bazen çevrenizdeki kişilerle bunu başarmanız zor olabilir ama onların sevdiği şeyi ellerinden alamazsınız çünkü kilo vermek sizin hedefiniz. Örneğin, fıstık, kaju gibi kuruyemişlere bayılırım. Bizim sokakta da dev bir kuruyemiş dükkanı var. 1000 çeşit falan var içeride. Cennet gibi bir yer, öyle tarif edeyim. KFC de çok seviyor ve sürekli kilolarca paketler yaptırıp eve getiriyor. Ben o kalorileri almak istemiyorum diye onun yemesine engel olamam. Ama kendime engel olabilirim. Bu yüzden tüm yoldan çıkarıcılara rağmen, getirip o güzelim, lezzetli mi lezzetli şekerlemelerle kuruyemişleri salonun ortasındaki masaya koymasına rağmen (hayır hayır ağzım sulanmıyor hiç istemiyorum) bir tane bile yemiyorum uzun zamandır kendimi tutabiliyorum ve artık zor da gelmiyor.
- Ölümü daha sık düşünerek hayatın tadını çıkarın.
Saçma mı? Bu benim çok işime yarayan bir metot. Hatta sadece benim değil, hayatını altını üstüne getirenlerin de sıkça kullandığını gördüğüm bir yöntem. Pek çok kaynakta Şems’in olduğu belirtilen bir söz var ya, “Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir” diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” Aynen bu şekilde hayatını baştan aşağı değiştiren kişiler hep “belki de bugün benim son günüm” diye düşünenler. Değişim ve dönüşüm üzerine yazdıklarımda, yola nasıl ölümden çıktığımı anlatmıştım. Eğer önümüzdeki hafta sonu sizin ömrünüzün son hafta sonuysa, o tatili nasıl değerlendirmek isterdiniz? Hayatta en çok yapmak istedikleriniz neler? Ölmeden önce mutlaka izlenmesi gereken 100 film listesinin neresindesiniz? Yaşadığınız şehirde görmek istediğiniz her yeri gördünüz mü? Böyle düşünmezseniz her hafta sonunu AVM’de alışveriş yaparak veya evde Facebook’ta anasayfanızı güncelleyerek geçirebilirsiniz!
- Kelimelerinizi daha özenli seçin.
Evet, gelelim insan ilişkileriyle ilgili değişime. Çoğu kişi etrafında daha pozitif insanlar olmasını
tercih eder. Fakat aynı çoğunluk, bireysel düzeyde o kadar da pozitif olabilen kişilerden oluşmuyor. İş hayatına ilk başladığım dönemde bir iş arkadaşıma sabah ofise ilk geldiğinde “Hayırdır n’oldu? İnanılmaz bitkin görünüyorsun?” demiştim ve ağzımdan çıktığı anda aslında söylediğim şeyin hiç de hoş olmadığını farketmiştim. O günden sonra hep tersini yapmaya çalıştım. Bitkin görünen birisine “aa ne kadar harika görünüyorsun” demekten bahsetmiyorum. Gerçekten güzel görünen birine güzel şeyler söylemekten bahsediyorum. Her zaman alışveriş yaptığınız marketteki kasiyerin yeni saç modelini farkettiğinizde onu farkettiğinizi belli etmenizden bahsediyorum. Aradaki farkı farkedememekten korkuyorsanız, çevrenizdekilere daha sık “Nasılsın?” sorusunu yöneltebilirsiniz.
Gerçekten de, etrafımızdaki insanların ortalamasıyız. Bu yüzden nasıl birisine dönüşmek istiyorsanız etrafınızda o tür insanları barındırmaya çalışın. Benim bu pozitiflik yolculuğumda en önemli etki son 4 yıldır çevremdeki insanların çoğunluğunun koçlardan oluşması sayesinde oldu.
Şimdi tüm bunları birleştirin, hayatınıza adapte edin, beğenmediklerinizi çıkarın, kendi yöntemlerinizi ekleyin ve dönüşüm yolculuğunuzu başlatın. Haydi rastgele!
20 Haziran 2016, 16:56
çok tadında şeker gibi bir yazı okudum.
teşekkürler ❤ Selin Hanım
05 Eylül 2016, 11:49
Çok güzel yazı okudum çok doğrudur. Selin hanım size teşekkür ederim 🙂