Sosyolog Binnaz Toprak’ın liderliğinde İrfan Bozan, Tan Morgül ve Nedim Şener gibi değerli gazetecilerin bir araya gelerek oluşturdukları araştırma grubunun Anadolu’da 1 yıl boyunca yapmış oldukları saha çalışması ardından “Mahalle Baskısı Araştırma Raporu” olarak sundukları kitap, yani “Türkiye’de Farklı Olmak” aslında bildiğimiz bir konuyu hiç bilmediğimiz örneklerle sunuyor. Araştırma Türkiye’de öteki olan, azınlık kalan, daha doğrusu önce azınlıklaştırılıp güçsüzleştirilen ondan sonra azınlık olduğu için ezilip ötekileştirilen Kürt, Alevi, Kadın, Laik, Roman gibi toplulukları konu alıyor. Kitabı okurken tüylerimi ürperten, sinirlendiren, şaşırtan ve üzen pek çok kısım oldu. “Yok artık” diyeceğim örnekler oldu. İlgisini çekenlere kesinlikle tavsiye edeceğim, araştırma metodolojisinden de derinlemesine bahseden detaylı bir rapor olmuş…
Velhasılı kitabın ana konusu, güçlünün güçsüz üzerinde nasıl bir zorlama ve baskı kurduğu. İş hayatında zaten bu “güçlünün güçsüze zor kullanması” başka bir deyişle mobbing durumu ile sıklıkla karşılaşırken, daha önce karşılaşmadığım bir baskı kurma itkisini de bu kitap vesilesiyle öğrenmiş oldum. Etnik veya dini kimlik, hatta memleket üzerinden ve hatta ev adresinden yola çıkarak bulunan (Belki de “üretilen” demek daha doğrudur. Detay için Benedict Anderson, Wendy Brown, Talal Asad gibi Sosyolog ve Tarihçilerin konu hakkındaki tezleri incelenebilir.) kimlikler üzerinden “sen bizden değilsin” ve sonrasında “bizden olmayanı istemeyiz” anlayışları ile dışlanan kişiler yalnızca günlük hayatta değil, hayatını idame ettirebilmek için ihtiyacı olan “iş” konusunda bile hep yeniliyorlar.
Türkiye sınırları içinde konuşacak olursak, “güçlü kimdir” sorusunun cevabı tarihe göre değişim gösterecektir. Örneğin 1980’de bu soruya verilecek cevap ile 2009’daki çok farklıdır. Kadrolaşma kamu kuruluşlarında çok net şekilde hükümet yandaşlarına yönelik olurken, bizim İstanbul ve özel sektör şartlarında -şu anda/henüz- pek sık karşılaşmadığımız başka bir dışlanma da Anadolu’da esnafların en büyük derdi aslında. Çok ufak bir örnek üzerinden gidecek olursak, bir zamanların dışlananı belki cuma günleri öğlen vakti camiye gidenlerse, bugünün dışlananı o vakitte camiye gitmeyen oluyor, araştırma raporuna göre…
Özetle, güç sahibi olan dönemsel olarak değişebiliyor. Değişmeyen tek şey ise güçlünün elindeki bu gücü kullanarak uyguladığı baskı oluyor. “Bizden olmayan kamuda çalışamaz”, “Bizden olmayan bu şirkette çalışamaz”, “Bizden olmayan esnaftan alışveriş etmeyiz”, “Bizden olmayanla konuşmayız”… Bu “biz” her ne olursa olsun günlük hayatın bir parçası olarak iş yaşamında karşımıza çıkıyor ve iş başvurusundan o ortamda çalışmanın devamlılığına kadar her alanda kişileri derinden etkileyebiliyor.
Sadece kendi habitatımızda (şahsen benim için İstanbul, hatta İstanbul’un da belli bölgeleri oluyor) var olan sorunları görüp diğerlerini yok saymak yatılabilecek en derin uykudur diye düşünüyorum. Bu yüzden bu kitabı, mesleği/kimliği/yaşı ne olursa olsun herkesin okumasını tavsiye ederim.