selinyetimoglu.com

PCC Profesyonel Kariyer Koçu & Kariyer Danışmanı, Ex-HR

Gözlerini Kapat! Bırak Kendini Dünyanın Kollarına!: Karanlıkta Yemek

2 Yorum

Müsaadenizle sizleri Selim ve Kerim Altınok ile tanıştırmak istiyorum.

Ben onlarla ilk kez YGA Zirvesi’nde tanıştım, dün akşam da harika bir fasıl deneyimi yaşattılar.

Hayat hikayelerini anlatan videoyu izlemek bile yeterince etkileyiciyken daha sonra onların bir de kendi ağızlarından dinlemek ve neşeli hallerini görmek daha da ilham verici… 

http://www.youtube.com/watch?v=2mI_oVYQ1XE

Hayat hikayelerini anlatmayacağım, ama yaptıklarından etkilendiğim birkaç ayrıntıyı paylaşmak istiyorum:

İstanbul Üniversitesi hukuk fakültesi’ni sınıf birincisi ve ikincisi olarak bitirdiler. Aynı üniversitede master ve mâlî hukuk alanında doktora yaptılar.

Görmeyenler için sesli bilgisayar eğitim cd’leri hazırladılar, bilgisayar kursları ve dersleri verdiler.

Körler okullarında okuyan çocuklara yönelik bir kabartma satranç kitabı yazdılar. Türkiye’de ilk defa kurdukları dijital sesli kütüphane’nin proje danışmanı oldular. Amerika Birleşik Devletleri’ne giderek, görme engelliler alanında incelemelerde bulundular.

Hukuk Fakültesi’ne devam ederken aynı zamanda İstanbul Devlet Konservatuvarı yarı zamanlı batı şan bölümünü de bitiren altınoklar, çeşitli topluluklar, koro ve orkestralar kurdular. 

Satrançta Türkiye şampiyonlukları bulunan Altınoklar, görme engelliler millî takım oyuncuları olarak ülkemizi birçok defa yurt dışında temsil ettiler. Selim Altınok özel bir karşılaşmada dünya satranç şampiyonu olan Anatoly Karpov ile berabere kalmayı başardı.

karanligin-rengi-beyaz

Altınoklar 2006 yılında yaşam öykülerini kaleme aldıkları “karanlığın rengi beyaz” adlı kitabı yazdılar. kitapta engellilere, engelli çocuğu bulunan ailelere ve toplumun diğer kesimlerine önemli mesajlar vermeye çalıştılar.

Kaynak: http://selimkerim.com/hakkimizda.html

Merak ediyorum, onları tanıdıktan sonra siz de benim düşündüğümü mü düşünüyorsunuz?

Tüm engellere rağmen “imkansız”ı başaran böyle örnekler varken, biz neden engelsiz yollarımıza taşlar koyuyor, engebeler yaratıp başarısızlığı normalleştiriyoruz ki? …

Ben tam 1 aydır böyle düşünürken dün akşam yeniden karşılaştım onlarla. Daha doğrusu karşılaşmışım. İnsan görmeyince demek ki…

Çok hızlı gittim afedersiniz, en başından almam gerekiyor belki de.

Karanlıkta Yemek.

Yok yok. Daha da başından alayım en iyisi, size “bugünkü ben”de mühim etkisi olan insanlardan birini anlatayım: Kürşat… Üniversitedeki ilk yılımda tanıştım onunla, ben tanıdığımda Edebiyat öğrencisiydi, sonra bir de baktım Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik öğrencisi oluvermiş, ki zaten ona en uygun olan da buydu, onunla 15 dakika konuşma fırsatınız olsa siz de bunu düşünürdünüz eminim. Kürşat neler mi yapardı başka? Satranç şampiyonalarına katılırdı mesela, bi bakarsınız Antalya’dan çıkardı. Güzel gitar çalardı, güzel söylerdi. Hatta eski Boğaziçililer bilir, orada bir Bu Cafe vardı (sonra işletmecisi mafyaya karıştığı için 8 kez falan el ve isim değiştirdi), işte Bu Cafe’de sahne alırdı. 🙂 Yüzme dersleri aldı, yarışlara katılacak kadar iyi bir yüzücü oldu sonra. Exchange öğrenci olarak ABD’ye gitti bir ara. Sonra Avrupa’ya gitti, gezdi dolaştı ve döndü. Birlikte Sosyal Sorumluluk üzerine sayfalarca yazışmış, toplamda günlerce konuşmuşuzdur. BUSOS’ta güzel projeler yapmamıza varlığının yanısıra fikirleriyle de destek oldu. Bana üniversite hayatımdaki ilk Tarih dersini geçmem için gereken psikolojik ve bilimsel desteği verdi bi’ de, unutmamak lazım. O psikolojik desteği zaten hiç esirgemedi, hala esirgemez. Sık olmasa da görüştüğümüz her seferinde gülümsetir, ilham verir, cesaret verir. Bunların hepsini birden yapabilen başka tanıdığım hiç kimse yok. Bu yüzden değerli benim için. Ha bir de, Kürşat pek görmüyor. Çok mühim bir ayrıntı değil ama öyle işte… Birlikte Avrupa’ya gittiği arkadaşları da görmüyordu. O seyahatin anılarını yazsa güzel bir kitap da olur bence. Şurada biraz anlatmışlar. 🙂

Şimdi onu tanıdığınıza göre dün akşama nasıl geldiğimizi anlatabilirim. Karanlıkta Yemek… Kürşat bana son 6 ay içinde yaklaşık 10 kez falan dedi ki “karanlıkta yemek var Cumartesi akşamı bak şu şu kişiler de geliyor sen de gel.” Benim her defasında bir bahanem vardı, ta ki dün akşama kadar. Dün akşam en sonunda zincirlerimi kırıp “tamam” dedim, “gidip göreceğim.” Nereden bilebilirdim bu kadar ironik bir biçimde, hiç “görmeyeceğimi”…

Girerken cep telefonu, çanta, saat, bilgisayar vs her şeyimizi dışarıda bıraktık. Bunları bırakınca zaten “dakika 1: Gol!”ü olarak çıplak hissetmeye başladık. Zifiri karanlık yemek salonuna geçmeden önce yaklaşık 30 kişilik grubumuzu loş ışık olan kısma aldılar ve talimatlar başladı. Herkes sağ elini önündeki kişinin sağ omzuna koysun. Ve yürümeye başladık. Hiçbir şey yok. Sadece sesler ve önümdeki kişinin omzu, arkamdaki kişinin eli. O arada önümdeki kişi gruptan ayrıldı, bir an tam “n’oluyor bi dk bırakma” diye kendimi güvensiz bir kuyuda hissederken Kürşat’ın sesini duydum. Ohh… Masamıza götürdü bizi, Kürşat o gece servisi yapacak kişilerden biriydi. Ve yemek başladı.

Bir an tahayyül edebilir misiniz? Yemekte ne olduğunu bilmiyorsunuz. Herhangi bir koku almıyorsunuz. Diyorlar ki “önünüzde yemek var, afiyet olsun.” O tabakta gerçekten yemek var mı, varsa ne yemek var, ve hangi aletle yiyeceğim? Çatal mı, çatal ve bıçak mı, yoksa acaba çorba mı var kaşık mı kullanmalıyım? İlginç bir keşif doğrusu. Yeni doğmuş bir bebek gibisiniz. Daha da kötüsü, yetişkinsiniz ve o yaşa kadar komik duruma düşmemeniz gerektiğine inandırılmışsınız…

Yemek faslı dışında benzersiz bir deneyimi ilk 15 dakika içinde şöyle yaşadım: Jest yok, mimik yok. Yanınızdaki arkadaşınız ilginç bir şey söylediğinde şaşırdığınızı normalde nasıl belli edersiniz? Hayır hayır mimik yok! Ya da bir şey söylediğinizde yanınızdaki cevap vermezse duyup duymadığını nasıl anlarsınız, o herhangi bir ses çıkarmazsa?

karanlıkta_yemek_afişVe insanoğlu sözlü iletişim ile dokunarak tepki ölçme yöntemlerini keşfetti…

Yaklaşık 30 dakikanın sonunda, yemeği nasıl yiyeceğimizi keşfetmiş, Selim ve Kerim Altınok ile diğer müzisyenlerin şarkılarına eşlik etmeye başlamış, şarabımızı keyifle yudumlar hale gelmiştik. Ben zaten gözlerimi tamamen kapatmamın daha rahat olduğunu fark ettim ve gözlerimi çıkana kadar bir daha hiç açmadım.

Farkındalık mı? Allah’ını yaşıyorsunuz, öyle anlatayım. 🙂

Kürşat arada bir geliyor, “şimdi ana yemek tabağını koydum” diyor, “şimdi şarabını dolduruyorum” diyor. Dayanamadım ve dedim ki “Şarabı nasıl dökmeden dolduruyosun ya?” Ve o da haklı olarak dedi ki: “Yıllardır sormadın, şimdi mi soruyorsun?” 🙂

Evet 7 yıldır sormadım hiç. Hayatını nasıl yaşadığını sormadım. Zor olduğunu tahmin ettim, başarılarını takdir ettim, arkadaşım olduğu için gurur duydum. Ama hiç sormadım, düşünmedim… (Bkz. Empati? Otur sıfır!)

En az hayat kadar öğretici bir akşam yemeğiydi benim için… Ve aklımdan geçenler şunlar oldu:

  • Kurumu için “Empati ve İletişim” eğitimi aldırmak isteyen bir İK’cı varsa aramızda, toplasın şirketi gidip bi güzel yemek yesinler Galata’da Karanlıkta Yemek’te.
  • Şirketinde ekip çalışmasının başarılı olmadığını düşünen yönetici varsa ekibiyle birlikte kalkıp bir gitsin de yan masada oturan ve tanımadığı insanlardan gelen “Pardon biz ekmeği bulamadık da sizin masadaki ekmeği uzatır mısınız?” diyen ses için ekmeği arasın.
  • 18 yaşından büyük çocuklarının sözlü iletişim becerilerini güçlendirmek isteyen ebeveyn varsa aileyi toplayıp getirsin, karşıdakini dinlerken kafa sallamak yerine ne demesi gerektiğini düşünmeyi deneyimletsin…
  • Sadece sıkılan, değişik bir şey yapmak isteyen varsa, şuradaki programı bir incelesin. Normalde yemeğe ödeyeceğiniz miktardan daha fazlasını veriyorsunuz ama bize kattıklarını düşününce “bence değdi” diyorum. Ayrıca sadece yemek de yok, Karanlıkta Tiyatro gibi farklı etkinlikler, “Mektep” gibi sohbet programları da düzenliyorlar.

Giden olursa deneyimlerini benimle de paylaşsa ne güzel olur, çok merak ediyorum başkaları yemeğini nasıl buldu? 🙂

2 thoughts on “Gözlerini Kapat! Bırak Kendini Dünyanın Kollarına!: Karanlıkta Yemek

  1. yazınız çok etkileyici ve sürükleyi olmuş beğenerek okudum bir notda yazmadan geçmek istemedim.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s