Prof. Dr. Türker Baş’ın 2012’den bu yana her yıl, İnsan Kaynakları alanındaki bilgi ve tecrübesine hoş sohbetini ekleyerek sunduğu İdeal İş Yerleri araştırma sonuçlarını ve düzenlediği çalıştayları ilgiyle takip ediyorum. Bu yıl da araştırma sonuçlarını bizlerle Şehir Üniversitesi çatısı altında paylaştı.
5226 kişinin katıldığı araştırma sonuçlarına göre; çalışanların % 13’ü yüksek memnuniyet, bağlılığa sahip ve şirketi için ekstra çaba göstermeye hazırken çalışanların yüzde 8’i şirketini sürekli kötülüyor ve iş arkadaşlarının performansını düşürüyor.
Memnuniyetle ilgili “İş arayan yakınlarıma şirketimi tavsiye ederim” görüşüne araştırmaya katılan profesyonellerin %19’unun “Kesinlikle Katıldığı”, %38’inin “Katıldığı”, %17’sinin “Kararsız” kaldığı, %12’sinin “Katılmadığı”, “%14’ünün ise “Kesinlikle Katılmadığı” sonucu ve uç noktalardaki “kesinlikle” ifadesine şirketle olan özdeşleşme ya da şirkete karşı duyulan olumsuz tepkinin dışa vurumu olarak yorumlandığı bilgisi önemli bir sonucu gösteriyor.
Araştırmada, bağlılık, memnuniyet ve isteklilik gibi 3 ana kavramın sorgulanmasına ek olarak, çalışanlar da “holding” ve KOBİ” olarak iki ayrı grupta incelenmiş.
Holding ölçeğindeki şirketlerde % 19 olan memnuniyetsizlik oranı, KOBİ’lerde % 28’e çıkıyor. Dolayısıyla çalışma şartlarında kurumsallaşma ile birlikte yapılan düzenlemeler ve İK uygulamalarının çalışan memnuniyetini olumlu etkilediğini söylemek mümkün.
“Şirketimde daha uzun yıllar çalışmayı isterim” ifadesine anketi dolduran profesyonellerin % 21’i “Kesinlikle Katıldığını”, % 31’i “Katıldığını”, % 22’si “Karasız Kaldığını”, % 13’ü “Katılmadığını”, % 13’ü ise, “Kesinlikle Katılmadığını” belirtti.
Bu bulgular, Türkiye’deki iş gücünün yaklaşık yarısının tekliflere açık, dörtte birinin ise aktif iş arayışı içerisinde olduğunu gösteriyor. Ayrıca aktif iş arayışının, holding ölçeğindeki şirketlerde belirgin bir şekilde artarken, KOBİ’lerde Türkiye ortalamasının altında olduğunu gözlemleniyor. Bu soruya verilen cevaplara göre uzun yıllar çalışmayı isteme oranı KOBİ’lerde %55’ken Holdinglerde %46. Kurumsalda çevre edindikçe farklı olanaklar ve farklı iş alanları fark ediliyor ve bulunulan nokta “basamak” olarak görülmeye başlanıyor. Diğer bir sebep ise, küçük işletmelerde ve startup’larda heyecanın daha yüksek olması, kişilerin her sabah yeni bir heves ve merakla işe gidebiliyor olmaları olabilir. Ek olarak, kurumsallıktan insanlar daha çabuk sıkılabiliyorlar, bağımsız hareket edebilme şansı çok daha az çünkü. Hantallaşmış yapılarda kurallardan kaçmak isteyen kişiler KOBİ’lere daha kolay yönelebiliyor.
“Şirketimin başarısı için normalin üzerinde bir çaba göstermeye hazırım” ifadesine anketi dolduran profesyonellerin % 32’si “Kesinlikle Katıldığını”, % 39’u “Katıldığını”, % 11’i “Karasız Kaldığını”, % 6’sı “Katılmadığını”, % 12’si ise “Kesinlikle Katılmadığını” belirtti. Bu bulgular Türkiye’deki profesyonellerin yaklaşık dörtte üçünün “gerekli şartların” hazırlanması durumunda, yüksek performansla çalışmaya hazır olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla uygun liderlik yaklaşımı ve yapısal düzenlemeler ile belirgin bir performans artışı sağlamanın mümkün olduğu görünüyor. KOBİ’lerde gösterilen çabanın etkisi daha kısa sürede ve daha belirgin şekilde görülebiliyor. Yine küçük işletmelerde, patronla daha sıcak ve samimi ilişkiler kurulduğu için çaba gösterme motivasyonu daha kolay sağlanıyor olabilir.
Ankete katılanların % 43’unu kadınlar, % 57’ini ise erkek profesyoneller oluşturdu. Her iki grubun işyerinden duydukları memnuniyet düzeyleri incelendiğinde erkeklerin, kadınlardan kısmen daha memnun oldukları görülüyor. Diğer yandan kadın profesyoneller gerek bağlılık, gerekse isteklilik puanlarında erkeklerden belirgin bir şekilde üstünler.
Bölgeler arasındaki farklılıkların araştırmanın en ilginç ve şaşırtıcı bulgularından biri olduğu söylenebilir. Özellikle Kocaeli Bölgesi düşük çalışan memnuniyeti, bağlılığı ve istekliliği ile diğer bölgelerden ayrılıyor. Bursa Bölgesi’nde tam tersi bir durum söz konusu. İzmir Bölgesi’nde ise, çalışan memnuniyeti düşük olmakla birlikte, bağlılık ve istekliliğin ortalamanın üzerinde olduğu görülüyor.
Aslında tüm bu verilere ek olarak, güvenin de performansla doğrudan bir ilişkisi var. Güvenin düşük olduğu şirketlerde performans düşüyor ve riske girmemek için inisiyatif almaktan kaçınılıyor. Güven bu noktada, altımızda duran, düşmemiz durumunda bizi hayatta tutacak olan ağ olarak da düşünülebilir. Bu yüzden önerilen çözüm, Çalışan Bağlılığı Anketlerine ek olarak kurumlarda, Trust Index’ler de uygulayarak güven ortamını sağlamak.
Bu yüzden de, Türker Bey’in sunumunda tüm slaytların en altında bulunan “TÜM İŞ YERLERİ İDEAL OLABİLİR” sloganı çok değerli.
15 Eylül 2015, 08:18
İNSAN DENEN CANLININ YAŞAMI HAKKINDAKİ KARARLARI 5 ANA DALDAN ETKİLENİR.
SİZLER BUNU TEKE İNDİRDİĞİNİZDE YANİ TEK OTOBANLI SORULAR SORDUĞUNUZDA 4 DALDAN ALGILAMADIĞI CEVAPLAR ZİNCİRLEME KAZA YAPAR VE OTOBAN TIKANIR AMA O LOP SİZE TEK YÖNLÜ CEVAP VERİR.
SONUÇ MU % 70 YAKINI HOŞ GÖRÜNME ABARTI VE İÇTENSELLİKTEN UZAK CEVAPTIR.