Yapılacak çok iş ama az vakit var, değil mi? İş yerinde bazen saat 12’ye doğru henüz hiçbir işinizi tamamlayamamış olduğunuzu fark ediyorsunuz, değil mi? Hobiniz de olsun, spora da zaman ayırın, arkadaşlarınızla da daha çok görüşün istiyorsunuz ama bir tarafınız da her gün her fırsatta TV karşısında uzanmak ve hiçbir şey yapmamak istiyor, değil mi? Bazen hafta sonun için tüm hafta boyunca planlar yapıyorsunuz ama hafta sonu geldiğinde kahvaltıydı, kahveydi, sosyal medyaydı, sonra biraz daha sosyal medyaydı derken kocaman tatil gününün “hiçbir şey” yapmadan bitip tükendiğini görüyorsunuz, değil mi?
Ertelemecilik alışkanlığı kişinin kendine yaptığı bir işkencedir çünkü ertelediğiniz sürece zihninizi meşgul etmeye devam eder bu da aslında minik bir fareciğin beyninizi kemirmesi gibidir. Bu durum kısa vadede strese, endişeye, fiziksel ve zihinsel yorgunluğa, uzun vadedeyse özgüven düşüklüğüne, olumsuz ilişkilere ve kariyerde duraklamaya neden olabilir.
Amerikan Psikoloji Birliği (APA) tarafından 2010’da yapılan bir araştırmaya göre yetişkinlerin %20’si kronik biçimde erteliyor. Bu demek değil ki, %80 her işi zamanında yapıyor. Calgary Üniversitesi’nden Piers Steel’e göre %95’imiz bir şeyleri erteliyor. Ertelemek, tembellikten fazlasıdır çünkü aslında bir seçim yaparak ertelersiniz. Yani yapmanız gerekeni yapmaz, başka bir şeyi yapmayı seçersiniz.
Daha önce iradenin sınırlı bir kaynak olduğuna dair bir araştırma okumuştum. Örneğin, 10 birim iradem varsa ve irade birim listem şöyle olsaydı bir seçim yapmam gerekecekti:
Sağlıklı beslenme: 4 birim
Spor: 2 birim
Kitap okuma: 1 birim
Arkadaşlarıma vakit ayırma: 2 birim
Aileme vakit ayırma: 2 birim
Su içme: 1 birim
Online kişisel gelişim eğitimlerine devam etme: 3 birim
Meditasyon: 1 birim
Tamamen iş dışındaki irade giderlerimi listeledim ve cebimde 10 TL varken 16 TL’lik bir alışveriş listesiyle markete gitmiş gibi hissediyorum. Muhtemelen en kolay olanları veya en keyifli olanları seçerek her gün toplamda en fazla 10 birim edecek bir seçim yapacağım. Ertelememek bu yüzden zordur. İnsan, kendinin en büyük düşmanıdır.
Peki şimdi ne yapacağız? “Doğamızda varmış, irade sınırlı bir kaynakmış” diyerek bu yeni bahanemizi alıp güle güle kullanacak mıyız? Elbette hayır! Nasıl ki satın almamız gerekenler kazandığımız paradan daha fazlasını gerektirdiğinde yaşam standardımızı yükseltmek için gelirimizi artırmaya çabalıyorsak burada da aynısını yapacak ve irademizi güçlendireceğiz. Bu yüzden öncelikle bir durum tespiti yapmanızı isteyeceğim. Bunu sorularıma cevap vererek yapabilirsiniz:
* Şimdi bir an okumayı durdurun ve son 1 hafta içinde neleri ertelediğinizi düşünün. Yakınınızda bir kalem kağıt varsa veya telefonunuzun notlar kısmına bu ertelediklerinizi unutmadan hızlıca yazsanız nasıl olurdu?
* Şimdi bir kez daha durun ve son 1 ay içinde neleri ertelediğinizi düşünün. Ve listenize yazın.
Kendinize dürüst olmanız bu noktada çok önemli. Unutmayın: Kendinizi kandırdığınızı zannedebilirsiniz ama beyninizi kemiren fareciği engelleyemezsiniz. Bu farecik metaforunu sevdim. O yüzden benimkine bir isim vereceğim şimdi. Hmm “Mickey” olsun. Onu ben yarattım o yüzden ondan nefret edemem ki nefret edersem hiç kontrol altına alamam zaten. İsmi Mickey olsun ki ben onu evcilleştirebileyim. Gel dediğimde gelsin ama git dediğimde de gitsin ve beni yapılacaklar listemle başbaşa bıraksın.
* Siz kendi fareciğinize ne isim verirdiniz? 🙂 Sevimli bir isim olmasından korkmayın sonuçta da o da sizin bir parçanız. (Bakın zihninizde bir fare yaratıp ona bir isim vererek sevmeyi de hiçbir kişisel gelişim kitabı yazmaz. Ama işe yarayacak göreceksiniz. 😊)
* Şimdi bir kez daha durun ve fareciğin hangi zamanlarda geldiğini tespit etmeye çalışın. Yani, genellikle ne tür işleri yapmayı erteliyorsunuz? Bunu da not edin.
*Yeni soru geliyor: Ertelediğiniz zaman ne tür işleri yapıyorsunuz?
Ben bundan 4 sene önce iş dışında bir kitap projesinde yer alıyordum. 3 hafta boyunca evde yalnız olma ve sürekli yazma hayaliyle 3 haftalık yıllık iznimi kullanmıştım. 3 hafta boyunca evdeydim evet. Ama yiyebileceğimden çok daha fazla miktarda yemek yapmak, sürekli evi temizlemek, kahve-çay yapmak gibi pek çok gereksiz işle uğraştığım o 3 hafta hiç de verimli olmamıştı. Ama bu sayede şunu gördüm: Pek de zihinsel faaliyet gerektirmeyen, daha çok ayakta olmayı ve bedensel hareketi gerektiren işleri tercih ediyordum. Sonrasında bedensel enerjimi atabilmek için sporu hayatıma soktum ve işe yaradı.
* Yapmak için neyi bekliyorsunuz?
En çok karşılaştığım erteleme sebebi “doğru zaman”ı veya “doğru ruh hali”ni beklemek. Doğru zaman, siz o işe başladığınız zaman başlayacak ve ilham perileri de yine muhtemelen siz başladığınızda gelecek. Genellikle fazla mükemmeliyetçi yaklaşmak da kötü zaman yönetimini doğuruyor. Adım atmak için tüm şartların olgunlaşmasını bekliyorsanız silkelenip kendine gelmenin vaktidir. “Gün bir gün o da bugün” derler ya, işte onu diyenler hiiiç ertelemeyen o %5’teki kişiler. Bugüne kadar bir şeyleri ertelemiş olabilirsiniz. Haftalardır hatta belki aylardır erteleyerek sanki her gün çantanızda fazladan kilolarca yük taşıyorsunuz. Farecik kemirdikçe büyüyor ve büyüdükçe daha fazla ertelemenize sebep oluyor olabilir. Araştırmalar diyor ki, geçmişteki hatalarınızı kabul edip yolunuza devam ettiğinizde kendinizi geliştirmeniz çok daha mümkün.
* O halde, o ertelediğiniz işleri hemen bu hafta içinde yapmaya başlamak için ilk adımlarınız hangileri olacak?
Tabağınızda bir biftek varsa onu yemek için önce küçük parçalara bölersiniz değil mi? Şimdi de aynısını yapalım. O işi yapıp bitirmek için küçük parçalara bölün. İşin büyüklüğüne göre 3-10 parçaya bölebilirsiniz.
* İlk olarak hangi parçadan başlayacak ve ne zamana kadar bitirmiş olacaksınız?
Bu yöntemi, şimdiye dek ertelediğiniz ve yük olarak taşıdığınız tüm işler için yapın.
* Listenizdeki her bir iş için kendinize bir son tarih belirleyin ve yanına yazın.
* Yakın çevrenizdeki birisinden sizi kontrol etmesi için yardım isteyecek olsanız, hangi iş için kime giderdiniz? Bazen eşimizin dostumuzun bizi kontrol etmesi ve “o işi yaptın mı?” demesi daha hızlı koşmamızı sağlayabilir. Kültürel olarak sırtımızda bir kırbaç veya önümüzde bir havuç olmadığı sürece koşmaya pek alışık olmadığımızdan ensemizde hesap vereceğimiz birinin nefesini hissetmek bizi hızlandırabilir.
*Havuç demişken, büyük işleri bitirdiğinizde elde ettiğiniz hazzı perçinlemek için uzun zamandır yapmak isteyip de kendiniz için yapmadığınız bir şeyi düşünün ve onu ödül olarak yine listenize not edin. Uzun zamandır almak istediğiniz o ayakkabı gibi size kendinizi iyi hissettirecek herhangi bir şey olabilir.
*Artık, ertelediğiniz o işleri yapmayı seçmek için başka bir eksiğiniz var mı? “Hayır” cevaplarını duyar gibiyim. Harikasınız. 😊
Her defasında üzerinde bu kadar uzun uzun düşünmek ve notlar almak gerekmeyebilir. Genel olarak bir alışkanlık kazanmayı seçtiğinizde hayatınız kolaylaşacak. Her günün sonunda bir sonraki gün için yapılacaklar listesi hazırlamak, her sabah yapılacaklar listenize bakıp ilk olarak en az tercih edilebilir olan işten başlamak gibi metotlar da sürdürülebilir çözüm sağlar. Multitasking mitini çöpe atalı da zaten uzun zaman olmuştu, artık bir işi bitirmeden diğerine başlamıyoruz. Aaa tabii bir de, daha az sosyal medya yani daha çok odaklanma için o telefonları kendimizden azıcık uzak tutmayı deneyebiliriz.
Son olarak, eğer bu konu hakkında daha fazla bilgi ve motivasyona ihtiyaç duyuyorsanız Timothy A. Pychyl‘in Prokrastıneyşın isimli kitabını tavsiye ederim. Zaten incecik bir kitap, fazla ertelemeden hemencecik okur bitirirsiniz. 😊
Mickey ve ben keyifli bir hafta geçirmenizi dileriz.
28 Mayıs 2018, 07:29
Reblogged this on tabletkitabesi.
08 Haziran 2018, 00:48
Güzel yazınız için teşekkürler 🙂
08 Haziran 2018, 07:27
2 hafta önce bu yazınızı okudum ve 2 haftadır çoğunlukla uygulayabildim. Artık bir ödülü hak ettim değil mi? 🙂 Teşekkürler.
18 Ekim 2018, 14:01
Reblogged this on Blog of Ucar.