5 ay önce bir yazı yazıp aldığım yüksek lisans eğitiminden bahsetmiştim. Bunun üzerine hem yeni gelen sorulara cevap vereceğim hem de sonraki deneyimlerimi yazacağım bir yazı hazırlamak istedim.
Siber saldırıya uğradık!
Yaz sonunda okula bir siber saldırı düzenlendi. Okulun tüm sistemlerini ele geçirip fidye istediler. Pazarlıklar, anlaşmalar uzun bir sürecin sonunda yapılabildi. Tabii artık arka tarafta ne oldu tam olarak bilemiyorum. Arada bir IT başkanı ya da dekandan mailler geldikçe bilgilendirilmiş olduk. Tamamen online bir okuldan bahsediyoruz. Dersler online, kitaplara ve kaynaklara erişim online, hocalarla mail üzerinden haberleşiyoruz. Siber saldırı demek her şeyin durması demek. Neyse ki 1-2 hafta bocalamanın ardından dersleri Youtube canlı yayın üzerinden yapıp haberleşmeyi kişisel maillerden yaptık. Ama mesela okulun sistemi üzerinden kullandığımız programları dışarıdan farklı yollarla yeniden edinmemiz gerekti. Bu her zaman olacak bir şey değil. Özellikle pandemi döneminde tüm kurumlar online’a geçince hacker’lara da gün doğdu ve ele geçirdikleri sistemleri geri verme işlemi daha yüksek miktarda para eder hale geldi. Bu siber saldırılar İngiltere’de başka kurumlarda da yaşandı. Hatta benimkiyle aynı şehirde olan 3 üniversitenin 2’sinin başına aynı durum geldi.
Dersler zor mu?
BPS akredite bir okul olduğu için zor. Eğer daha kolay bir yüksek lisans eğitimi istiyorsanız akreditasyon aramayın bence. Ben BPS yani İngiliz Psikoloji Birliği’nin akreditasyonu olan bir Psikoloji yüksek lisansı tamamlamayı özellikle istedim. Bu da müfredatta belirli içeriklerin olmasını zorunlu kıldı. Sınıftakilerin çoğunun anadili İngilizce. Bunu ben bir handikap olarak görüyorum kendi adıma ve derslere ekstra yükleniyorum. Her hafta en az 100 sayfalık okuma metni oluyor. Ben en başta daha iyi anlayabilmek için fazladan ek kitaplar da okuyordum. Ders geçme notu 50 ve “50 alsam yeter” dediğim sınavlardan sınıfta en yüksek not alanlar arasına girebildiğimi görünce kendime güvenim geldi. 🙂 Artık ekstra okumaları bıraktım.
Öğrenciye yaklaşım nasıl?
Şimdiye dek ders aldığım hocalarımdan çok memnunum. Çok anlayışlı ve paylaşımcı yaklaşımları var. Profesöre attığım maillerden şimdiye dek 30 dakika içinde yanıtlanmayan olmadı. Pazar günü bile. 🙂 Benim elbette böyle bir beklentim yoktu. Hatta ilk zamanlar baya şaşırıyordum. Önceki okullarımdan hocanın 2 ay içinde cevap vermesi zihnimde büyük bir “ilgi göstergesi” olarak kodlanmış olduğundan mıdır nedir…
Zorlandığınız noktada ihtiyacınız olan desteği her an verecek birileri mutlaka var. Hocalardan özel ders isteyenlere özel zaman ayırıp sorularını yanıtladıkları görüntülü görüşmeler yapıyorlar. Her öğrenciye atanmış bir Öğrenci Başarı Danışmanı (Student Success Advisor) var. Bu kişi hoca değil, “müşteri temsilcisi” gibi de düşünebiliriz. 🙂 Sürekli arayıp halini hatrını soruyor, neye ihtiyacın olduğunu öğrenmeye çalışıyor. Mesela bu siber saldırının ardından sınıfın büyük çoğunluğu motivasyon kaybına uğradı. Minnoş Avrupa insanı işte, tüm hayatı boyunca standardın dışına çıktığı 1-2 olaydan birisi oldu belli ki. Pek kaldıramadılar. Üzerinden aylar geçti hala bunu konuşuyorlar ara sıra. Bu olayın üzerine danışmanlar ekstra koçluk yapmaya başladılar. Her konuşmamızda mutlaka “Psikolojik desteğe ihtiyacın olursa lütfen söyle, ilgili birimlerle iletişime geçip destek olalım” diye hatırlatıyor. Zaten pandeminin de varlığı ruh sağlığını olumsuz etkiliyor. Türkiye’de bununla ilgili bir istatistik var mı bilmiyorum ancak İngiltere’de üniversite öğrencileri arasında Mart’tan bu yana hem uyuşturucu kullanımı hem intihar oranı artmış durumda. Bunun da etkisiyle çok ilgililer gibi geliyor bana. Belki de üniversiteyi Türkiye’de bir devlet okulunda okumuş ve hayatında ilginin “i”sini görememiş biri olarak ben böyle anlamlandırmaya çalışıyorum. Belki de normalde de böyle ilgileniyorlardır, emin değilim…
Diğer üniversitelere kıyasla Northumbria nasıl?
Ben daha önce İngiltere’de bir eğitim almadım ya da başka bir yüksek lisans eğitimi almadım. Ancak sınıfta çok kalabalığız ve öğrenciler olarak sürekli sohbet ediyoruz, zaman zaman hocaları ve okulun sistemini de çekiştirdiğimiz oluyor. Dolayısıyla daha önce İngiltere’de çeşitli üniversitelerde eğitim almış olanlar da, daha önce farklı master hatta doktora programlarını tamamlamış olanlar da var, benim gibi tamamen bambaşka ülkelerde okuyup ilk kez böyle bir programa katılanlar da var. Bu kadar çeşitli deneyime sahip kişilerle bir arada olunca onların karşılaştırmalarını öğrenmek benim için ufuk açıcı oluyor. Ama herkesin söylediği ortak bir şey bulmak da zor. Kimi diyor ki “ben 2 üniversite okudum 3 master yaptım hayatımda böyle zor okul görmedim”, kimi diyor ki “ben daha önce Leicester Üniversitesi’nde master’a başladım çok zordu bıraktım burada hocalar daha ilgililer.” O nedenle net bir doğrudan bahsetmek çok mümkün görünmüyor çünkü herkes işin içine -doğal olarak- kendi deneyimini katıyor.
Bizim okulun sistemine yapılan eleştiriler arasından benim katıldığım tek bir nokta var; o da kişiler arası tutarsızlık. Şöyle bir örnek vereyim; geçtiğimiz modülün proje son tarihleri yaşanan siber saldırıdan dolayı ötelenmişti. Dolayısıyla önceden hazırlanan tüm akademik takvim de değişmek durumunda kaldı. Ancak yeni takvim çok geç bir tarihte paylaşıldı. Üstüne üstlük proje notlarının açıklanacağı tarihi okuldan birilerine sorduğumuzda ve aldığımız cevapları grupta birbirimizle paylaştığımızda her birimiz farklı cevaplar aldığımızı fark ettik. 2-3 danışman farklı tarihler verirken ben doğrudan hocaya mail atıp sorduğumda o bambaşka bir tarih verdi. Sonuçta notlar tüm bunların dışında başka bir tarihte açıklandı. Olumsuz olarak eleştirebileceğim tek nokta bu. Ve bence bu çok da önemli bir durum değil. Sonuçta sadece merak ettiğimiz için öğrenmek istiyorduk. Mezun olacağız da mezuniyet tarihini bu not etkileyecek gibi bir durum da yoktu. O nedenle çok önemli değildi bana kalırsa. Ama her şeyin çok net olmasına alışık İngiliz arkadaşlar baya tepki verdiler. Bunun dışında, benim katılmadığım ya da gördüğüm kadarıyla çoğunluğun pek katılmadığı eleştiriler arasında okulun çok zor oluşu, haftalık okumaların çok fazla oluşu var. Daha en başından “Haftada en az 12 saat ayırmalısınız” denilmişti. Yani en başından bu bilgiyi vermiş olmalarını ben takdir ediyorum. Öğrenci kazanmak uğruna kolaymış gibi gösterebilirlerdi. Pratikte bu kadar yoğun olmasını ben de beklemiyordum ancak çoğu hafta yaklaşık 15 saatimi, bazı haftalar da 10 saat civarı vakit ayırıyorum. Ortalamada 12 saat demek doğru olabilir. Yaklaşık olarak her 5 haftada bir de bir sınav veya proje oluyor. O sınav ya da proje için de ekstra bir zaman ve enerji ayırmak gerekiyor. Bu kısmı özellikle vurgulamak istiyorum. Çünkü sınıfta birkaç kişi okulu bırakmaktan bahsetmeye başladı. Şimdiye dek bir modülü tamamladık ve daha ilk dersten kalanlar oldu. Ek olarak bu yoğunluğu kaldıramadığını fark edenler olmaya başladı maalesef. Eğer doğru biliyorsam ilk 3 modülü yani 1 yılı tamamladıktan sonra bir modül dondurma hakkınız oluyormuş. Ama o durumda dondurduğunuz o modülü bir sonraki grupla yeniden almak için 9-12 ay beklemeniz gerekebilir. Bu süreçten tam emin değilim. Eğer başladıktan sonra bir süre dinlenme ihtiyacı olursa ya da hayatınızda yeni bir gelişme olursa bu hakkı değerlendirebilirsiniz. Bunu yaptığınızda modül taksidinin ödemesi nasıl oluyor onu da araştırmak gerekir. Çünkü her modüle başlarken 1 taksit ödüyoruz. Yani ödemeler aylık yapılmıyor.
Ücret, burs ve kabul şartlarını nereden öğrenebilirim?
Hazır lafı açılmışken ücretlerden bahsedeyim. Yaklaşık olarak 2,5-3 ayda bir ödeme yapıyoruz. Bence bu Türkiye’den öğrenciler için bir dezavantaj olabilir çünkü kur sürekli değişiyor ve öyle bir seçeneğim olsaydı tüm ödemeyi en başta yapmak isterdim. Diğer türlü bu 2 sene boyunca ödeme yapmaya devam edeceğim için muhtemelen TL’nin pound karşısındaki değer kaybı dolayısıyla en başta planladığımın yaklaşık 2 katını ödemiş olacağım. Sınıfta burs almış kişiler de var. Eğer uluslararası öğrenciyseniz burs alma şansınız daha düşük. Eğer hem uluslararası hem uzaktan öğrenim öğrencisiyseniz şansınız hiç yok. Burslar ve ücretlerle ilgili en güncel detayları web sitesinden öğrenebilirsiniz. (Psikoloji Uzaktan Öğrenim Yüksek Lisans web sitesi)
Bana gelen sorular arasında en fazla merak edilenlerden biri de kabul alma şartları. Bunlar da yine web sitesinde yazıyor. Hem fiyatlar hem kabul şartları değişmiş olabilir, ben de girip sürekli bakmıyorum açıkçası o nedenle güncel olarak kendi sitesinden bakmanızı öneririm. Tüm okulların web sitelerinde tüm detaylar açık açık yazıyor. Bence bu güzel bir sistem. Bu şekilde baktığınızda göreceksiniz ki, çoğu okul İngiltere dışından gelen öğrencilerden daha fazla, bazen 2 katı kadar ücret alıyor. Kendi vatandaşına ayrıcalık tanıyor başka bir deyişle. Ve bu bana açıkçası çok adaletsiz geliyor. (İngiliz olsam adaletsiz gelmeyebilirdi tabii!) Aynı içeriği öğrenip aynı diplomayı alacağım bir okula çoğu sınıf arkadaşıma göre 2 katı para vermiş olma fikrine ısınamadım. Zaten TL kazanmakta olduğumdan dolayı ortalama bir İngiliz’e göre çok daha zor şartlarda eğitimimi karşılıyor oluyorum. Northumbria Üniversitesi’nde herkes için tek bir ücretlendirme sistemi olması o adaletsizlik hissini ortadan kaldırdı. Bunu uygulayan başka okullar da var. Bu nedenle her birinin sitesine girip tek tek incelemek önemli.
Mezun olunca ne oluyor?
Bu program, eğer Psikoloji lisansı yapmadıysanız lisans eğitiminin sıkıştırılmış hali olarak BPS tarafından akredite edilmiş. Aynı zamanda MSc, yani Bilim Master’ı bitirmiş oluyorsunuz. Dolayısıyla bitirince doğrudan doktoraya başvuru yapabilirsiniz. Ancak öğrendiğim kadarıyla kabul alma ihtimali pek yüksek değil. En azından İngiltere’deki bir okuldan kabul almak için ya gönüllü çalışmalarda 2-3 yıllık deneyimli olmanız ya da farklı bir şekilde fark yaratmanız bekleniyormuş. Eğer psikolojinin belli bir dalında uzmanlaşmak istiyorsanız bunun üzerine ek bir master daha yapabilirsiniz. Bu ek master üzerine doktoraya başvurursanız şansınız daha yüksek olacaktır. Bu arada tüm bu söylediklerim İngiltere için geçerli. Türkiye’de durum nedir hiç araştırmadım. İngiltere’deki sistemi de sınıftakilerin sohbetlerine kulak misafiri oldukça öğreniyorum. Ama muhtemelen Türkiye’de geçerliliği yoktur çünkü burada Psikoloji lisansı yapmadıysanız zaten sonra hangi eğitimi alırsanız alın Psikolog olamıyorsunuz. Eğer eninde sonunda Türkiye’de terapi yapmayı hedefliyorsanız Türkiye’de bir Psikoloji lisansı yapmalısınız. Benim şu anda öğrencisi olduğum master, lisans yerine geçiyor; ama İngiltere’de. Tekrar tekrar vurgulayayım ki kafa karışıklığı olmasın. 🙂
Özetle, ben okuldan, hocalardan ve öğrenci olmaktan memnunum. “Yarınki Biyopsikoloji sınavıma hazırlanmak varken neden oturup deneyimlerimi yazmayayım ki” dedim 🙂 ve 1500 kelimelik bir yazı olmuş bile. Yine sorularınız olursa zaman içinde onlara yönelik de bir yazı hazırlar ve güncel fikirlerimi paylaşırım.
Sevgiler.
17 Aralık 2020, 09:59
Merhaba öncelikle çok teşekkürler. Ben de geçen sene benzer bir okul araştırması yapmıştım ama okulların sitelerinin ve reklamlı sitelerin dışında çok içerik bulamamıştım. İnsanların gerçek yorumlarını öğrenemeyince insan emin olamıyor. Çok değerli tüm yazdıklarınız benim ve benim gibiler için eminim. size daha önce instagram’dan da yazmıştım mesajıma cevap vermiştiniz bu konuyla ilgili. Ben de çok istiyorum ve sizin üniversiteniz de en mantıklısı gibi duruyor. ama fiyatı çok yüksek kalıyor benim bütçem için. Umudum TL’nin yeniden artması. O olmazsa bu sene de başlayamam gibi görünüyor. yine de çok teşekkürler.