selinyetimoglu.com

PCC Profesyonel Kariyer Koçu & Kariyer Danışmanı, Ex-HR

Ne Aşağı Ne Yukarı Tükürebilen Zavallı İnsan Kaynakları

4 Yorum

Şirkette önünden geçerken “Allah’ım neden kimse bizi sevmiyor” haykırışları ve ağlama sesleri gelen bir odanın endişeyle kapısını açtığınızda hiçbir şey yokmuş gibi işlerine devam eden, hatta gülümseyen çalışanların olduğu departmana “İnsan Kaynakları” denir.

Şirketin kara kedisi, çirkin ördek yavrusu, dışlanan, sevilmeyen departmanıdır İnsan Kaynakları genelde. “Çalışan bağlılığı holley, mutlu çalışanlar yuppiii” temalı ne kadar çalışma yaparsa yapsın, İnsan Kaynakları, genel itibariyle çalışanların aslında o kadar da mutlu olamamasının esas sebebidir çünkü onlara göre. Bir derdi sıkıntısı olduğunda cesaretini toplayıp anlatsa, bir talepte bulunsa çözüm bulmak yerine bahanelerle sorunu görmezden gelen pis İK’cılar hep işte bunlar…

Çalışanlara sorsan “patronun adamı”dır, çalışan ihtiyaçlarını üst yönetime iletmesi gerekirken o gelmiş bir de üstüne performans bahanesiyle işten çıkarma yapıyordur. Patrona sorsan İnsan Kaynakları pek çok konuda karar alabilecek yetkinlikte değildir, zaten çalışanların performansı da hedeflenen büyümeyi sağlamayacak kadar düşüktür, işte bunlar hep İK’nın yüzünden oluyordur… Ha bir de İK zaten şirkete direkt kar getirmeyen bir departmandı değil mi? E o zaman boşuna maliyet getiriyor şirkete!

Her şekilde ailenin sevilmeyen çocuğu İnsan Kaynakları… Bence bizim bu kadar çok yazıp çizmemiz, türlü organizasyonlar yaratıp bir araya gelmemiz hep bundan. Hani hem yönetim hem çalışanlar sürekli dert anlatıp çözüm bekliyorlar ama aşağı tükürse sakal yukarı tükürse bıyık olduğundan hareket kabiliyeti sıfırlanıyor ya İK’nın, işte tam da bu yüzden bizi bir tek birbirimiz anlıyoruz. Soruyorsanız kendinize, İK’cılar arasından niye bu kadar çok blogger çıkmış diye (burada sorulmuşu var. 🙂 ), sebebi içimize atmamızdır hep bunları, zaten bir de gizlilik olayı var ki evlere şenlik…

Doğan Yayın’dan Binnur Zaimler bu resmi tahterevalliye benzetmişti bir keresinde. Tahterevallinin bir ucunda çalışanlar diğer ucunda yönetim otururken İK da “aman biri diğerinden yüksekte olmasın hop bu tarafın ağırlığı arttı diğer tarafa destek olalım” derken bir bakıyor yine bir taraf havada imdat çığlıkları atıyor, diğer taraf yere sağlam basan oturaklarında keyif kahkahaları atmakta…

Böyle olunca da insan soruyor kendine, e madem sadece üst yönetimin söylediğini yumuşatarak çalışanlara, çalışanların taleplerini yumuşatarak yönetime ileten ulak olma rolünü bırakamayacaktık, ne diye Personelcilik ismini bırakıp İnsan Kaynakları’na geçiş yaptık, ve hatta ne diye şimdi didiniyoruz “hayır insanı bir kaynak değil değer olarak görmeliyiz o zaman da İnsan Değerleri mi desek acaba hmm” diye???

 

Bir de tabii, herkesin İK’cı olma potansiyelinden de bahsetmek gerek. Dışarı çıkıp kime sorsak İnsan Kaynakları diyince “e ben de yaparım ki onu” diyor, hayatından memnun olmayan İK’ya geçmek istiyor. Sevdiği için yapmak isteyenlere hürmetim sonsuz, sözüm “kolay” gördüğü için yapmayı düşünenlere. “Sayısalı yapamıyorum o zaman sözelci olayım” misali “Pazarlamacı olamadım bari İK’cı olayım”cılar… Yoksa iş ne zeka, ne çok çalışmaktan geçer; zira biz ne mühendisler gördük İK yöneticiliğine bir şekilde gelmiş olup da “insan”ı anlamayan…

Bu da böyle bir içini dökmektir işte… 🙂

4 thoughts on “Ne Aşağı Ne Yukarı Tükürebilen Zavallı İnsan Kaynakları

  1. yazınızdaki fikirlere katılmamakla birlikte, esprili anlatım tarzınız çok iyi hatta muhteşem çok beğendim.bana kalırsa türkiye de İK’nın anlamını ve öneminive amacını kavrayabilmiş patron ve İK cı çok az. işletmedeki örgüt kültürü ve örgüt iklimi çok çok daha önemli.olumsuz bir örgüt kültürü ve iklimi varsa ik cının yapabileceği çok az şey kalıyor geriye .kar amacındaki patronun güdümünde ise ik cının olumlu bir örgüt kültürü veya iklimi oluşturabilmesi çokzor. http://isyankarsiyasetci.blogspot.com/buraya da beklerim selamlar..

  2. Selin Hanım,
    Böyle kimse bizi sevmiyor konusunda her departman aynı şeyi söyler sanırım. Ben IT’deyim. Bana görede kimse IT yi sevmiyor, gereksiz gider kalemi olarak görüyor. Gelir yapan satış bile bir sürü şeyden şikayet eder. Benim tespitim mesele insanlar. İnsan faktörünü ne kadar aza indirgeyebilirsek o kadar rahat edebiliriz.

    • Merhaba,

      Yorumunuz için teşekkürler.

      Evet tespitinize katılıyorum, insan olmanın sonucu bu durum. Ancak bence çözüm insan faktörünü aza indirgemekten değil iletişimden geçiyor. Kendimizi ve yaptığımız işi ne kadar anlatabilirsek, -ki anlattığımız ancak karşımızdakinin anladığı kadar olduğundan zorluk yaşıyoruz- o kadar rahat iletişim kurabiliriz diye düşünüyorum.
      🙂

      • bende bir takım tespitlerde bulunmak istiyorum.amacım türkiye de insan kaynaklarının gelişmesine katkıda bulunmak. ik personelini küçümsemek veya başka bir şey değil. eleştiri bu açıdan kutsaldır diye düşünüyorum.

        TÜRKİYE’DE İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNİN EKSİKLERİ
        Gelişen ekonomik yapı içinde çok önemli bir konu olan insan kaynakları yönetimi Türkiye’de yeterli bir profesyonel yapılanma içinde değildir. Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin insan kaynakları yönetimi bölümleri; yetersiz ve iş süreçlerine hakim olmayan,insan kaynakları yönetimi hakkında teorik düzeyde bilgi sahibi olsa bile işletmenin yaptığı işlerin tümü hakkında bilgi sahibi olmayan ,işin içine girmeyen, sadece personelin referansı pardon torpili ile ilgilenen insan kaynakları yöneticilerinden ibarettir.

        Türkiye’de insan kaynakları yönetiminin önemi bizzat insan kaynakları yöneticileri tarafından anlaşılamamıştır.Komik olan nokta insan kaynakları yöneticilerinin insan kaynakları yönetimini yanlış anlamaları işletmenin kar etme güdüsünün ise bu yanlış anlamayı desteklemesi ve bu noktada uzun vadeli düşünülmesi gereken insan kaynakları planlamasının kısa vadeli ve olumsuz sonuçlar vermesidir.

        İnsan kaynakları yönetiminin gelişmesi ekonomik gelişmeyi destekleyip perçinleyecek bir kavram olması itibariyle Türkiye’de önemi hiçbir şekilde anlaşılamamıştır.Türkiye’de insan kaynakları uzmanlığı ,müdürlüğü,yöneticiliği yapan kişiler teorik bilgiler arasında sıkışıp kalmış ve çoğunluğu dar kafalı, ezber bilgiyle hareket eden insan kaynakları robotlarıdır. Bunlar homo sapienslerin homo robotus versiyonlarıdır.

        Öncelikle şu noktayı belirtmek isterim ki insan kaynakları yönetimi aynı zamanda uygulama da yapılan bir ar-ge faaliyetidir.

        Her türlü kar eden kuruluşta gerek zihinle, gerek bedenle, gerek makineyle yapılan işler insan emeğine muhtaçtır. Bu noktada her türlü ekonomik faaliyet insan kaynaklarının eğitimi,geliştirilmesi ve daha iyi bir noktaya yönlendirilmesi ile gelişecektir. Buradan ekonomik gelişme ve insan kaynakları uygulamalarının gelişmesinin doğru orantılı olduğunu çıkarabiliriz.

        Ekonomik gelişme ve insan kaynakları yönetiminin gelişmesi doğru orantılıysa, insan kaynakları yöneticilerinin bilmesi gereken bir şey var: İnsan kaynakları yönetimi doğru yapıldığında, sadece çalışılan işletmeye değil ülkeye ve dünyaya yapılan,tüm insanlığa yapılan büyük bir hizmettir.

        Türkiye’de insan kaynakları yönetiminin gelişmesi için aşağıda saydığım şu noktalara dikkat edilmelidir.

        * İşe alım süreçleri iş görenin sahip olduğu iş tecrübesine endekslenmemelidir.İş görende aranacak niteliklerin başında tecrübe, referans(pardon torpil) ve eğitim yerine dürüstlük,istikrar,pratik zeka,duygusal zeka,uyum,insan ilişkilerinin başarısı gibi nitelikler aranmalıdır.

        *İnsan kaynakları yöneticileri teorik ezber bilgiler yerine kendi özgün yöntemlerini uygulamalıdırlar.

        *İşe alınanlara oryantasyon doğru yöntemlerle uygulanmalıdır.

        *Personelin inovatif fikirlere ilgisi güçlendirilmeli ve her düzeydeki personelin işin daha iyi nasıl yapılacağına dair fikri alınmalıdır.

        * İnsan kaynakları yöneticilerinin üst yönetime yalakalık yapma alışkanlığı insan kaynakları yönetiminin araç ve amaç bağımsızlığının sağlanması ile ortadan kaldırılabilir.

        *Her ülkenin ekonomik konumu,demografik yapısı,iklimi,demokratik gelişimi,hukuki gelişimi,gelenekleri,iş gücünün yapısı farklı olduğundan Amerika’da yapılan bir insan kaynakları çalışması Türkiye’de aynı sonuçları vermeyebilir.Bu noktada insan kaynakları yönetimi ülkemizin şartları ile uyumlaştırılmalı ve özgünleştirilmelidir.

        Türkiye genç iş gücüne sahip ekonomik gelişmeye açık bir ülkedir.insan kaynakları yönetiminin geliştirilmesi ve özgünleştirilmesi bu iş gücünün daha sağlıklı değerlendirilmesini ve ekonomik gelişmeyi sağlayacaktır.

        http://isyankarsiyasetci.blogspot.com/2013/07/turkiyede-insan-kaynaklari-yonetiminin.html

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s