YGA Zirvesi 2013’te katılımcılara Turkcell’den Burak Sevilengül’ün dev ekranda seyrettirdiği bir videoyu ve öncesinde videodaki esas adamın hikayesini paylaşmak istiyorum.
Hindistan’ın bir köyünde yaşayan Jadav Payeng isimli adam küçük bir çocukken köylerinin yakınındaki üzerinde bir tek ağaç bile bulunmayan çorak arazi varmış. Muson yağmurları sebebiyle sular yükselir, yağmurlar geçip de kurak yaz başladığında ise sular çekilir çorak arazi görünürmüş, arazinin üzerindeyse suyun bırakıp gittiği yılanlar. Ve suyun yok olduğu kurak toprak üzerinde o yılanlar çok geçmeden kuruyarak can verirlermiş.
Küçük bir çocuk olarak Jadav bu duruma üzüldüğü için bir şeyler yapmak istemiş ve etraftaki büyüklerden yardım istemiş. “Bütün yılanları kurtaramasam bile belki bir tanesini kurtarabilirim” demiş. Yetişkinler dünyasında bir çocuğun bitmez tükenmez istekleri çok da ciddiye alınmadığından olsa gerek, birisi çocuğu avutmak için, “git bir bambu ağacı dik, böylece yılanlar ona tutunur ve yaşarlar” demiş. Jadav da bir bambu ağacı dikmiş. Sonra başka bir bambu ağacı daha… Ve sonra başka tür ağaçlar da…
Bugün Jadav 50 yaşında.
Ve içinde fillerin bile kendine yaşam alanı kurduğu 1300 hektarlık bir ormanın yaratıcısı olarak tüm dünyanın röportaj için peşinden koştuğu bir “forester”.
http://www.youtube.com/watch?v=GWG70IlY4Kk
Hepimiz her gün binlerce “sorun” görüyoruz. Lafa gelince hepsi “aa evet çok mühim.” Peki kaç tanesini çözmek için gerçekten düşünüyoruz? Kaç tanesini çözmeyi gerçekten istiyoruz? “Aman bunca yıldır var olan sorunu kimse çözememiş ben mi çözeceğim?” diyen kaçış yolunu mu seçiyorsunuz? Yoksa “Ama benim elimden ne gelir ki”yi mi? Belki de tamamen görmezden gelerek kurtuluyorsunuz o sorunun varlığından…
Haklısınız. Zaten Hindistan’daki küçük bir çocuk olarak kaç yılanın hayatını kurtarabilirdiniz ki, öyle değil mi?