Veya “bossiness’ın senin olsun, bana business ver biraz!”
Yöneticilik nedir ne değildir konusunda son zamanlarda çokça okuyup düşünme fırsatım oldu. Sonra oturdum ve gelmiş geçmiş yöneticilerimi düşündüm. (Ki şu kısa ömrümde sayıları bir hayli yüksektir, tanıyanlar bilir.:))
Sonuçta gördüm ki;
- “Sen sus, ben ne diyorsam onu yap” stratejisiyle yönetenler bu harika egoları sayesinde etrafında yüzü gülen bir tek insan bırakmazken (veya en sonunda etraflarında herhangi bir insan kalmazken), lider ruhlu yöneticiler dinliyor, kararlarda söz hakkı tanıyor, özetle adam yerine koyuyor.
- Hüküm vermeyi seven hükümdar yöneticimiz “ben böyle olsun istiyorum. yap!” diyerek ekibindeki kişileri çemberin dışında tutuyorken, lider yöneticimiz “sence nasıl yapalım?”ı sorarak değer verdiğini hissettiriyor. Ha sonuçta öneriler uygulanır uygulanmaz o başka konu. Sen fikrin sorulup dinlendiğinde kendini değerli hissettin mi, ona bakarım ben.
- Başarıya ulaşıldığında “benim sayemde”, başarısız olunduğunda “sizin yüzünüzden”le başlayan cümleler kuran milyonlarca hükümdar gelip geçti yeryüzünden. Önemli olan öldüğünde arkandan ne söylendiğidir demiştik daha önce, öyle değil mi?
- Ekibindeki kişiler aman kendilerini geliştirmesin, aman bir arpa boyu yol alamasın diye binbir takla atanları, liderliğin henüz l’sine bile ulaşamamış kategorisinde değerlendiriyorum, siz ne dersiniz? Bu çabanın sebeplerini şurada konuşmuştuk. Ekibin kralı tahtını kimseciklere kaptırmazsa çok güzel olacakmış her şey, kıyamam.
- Patronluk taslayan yöneticimiz işleri gelecek için değil, bugün için tasarlar genelde. Yani kendisi 2 ay gelmese, işler durur, kimse hiçbir şey yapamaz olur. E o zaman da kendisine özlem duyulur, yokluğunda şirket batma noktasına bile gelebilir. Özetle, yetkilendirme yapmaz, kimseye sorumluluk vermez, kimsenin inisiyatif alabileceği ortam yaratmaz ki kimse onsuz kalmak istemesin, tahtını sağlamlaştırsın.
- Özetle o sizin Tanrınızdır, Kralınızdır. Varlığınız varlığına armağan olmuştur. Onun keyfi yerindeyse keyfiniz yerinde olur, derdi varsa hayat size zehir olur…
Bunları “yöneticinizi tanıyın” diye söylemiyorum, çoğu zaman o noktada fazlaca hareket kabiliyeti olmuyor. Ama siz hangi yolu seçiyorsunuz kendinize, bu kararı verin, siz ne yapıyorsunuz, nasıl davranıyor, nasıl hissettiriyorsunuz ekibinizdekilere, bu farkındalık hepimizde olsun, ben dahil…