6 ay önce adını bile duymadığımız bir virüs bugün hayatımızı yönlendirmeye devam ediyor. Pek çoğumuzun hayatında halihazırda yeterince stres faktörü varken bir de koronavirüsün tetiklemesiyle yeni oluşan stres faktörlerimiz var. Son zamanlarda birlikte çalıştığım kişilerden dinlediğim bu tür stres hikayelerinde şu örnekler dikkatimi çekti:
- Pazarlama departmanında çalışan bir kadın danışanım 2 çocuğuna bakan anne ve babasının korona endişesiyle kendi evlerine çekilmeleri sonucu evin içinde bir yandan çocuklarla ilgilenip bir yandan bilgisayarıyla normal akıştaki işlerini halletmeye çalışıyor.
- Mart ayında ekibine 2 yeni kişiyi dahil eden yönetici danışanım bu ilk yöneticilik tecrübesinin zorluklarına bir de o iki kişiyi uzaktan yönetme deneyimini eklemek zorunda kaldı. Ekip içinde güven oluşturma ve takım ruhunu sağlama planlarını hiç tasarlamadığı bir ortamda uygulama stresi yaşıyor.
- Mart ayında yeni bir işe başlayan danışanım yeni işin zorluklarını yaşarken hiç bilmediği konularda soru sorabileceği pek kimse bulamadığı için ekstra stres yaşıyor. Normalde yan masasında olsa sorabileceği ekip arkadaşlarını her defasında telefonla/mesajla “rahatsız edeceği” düşüncesiyle her şeyi tek başına çözme gayesi içinde kendini hırpalıyor.
- “Ya hasta olursam” endişesini taşıyan ve uzaktan çalışmayı isteyen, tüm işlerini laptop ile herhangi bir yerden halledebilecek olan ancak yöneticisinin “hayır herkes ofiste olacak!” görüşüne daha fazla karşı koyamayan bir danışanım birikmiş tüm yıllık izinlerini kullandıktan sonra ofise dönmek zorunda kalınca yıllardır çok sevdiği işinden ayrılıp daha fazla “saygı” duyulacağı bir yere geçmek için CV’sini güncellemeye başladı.
Bu örneklerden birinde belki kendinizi bulmuşsunuzdur. Belki de sizin hayatınıza şimdi giren veya daha önce girip şimdi devam eden kendine has stres tetikleyicileriniz vardır. Sizin tetikleyiciniz her ne olursa olsun bazen başlı başına o stres tetikleyiciler yönetilebileceği gibi çoğu zaman stresin kendisi yönetilebiliyordur.
Bu yazıyı yazmaya karar vermem Daniel Pink’in bir konuşmasına denk gelişimle oldu. Bu dönemde stresi yönetmek için birkaç yöntem önerdiği konuşmasından ilgi çekici olanları kendi görüşlerimle harmanlayarak özetleyeceğim.
Ufak başarılar elde etmeye odaklanın:
Genelde kurumsal kültür büyük hedefler ve dev başarıları önemser ancak bu tür kriz dönemlerinde sürdürülebilir başarı için günlük hedeflere, kısa vadeli başarılara ve ufak sonuçlara odaklanmak stresi hafifletiyor. Dünyayı değiştirmeye değil, bugün için yapabileceklerinize odaklanarak başlayabilirsiniz. Elbette sonunda ulaşmak istediğiniz büyük hedefler vardır.
Peki bugün hangi bebek adımları atabilirsiniz?
Hedeflerinizi anlamlı amacınızda demlenmeye bırakın:
Bazen koşturmacalar içinde anlamlı amacımız aklımızdan uçup gidebiliyor. Yaptığınız şey her ne olursa olsun muhakkak ardında yatan anlamlı bir amacınız vardır. Onu keşfedip kendinize hatırlatın. Örneğin, koçluk yaptığım bir yönetici ilaç sektöründe çalışıyor ve sağlık sektöründe işlerin karışması nedeniyle kendisi de ekibi de hedeflerin çok gerisinde kaldı. Normalde işini çok severek yapan birisi olmasına rağmen artık sabahları uyanıp bilgisayarını açmak işkenceye dönüşmüştü. Bir pazar günü sakin bir gün geçiriyorken ajandasını açıp “Benim anlamlı amacım nedir?” sorusuna cevabını yazmaya başladı. Çok spesifik bir ilaç grubu için çalıştığını ve hayat kalitesinin bu ilaçlarla iyileştiği hastaların gözlerindeki memnuniyeti hatırladı ve anlamlı amacına bunları yazdı. Bazen soruları ve cevapları yazarak kendimizle çok daha derin konuşmalar yapabiliriz. Anlamlı amacınızı hatırlamak için kalemi elinize almanızı tavsiye ederim.
Kendinize nefeslenme fırsatı verin (Bu Pink’in değil benim önerim:) :
Pandemi öncesinde de yoğun dönemlerde ekstra yorgunluk, tükenmişliğe giden çıkmaz yolun kapısına kadar gelişler ve bunaltıcı zamanlar elbette oluyordu. Benim böyle zamanlarda başım ağrır ve bana bir işaret verir. İşareti okuduğum zamanlarda “Aşırı Yükleme” mesajını görürüm. Nasıl ki asansörlere haddinden fazla yük girince bir uyarı verir, benim beynim de haddinden fazla yük bindirince baş ağrısı ile mesaj verir. Bunu çözdüğümden beri o baş ağrısı başladığı anda eğer hemen o an olmazsa olmaz bir şey yapmıyorsam elimdeki işi bırakır, birkaç dakika uzaklaşırım. Uzaklaştığım bu anlarda mümkünse açık havaya çıkar, derin derin nefesler alırım. Eğer 1-2 dakikam varsa balkona çıkarım. Eğer 10-15 dakikalık bir vaktim varsa dışarı çıkar sokağın başına kadar yürür dönerim. Eğer 30-35 dakikalık vaktim varsa yoga yaparım. Karantina sürecinde böyle anlarda evin bir köşesini temizleme alışkanlığı geliştirdim çünkü bu da beni sürekli baktığım ekrandan uzaklaştırdığı için rahatlatıyor. Hem de yapılması gereken bir şeyleri aradan çıkarmış oluyorum. 🙂 O halde bu başlık için 2 sorum var:
1- Sizin “aşırı yükleme mesajı”nız nasıl bir şey?
2- Bu mesajı aldığınızda kendinizi nasıl rahatlatıyorsunuz/rahatlatacaksınız?
Bizlere yol gösterici olacak yöntemlerinizi merakla bekliyor ve aşağıya yorum olarak yazmanızı diliyorum.
Keyifli ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz dileğiyle, sevgiler.
29 Haziran 2020, 11:12
Stresli şu dönem için özellikle orta segment yöneticilerin cebinde bulunması gereken bir cep mesajı olmuş yazınız, küçük gibi görünen ama anlamlı mesajlar var değerini görebilenlere… Teşekkürler.
30 Haziran 2020, 13:03
Teşekkürler güzel bir yazı olmuş. ben normalde hiç kahve içmezdim ş,mdi stresle baş etmek isterken kahve bağımlısı oldum. modum düştüğü anda kahve içiyorum. iyi geliyor ama çarpıntı da yapıyor. balkona çıkmayı deneyeceğim artık