selinyetimoglu.com

PCC Profesyonel Kariyer Koçu & Kariyer Danışmanı, Ex-HR


Yorum bırakın

İşe Alımcılar, Bunları Sakın Yapmayın!


ABD’li medya firması ERE’ın İşe Alım blogundaki yazıları takip etmelerini tüm İK’cılara tavsiye ederim. Çoğunlukla adaylara yönelik olan “İş görüşmesinde yapılmaması gereken 10 şey”, “Görüşmelerde sormanız gereken 5 soru” gibi başlıklardan siz de sıkıldıysanız buyrun bu kez de, işe alımcılara yönelik “İş Görüşmesinde Görüşmecinin Yapmaması Gerekenler”. (Ere-Based)

  • Zor sorular sormaktan çekinmeyin. Stres mülakatı apayrı bir konu tabii ancak klasik yetkinlik bazlı mülakat yapıyorsanız nazik ve arkadaşça olduğunuz sürece adayın karakterini çözmeniz için gereken soruları sorabilirsiniz.
  • Şirketinizi abartmayın. Evet İK pazarlaması diye bir kavram var ve adayları etkilemek istiyorsunuz ancak adayın beklentilerini yükseltecek, gerçekçi olmayan bir resim çizerseniz, yarın işe başladığında hayal kırıklığı yaşamasına sebep olursunuz.
  • CV’de yazanları sormayın. Adayın kendi yazdıklarına yeterince önem verilmediğini düşünmesine yol açabilirsiniz. Doğum yeri zaten yazıyorsa “Nerede doğdunuz?” diye sormak hem sizin hem de aday için vakit kaybıdır.
  • Acil durum olmadıkça görüşme ortamını bozmayın. Görüşme odasının kapısı kapalı olsun ve telefonun çalmaması için gerekli önlemleri alın. Görüşmeye cep telefonunuzla girmeyin, giriyorsanız sebebini açıklayın. Örneğin, görüşmeye gittiğim bir danışmanlık firmasındaki görüşmeci ikiz bebeklerinin hasta olduğunu söyleyerek cep telefonunu masanın üzerine koymak için benden izin istemişti. Oldukça nazik ve etkileyici bir davranıştı bence.
  • Bu mülakat sizi değil, adayı tanımak için. Sürekli kendinizden bahsederseniz onu tanıyamazsınız. Mülakatçı-aday konuşma oranı 1’e 10 olmalı. Siz 1 cümle söylüyorsanız ona 10 cümle söyletmelisiniz.
  • Mülakatı terapi olarak kullanmayın. Şirketle ilgili kişisel kaygılarınız ve düşünceleriniz, ve hatta özel hayatınızı anlatmak için, içinizi dökmek için adayın vaktini ve umudunu harcamayın.
  • Pozisyonun gerekliliklerini yuvarlayarak söylemeyin, net olun. Her hafta gece çalışması yapması gerekecekse, “yaaani, arada bir gece çalışmanız da gerekebilir” derseniz, işe alım gerçekleşse bile aday sonradan motivasyon kaybedebilir, buna ek olarak kendisine yalan söyleyen İK departmanına da bir daha asla güvenmez.
  • Cevabı evet ya da hayır olan sorular sormayın. “Nasıl, neden” soru sözcüklerini kullanın. “Konservatuar okudunuz ama yazılımcı mı olmak istiyorsunuz?” diye sorarsanız “Evet” der ve kesilir, oysa ki soruyu “Konservatuar okumuşken neden yazılımcı olmak istiyorsunuz?” olarak sorarsanız açıklama yapmaya yönlendirebilirsiniz. Ya da benim favori sorularımdandır mesela; “Geçmiş profesyonel yaşantınızda sizce en büyük hatanız neydi ve kariyerinizi nasıl etkiledi?” Bu soruya adayın vereceği yanıta ve alt metne göre şunların cevabını alabilirsiniz: Aday geçmişe olumsuz mu bakıyor? Hatalarından ders alıyor mu? Kendisine objektif bakabiliyor mu? Kendini nasıl yargılıyor, motivasyonunu kendi kendine sağlayabiliyor mu? vs.
  • Görüşmeyle ilgili “biz size döneriz” demeyin. Muhtemelen hangi zaman diliminde dönüş yapacağınızı belirtin ve olumlu olursa sürecin nasıl devam edeceğinden bahsedin. Ve dönüş yapacağınızı söylediyseniz mutlaka yapın.


Yorum bırakın

Çarşamba, Sen Ne Güzel Günsün!

5 buçuk yaşımdaydım. Annem tam gün çalışıyor olduğu için ben de her gün kreşe gitmek zorundaydım. Oysa ki, evde yalnız kaldığım zamanlarda oyuncaklarımla oynayarak, Serdar Ortaç’ın Karabiberim şarkısını söyleyip dans ederek çok daha keyifli vakit geçirebiliyordum. 🙂 Ve en sonunda başardım, haftada bir gün de olsa evde yalnız kalma izni aldım.Annemle babamın iş yerleri zaten evimize 5 dakika uzaklıkta olduğu ve lojman içinde oturduğumuz için çok tehlikeli de değildi. Haftanın o en güzel günü olarak Çarşambayı seçmiştik, çünkü benim tabirimle “ortanca gün”dü. Diğer 6 gün boyunca Çarşamba’yı beklerdim, kreşte “Haydi şimdi komposto zamanı, şimdi uyku zamanı” zorunluluklarındansa evde kendi istediğim zaman istediğim aktiviteyi yapmayı, sıkılmadan Okey, Monopoly gibi çok kişilik oyunları bile oynamayı severdim çünkü. (Hayır şizofren değilim, daha çok kardeşsizliğin verdiği zorunlu yaratıcılık olarak açıklanabilir bence.)

Sonra Boğaziçi Üniversitesi’ndeki son senemde “Çarşamba Klasik Müzik Konserleri” ile tanıştım ve her sezon başlangıcında programın açıklanmasını iple çeker oldum. Albert Long Hall’un o büyüleyici atmosferinde arplardan flütlere bir çok farklı enstrümanı ve farklı dönem ezgilerini dünyanın dört bir yanından gelen sanatçılardan dinleyebildiğim Çarşamba günlerini bir kez daha sevdim.

İş hayatına başladığımda da durum çok değişmedi. Pazartesi sendromu, Free Friday havalarına hiç kapılmadım, haftaiçi günler arasında sadece bir günü diğerlerinden ayırdım. Şimdiyse çalıştığım şirkette sadece haftanın bir günü mülakat yapıyoruz, o da Çarşamba ve benim için haftanın en keyifli geçen iş günü o gün oluyor. Kimi zaman günde 10’dan fazla mülakat yapıyor, başım ağrıyana kadar konuşup dinliyor da olsam yeni adaylarla tanışıp görüştüğüm Çarşambaların favorim olduğu gerçeği asla değişmiyor.

Bir de yaklaşık 7 haftadır hayatımda infopik.com var ve her Çarşamba günü yazdığım infografik yazıları orada yayınlanıyor, yapmaktan keyif aldığım yeni bir şeyin de yine bu güne denk gelmesi güzel oldu.

Ve bir kez daha diyorum: Çarşamba, Sen Ne Güzel Günsün!


Yorum bırakın

İşe Alımcılar! Hiç Pişman Oldunuz Mu?

İngiliz İnsan Kaynakları Danışmanlık firması Reabur‘ın 2011 yılında İnsan Kaynakları uzmanlarıyla yaptığı bir araştırmaya göre, işe aldığı bir personelden pişmanlık yaşamış olanların oranı %74. İşe alımını gerçekleştirdikleri personelle ilgili pişmanlık yaşayanların %63’ü sebebinin performans düşüklüğü olduğunu belirtmiş, %20’si ise personelin kötü tutumundan kaynaklanan bir pişmanlık yaşıyormuş.

Performans düşüklüğünün en yüksek oranlı sebep olması muhtemelen adayın görüşmeler esnasında oldukça enerjik olup işini ne kadar sevdiğine, çalışmaktan mutlu olduğuna ikna etmesi, sonrasındaysa “Nasıl olsa kaptım işi” düşüncesiyle fazla bir enerji harcamaması ve sorumluluk almaması şeklinde açıklanabilir. Peki burada suç adayda mı? Hayır! Aday “çalışmayı çok seviyorum” dediği zaman “hmm aday çalışmayı çok seviyormuş, hemen işe almalıyım” yanılgısına düşen işe alımcılarda. Bu yüzden tek bir görüşmecinin kararıyla veya karakter testi, referans kontrolü gibi dış destekler olmadan işe alım yapılmamalı. Aksi takdirde Bir Zombiyi İşe Almak durumuna düşmek işten bile değil.


3 Yorum

İnsan Kaynakları, Yani Boş İşler Departmanı

 

Bir çok sektörde, birbirinden apayrı şirketlerde hem kendim gözlemlediğim hem de İnsan Kaynaklarcı arkadaşlarımdan sıkça duyduğum bir yakınmadır: “kimse bizi sevmiyor”. Eğer bu yazıyı okuyan bir İnsan Kaynaklarcıysanız bu hissi biliyorsunuzdur, farklı bir departmandan profesyonelseniz de “ama siz de şöylesiniz böylesiniz” gibi gerekçelerin aklınızdan geçtiğine eminim. Belki sizin için inanması zor ancak, şık giyinip plaza koridorlarında topuk sesleriyle, bilezik şıngırtılarıyla salınmaktan, Okumaya devam et

Zirve Var, Gitmek Gerek..

Yorum bırakın

Kariyer ve İnsan Kaynakları dergilerinden HRdergi‘nin 21 Eylül 2012 tarihinde Marriot Otel’de düzenleyeceği 9. Seçme ve Yerleştirme Zirvesi kendini geliştirmek isteyen ve İnsan Kaynakları’na gönül vermiş profesyonelleri bekliyor. Etkinliğin sponsorları da Davranış Bilimleri Enstitüsü ve Baltaş Danışmanlık‘mış.

This gallery contains 1 photo.


Yorum bırakın

Özel Hayat mı Sosyal Hayat mı?

Jobvite tarafından ABD’deki 1000 İnsan Kaynakları ve İşe Alım profesyoneli ile yapılan bir araştırmaya göre, 2007’de ABD’deki şirketlerin sadece %78’i yeni yeteneklere ulaşmak için sosyal medyayı kullanıyorken bu oran 2011’de %92’ye yükselmiş. 2012 yılı sonunda yapılacak muhtemel bir araştırmada şirketlerin tamamının bu yöntemi kullandığı sonucuna ulaşmak çok da hayret verici olmayacaktır. Araştırmanın diğer bir boyutuysa hangi sosyal ağların ağırlıkta kullanıldığını belgeliyor olması. Buna göre; İşe Alım dünyasında en popüler sosyal ağ tabii ki Linkedin. Ancak her geçen gün diğer ağları kullanan şirket sayısı da artıyor. Araştırmaya katılanların üçte ikisi Okumaya devam et


Yorum bırakın

Bir Zombiyi İşe Almak

Başlıktaki sözcüğü bir aday veya yeni çalışan için kullanmak etik açıdan pek yerinde olmasa da, hatalı bir işe alımın sonuçlarını anlatmak için oldukça uygun bir kullanım. ABD menşeili işe alım firması Vitamin Talent tarafından hazırlanan infografikte bu hatalı işe alımların, diğer bir deyişle zombilerin şirkete maliyeti tek tek yer alıyor. Her bir pozisyon için internette ilan yayınlatmak ile başlayan maliyet süreci mülakat için harcanan süreyle devam ediyor. İş alım ve yerleştirmenin ardındansa Okumaya devam et