Beni yakından takip edenler biliyor, yakın zamanda hayatımın altının üstünden daha iyi olabileceğini düşünmüş olmalıyım ki pek çok radikal değişiklik yaptım. Yaşadığım ev dışında hayatımda ne var ne yoksa dönüştü. Son eylemimin çıkış noktası galiba, aslında koçlukta sık sık kullandığım “Sana para vermeseler de neyi sıkılmadan yaparsın?” sorusunu kendime sormak oldu. Sabahları beni heyecanla uyandıran şey ne olurdu? Yazmak benim tutkumdu mesela, 2012 yazında keşfetmiştim, 24 yaşında insan tutkusunu keşfedebilir, geç değildir. 50 yaşında da keşfedebilirdim, keza oluyor 50 yaşında meslek değiştirenler, ben şanslıyım belki de. Neyse işte tutkum yazmaksa ve eğer dilediğim gibi yazamayacaksam, en temel değerlerim arasında özgürlük varken hem de, nefes alamadığımı nasıl anlatabilirdim ki, boğulduğumu mesela… O zaman sorunun cevabı içinde yazmak muhakkak olmalıydı, yazmadan yaşayamazdım. Yani yaşardım tabii de, çok mutlu yaşayamazdım. Hıh işte mutluluk, anahtar kelime bu zaten. Mutlu etmek, mutluluğu paylaşmak bir başka değer benim için. Hep böyle oldu. Okumaya devam et →