selinyetimoglu.com

PCC Profesyonel Kariyer Koçu & Kariyer Danışmanı, Ex-HR


1 Yorum

Bilinmezlikler Fobiniz Değil, Hobiniz Olsun!

Bilinmezlikleri genellikle sevmeyiz, hatta onlardan korkarız. Bu nedenle sürekli bir şeyleri bilmek ve kontrol etmek isteriz. Ancak “aşırı kontrolcülük” alışkanlığı kişiyi mutsuz eden bir unsur. Hayatımızdaki kişileri, olayları ve sonuçları, hatta bazen meteorolojiyi bile kontrol etmek istiyoruz. Kontrol davranışı bir noktaya kadar iyidir, bizi tehlikelerden korur. Ancak aşırı kontrol de hayatımıza ciddi anlamda zarar verebilir. Nasıl mı?

Okumaya devam et


8 Yorum

Nörobilimcilere Göre, Stressiz Bir Yaşam İçin Bu Şarkıları Dinlemeliyiz!

Eğitimlerimde sık sık katılımcıların stres seviyeleriyle ilgili gözlem yapma fırsatı buluyorum. Bir “stresmetre” gösteriyor ve kendi streslerini ölçmelerini istiyorum. Uzun zamandır kendini “stressiz” veya “az stresli” olarak tanımlayan biriyle tanışamadım. Kime sorsak yüksek derecede stresle baş etmeye çalışıyor. Orta seviyede stres hissedenleri tebrik eder ve “Vaov, nasıl başarıyorsun?” diye akıl ister olduk. Çok sayıda stres kaynağımız var, kişisel problemler, evin dertleri, çocukların dersleri, iş yerinde termini yaklaşan projeler, TV’de iç ve dış politika, ekonomik kriz geldi mi geliyor mu derken stres seviyesi hızla artıyor. Bu stresi azaltmanın veya onunla dans etmeyi öğrenmenin pek çok yolu var elbette. Okumaya devam et


Yorum bırakın

Rutinin Düşmanındır!

Hepimizin bilmesine rağmen çok az bir kısmımızın bilinçli olarak gerçekleştirdiği eylem: Konfor alanından çıkmak.

Konfor alanı, hayatınızın büyük kısmını geçirdiğiniz yerdir. Konfor alanı, üzerinde ayaklarınızı uzatıp TV seyretmeyi en çok sevdiğiniz koltuğunuzdur. Hafta sonu sabahları telefonunuza alarm kurmama kararı verdiğiniz an ve yatmadan önce kitap okumamak için beyninizin kendinize bahaneler üretmenize yardımcı olan kısmıdır. Her fırsatta spor yapma isteğinizden bahsetmenize Okumaya devam et


1 Yorum

Yeni Mezun Kendime Tavsiyeler

Her gün 7-8 farklı kişiden email veya mesaj alıyorum. Önüne çıkan yollardan birini seçmeye çalışanlar ya da kısa zamanda başarıya ulaşmak isteyenler, soru işaretleriyle dolu zihinlerini netleştirmek için cevap arıyorlar. Biri gelip cevabı söylese rahatlayacak, kurtulacak sorulardan diye düşünüyorlar. Oysaki her cevap yeni soruları doğurur, doğurmalıdır. Ve bir koç olarak her defasında görüyorum ki, benim cevabım başkasının hayatına uymayacak. İyi ki de uymuyor, tek tip olmayı hiçbirimiz istemezdik. Ama en azından kendi hayatıma uyacak cevapları biliyorum. Bu yüzden kendi 23 yaşımdaki halimden yola çıkarak tavsiyelerimi derledim.

Okumaya devam et


1 Yorum

Adaylar İçin Değerlendirme Merkezi (Assessment Center) Uygulamaları

ABD’de şirketlerin Seçme Yerleştirme süreçlerine bundan yaklaşık 30 yıl önce dahil etmeye başladığı değerlendirme merkezi (assessment center), dünyada ilk kez 1956’da AT&T şirketinde yapıldı. İçerik ve prosedür itibariyle çok çeşitli olmakla beraber, 2 saatlik bir çalışmadan 3 günlük aşırı detaycı bir sürece kadar kendi içinde değişkenlik gösterebiliyor. İçeriğinde çözülmesi zor bilmeceler, analiz etmeniz gereken vakalar, çözmeniz gereken iletişim problemleri, insan ilişkilerindeki duruşunuzu gösterebileceğiniz role-play çalışmaları veya grup içindeki tavır ve davranışlarınızın gözlemleneceği grup çalışmalarına kadar pek çok çeşidi barındırır. Okumaya devam et


2 Yorum

Hayatınızda Değişim İstiyorsanız İlk Taşı Siz Atacaksınız!

Çevremde çok fazla kişiden değiştirmek istedikleri şeyleri duyuyorum. Hayatını, şehrini, işini, sevgilisini, sevgilisinin karakterini, yöneticisinin karakterini, gelir düzeyini, performans hedeflerini, yaşam tarzını, kilosunu vs… Herkes bir şeyleri değiştirmek istiyor, kendince olumlu yönde. Fakat bunu isteyenlerin çok az bir kısmının gerçekten bu değişimi yaratmak için somut bir şeyler yaptığını görüyorum. Koçluk almak isteyen kişiler bu değişim isteğiyle geliyorlar ve bir kısmı, ilk seansa başlarken koçunun elindeki sihirli değnekle tüm dünyayı toz pembe bir görünüme dönüştüreceğini sanıyor.

Okumaya devam et


Yorum bırakın

Nefes Hayattır, Nefes Farkındalığı Daha İyi Bir Hayattır!

Nefesle olan ilişkim üniversitede serbest seçmeli ders olarak “Yoga” aldığımda başladı. 8 sene önce… Kilolu, hatta göbekli diyebileceğimiz bir yoga hocamız vardı ama lotus yapabiliyordu bu yüzden kendisine hayran kalabiliyorduk. Nefesimizi izliyorduk, Dodge Gym’in penceresinden bakanlar (Boğaziçililer bilir, Güney kampüsteki parke spor salonu) muhtemelen tuhaf duruşlarımıza bakıp gülüyordu, bizse orada bacağımızı kafamızın arkasından geçirmeye çalışmaktan fazlasını yapıyorduk.

İş hayatına başladığımda yogayla ilgilenmeye devam ettim. Bir dönem, her pazartesi sabahı 5:30’da kalkıp önce Yoga dersine sonra işe gidiyordum. (Sanırım Bilgisayar Mühendisleriyle çalışacağım bir haftaya başlarken ekstra rahatlamaya ihtiyaç duyuyordum. 🙂

Okumaya devam et


3 Yorum

IQ veya EQ yetmez, CQ’nuz kaç? Asıl ondan haber verin!

Özetle “kişinin kültürel farklılıklara olan adaptasyon kabiliyeti” olarak tanımlayabileceğimiz CQ (Cultural Quotient) yani kültürel zeka, bence Kanadalı iletişim kuramcısı Marshall McLuhan’ın “küresel köy” kavramıyla bağdaştırılmalı. McLuhan’a göre, özellikle elektronik iletişim yaygınlaşmasıyla birlikte dünya ufacık bir köy haline gelecekti. Dünyanın bir ucunda gerçekleşen bir olay, aynı anda diğer uçta yaşayanlar tarafından biliniyorsa, “köy” demeye müsait bir iletişimden söz edebilecektik. Ki McLuhan’ın TV’nin siyah-beyaz döneminde bu teoriyi ortaya attığını unutmayalım. Bugüne geldiğimizde, ellerimizde akıllı telefonlarımızla birlikte, hepimiz birer “köylü”yüz hayli ironik bir biçimde… Okumaya devam et


3 Yorum

Şirketin Geleceğine Yatırım Merkezi: Kurumsal Akademi

Pedagog ve yazar Anton Semyonoviç Makarenko, ünlü kitabı  “Yaşam Yolu”nda eğitimi şöyle tanımlar:

“Bir insanı eğitmek demek, onu yarınların getireceği sevinçlere götürecek dürtü ve heveslerle donatmak demektir… İnsanı eğitmek demek, onda yepyeni bir heves uyandırmak, var olan umutlarını yeşertmek, onları işe koşmak demektir, yavaş yavaş daha anlamlı, daha değerli istekler yaratmak demektir”

Okumaya devam et


Yorum bırakın

Plansız bir amaç, sadece dilektir!

Haydi biraz gelecek planlarımızdan ve kendimize belirlediğimiz hedeflerden konuşalım.

Hepimizin gitmek istediği yollar, varmak istediği noktalar vardır, öyle değil mi?

Hayır aslına bakarsanız; DEĞİL!

Okumaya devam et


5 Yorum

Çalışan yetişkin olmak demek sadece çalışmak mıdır?

Yıl 2014 ise, Mısır’daki büyük büyük dedenizden kalan devasa bir miras yoksa, eğitiminizi de tamamladıysanız, evde oturup 3 çocuğa bakmak zorunda değilseniz, “ÇARE MAAŞ!” tadında bir çalışma hayatı sizi bekliyor demektir.

İnsan hayatını idame ettirebilmek için elbette belli bir gelire muhtaçtır, bunun için çalma çırpma yolsuzluk yapma yolma gibi pek çok “popüler” yöntem olsa da, genelde görünen o ki, çalışmak bir gerekliliktir. Sermayeniz ya da potansiyelinize göre kendi işinizi kurabilir, veya çoğunluğa uyarak bir şirkete girerek çalışabilirsiniz.

Ancak çalışmak, asla sadece çalışmak olmamalıdır bence. Haftada 5 gün işe gidip, Okumaya devam et


Yorum bırakın

Ezberim Zayıftır Diyenlere Doktor Tavsiyesi: “Bol Bol Seyahat Edin”

Sık sık yaptığınız yolculukları düşünün. Her sabah evden çıkıp otoparka gidene kadar neler yaptığınızı veya her akşam eve dönerken geçtiğiniz yolları… Çoğu zaman her adımınızı düşünmezsiniz. Her gün aynı yoldan geçiyorsanız, bir süre sonra “Şimdi şu köşeden sağa döneceğim, şimdi asansörde 5. kata basacağım” gibi yönlendirmeleri bilinçli yapmazsınız. Zaten hafızanızda yer etmiştir pek çok şey ve düşünmeden, doğru şekilde yaparsınız gün içindeki pek çok yolculuğunuzu. Hatta “ocağı söndürmüş müydüm, ütünün fişini çekmiş miydim” gibi pek çok endişenin kaynağı da bu tür üzerine düşünmeden gerçekleştirilen alışkanlıklardır. Zira çoğu zaman ocağı söndürür, ütüyü fişten çekeriz ancak o anı hatırlayamayız.

Okumaya devam et